“HORBIGER”
ÖĞRETİSİ
Nazizm’in,
aydınlara karşı olduğu, kitapları yaktığı herkesçe bilinir; ancak nasıl
bir Dünya
görüşüne
sahip oldukları pek bilinmez. Nazizm’in Dünya görüşü, “Hans
Horbiger”in
(1860-1931),
“Wel
Welteislehre” (Ebedi Buz Öğretisi)
adıyla bilinen teorisine dayanmaktaydı (K113, K163).
Tüm
bilimsel kavramlara karşı çıkan
bu teoride, “Evrenin bütün geçmişi,
Güneş sisteminin oluşumu ve gelecekte olacak değişimleri”, eski kehanetlere, mitoslara ve
efsanelere
dayanılarak açıklanmakta
ve “Geçmişte çok
büyük uygarlıkların ve
Tanrı-insanların”
olduğu ve bir gün
bizim de onlara dönüşeceğimiz ileri
sürülmekteydi.
Horbiger’in kozmogoni
kuramına göre, “Ay, Dünya’nın
ilk uydusu
değildi.
Dünya’nın çevresinde değişik uydular dönmüş ve bu uyduların Dünya’ya
düşmesiyle
jeolojik çağlar değişime
uğramıştı. Çünkü, Ay, Dünya’nın
çevresinde giderek Dünya’ya yaklaşan spiral bir yörünge çizmekteydi.
Ay’ın yeryüzüne yaklaşmasıyla yerçekiminin dengesi bozulmakta ve bu
nedenle, bu dönemlerdeki organizmalar olağanüstü büyümekteydiler. Birinci
Zaman’ın sonundaki dev bitkiler ve
İkinci Zaman’ın sonundaki dev yaratıklar
buna örnekti. Üçüncü Zaman’da, Ay’ın Dünya’ya uzak olduğu dönemde
insanlar türemiş ve bu ilk
insanlar, İkinci Zaman’dan kalma devlerin
yönetimi altında uygarlıklar kurmuşlardı.
Üçüncü Zaman’ın sonunda, Ay’ın Dünya’ya düşmesiyle, devler çağı sona ermişti. Mitolojiye
bütünüyle bağlı olan bu görüş, eski çağlara ait bir çok efsaneyi
açıklamaktaydı. Ayrıca, Horbiger’e
göre, içbükey bir Dünya’da yaşamaktaydık (D74, S69) ve yıldızlar
birer buz yığınıydı. İnsanlığın
tüm geçmişi, “buz ile ateş arasındaki
savaşla” açıklanabilirdi. İnsanlık, sanıldığından da uzak bir
yerden ve daha “yükseklerden” gelmişti
ve bu yüzden, kaderi de çok yüksek olmalıydı.
Hitler, bu kaderin
gerçekleştirilmesi için Dünya’ya
gelmişti.”
Hitler’i,
Himmler’i ve milliyetçi
sosyalizmin kuramcısı Alfred Rosenberg’i
kendine inandıran Horbiger, bir kaç
yıl içersinde, kendi görüşlerini içeren üç kalın eser, 40 kadar kitap
ve yüzlerce broşür yayınlar. Bir taraftan da, “Dünya
Olaylarının Anahtarı” adında yüksek tirajlı bir dergi çıkartır.
Böylece, onbinlerce kişiyi bu yolla etkileyerek taraftar kazanır. Başlangıçta,
resmi bilimin temsilcileri bu görüşlere karşı çıkarlar. Ancak, “Wel”
akımı geniş bir kitleye yayılınca korkarak seslerini çıkartamazlar.
Hitler’in iktidara gelmesinden sonra ise, bazı tanınmış
bilginler, örneğin rontgen ile
birlikte x ışınlarını bulmuş
olan ünlü bilim adamı Lenard,
fizikçi Oberth ve spektroskopi araştırmaları
ile Dünya’ca ünlü Stark ve diğer
bazı bilginler zamanla bu görüşleri benimsemişlerdir.
Horbiger
Öğretisi konusunda
daha ayrıntılı bilgi, L. Pauwels - J.
Bergier ikilisinin
1973 yılında yazdıkları “Le
Matin des Magiciens” (Büyücülerin
Sabahı) kitabından (K113) elde edilebilir. Bu kitap, Türkiye’de, 1973 yılında,
“Evrenin Sahipleri” adıyla
yayınlanmıştır (K113).
Aslında,
Horbiger Öğretisi pek yabana atılacak
bir görüş değildir. Savaştan sonra,
1953 yılında yapılan bir araştırma, Almanya, ingiltere ve ABD’de bu görüşe
taraftar bir milyondan fazla kişinin
bulunduğunu göstermiştir. 1952’de, Elmar
Brugg adlı bir Alman yazar, Horbiger’in,
XX. yüzyılın Kopernik’i olduğunu
ileri sürmüş ve “Ebedi Buz Kuramı
sadece bilimsel bir teori değil, evren ile tüm Dünya arasındaki sonsuz bağlantıların
bir açıklamasıdır” demiştir.
İngiliz
H. S. Bellamy, uzun süredir, “İlk
üç Ay’ın Dünya’ya düştüğü; jeolojik zamanların buna göre oluştuğu
ve İkinci ve Üçüncü Zaman devlerinin
varlığını kabul eden bir
antropolojinin bilimselliğinin
kabulü” yönünde çaba
sarfetmektedir. Bu, aynen Horbiger Öğretisi’dir.
Savaş
sırasında V2 roketlerinin kullanımının, Nazi şeflerince geciktirildiği
bilinmektedir
(S89).
Uzaktan güdümlü silah denemelerinin yapıldığı Peenemün’de,
General Walter Dornberger, bu denemeleri, raporların Horbiger’ci
kozmogoni bilimcilerince incelenmesi amacıyla durdurmaktaydı. Uzayda, “Ebedi Buz”un nasıl tepki göstereceği ve bu denemelerin bir
felakete yol açıp, açmayacağı merak ediliyordu. Bu çalışmalar, başladıktan
bir süre sonra tekrar ertelenir. Çünkü, Hitler,
“V2’lerin başarılı olamayacağını”,
ya da “Gökyüzünün öç alacağını”
rüyasında görmüştür. Bu rüya. özel bir kendinden
geçme halindeyken görüldüğü için, yöneticilerin gözünde,
teknisyenlerden daha çok önem kazanmıştır. Bilimcilerin kaynağı
Almanya’da, Hitler’in inandığı
“Büyük Ruh”, onu etkileyen en büyük güçtür.