MUKADDİME

Mevlana Halid-i Bağdadi, Hızır Tezkiresi’nin “Mukaddime” başlığını taşıyan bölümünde, niçin “Mevlana”adını aldığını şöyle açıklıyor:

“Mevlana “Veli” demek değil, Allah’ın “Veli” ismini talim eden demektir. Bunu, sadece, Mevlana Celaleddin-i Rumi gönül dostum anladığından, onun lakabını almak için önce Mevlevi oldum. Mütevazi olan ve kendini eleştirmeyi bilen, başkasını eleştirmeyi de öğrenir. Allah ne kadar büyükse, kul o kadar “melami” olmalıdır. “Mevlana” lakabı içinde de o güzel sıfat vardır. Ben, şeyh ve mürşid değilim. Benim mürşidim, “Her Çağın Dirisidir”. Ne “Halidi” deyin, ne de “Halidi” tarikatından olduğunuzu söyleyin. Yolumuz gerçekte tarikat değil, “tarikatlar üstü” bir İslam sünnetidir. Bir tarikat seçecekseniz, tavsiyem şudur: “Ya hiç biri; ya da hepsi!”. Çünkü, tarikat “yol”dur. Ya yolunuz çıkmaz ise?.”

 

BAĞDADİ’NİN VASİYETİ

Bağdadi, yukarıdaki konuya vasiyetinde şöyle değinmiştir:

“Mümin, ilk önce benim mütevazi dergahıma tenezzül etsin. Sonra hemen dergahımı terk etsin; sırasıyla “Nakşibendi”, “Melami”, “Geylani”, “Halveti” ve bilinen her dergaha feyizlenene kadar girsin. Sonra, gidecek hiç bir dergah kalmayınca, sünnetin dört mezhebine birden girip, dördünün de mensubu olsun. O zaman anlayacaksınız ki, onların bittiği yerde “İslam” başlamıştır. Siz “İslam”a gelince, işte en başta sizi uğurlamış, fakat en sonda sizi ağırlamış olacağım. Buluşmamız o güne kalmıştır.”

Bağdadi, ardında kalanlara , vasiyetinde şöyle sesleniyor:

“Ben, Hazreti Hızır’ın müridi ve öğrencisi olmakla “ebediyim”. Bana sakın “mürşid” denilmesin. Sakın ardımdan “Hazret” lakabı kullanılmasın. Eğer beni “evliya” diye anarsanız, sizlere lanet olsun. “İhtiram” (saygı) ve tapınmak ayrı ayrı şeylerdir. Sakın Resulullah’ı Allah’tan çok sevmeyin. Sakın beni hepsinden çok sevmeyin. Ben olduğum gibi göründüm; göründüğüm gibi oldum ve daima onurumla yaşadım. Benden sonra, sakın beni olduğumdan başka türlü göstermeyin. Ne bana, ne Resulullah’a tapmayın; sadece Allah’a tapın. Çünkü, bütün geçmiş “velilerin” ardından baktığımda, o mübarek zatların çevresinde bir takım dalkavuk ve sahtekar grupların çöreklendiğini gördüm. Bu sahte çevreyi, vefatımın ardından, dergahımdan uzaklaştırın. Unutmayın ki, hiç bir “veli”, yaşadığı sürece, kendisi hakkında evliyalık iddiasında bulunmamıştır. Çünkü, “Veli”, Allah’ın adlarından biri olan “El-Veli” olup, kullarına ait olamaz. Bizler sadece “Veli”nin kulları olabiliriz. Bana bunları ve bu lakapları yakıştırmayın.”