Chat n° 263 - Tarih: 11 ocak 2005

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

 

[] Kaptan msccp10SCE_ nickiyle bağlandı

<> slm slm kaptan, hoş geldiniz

 

selam Es-Selam biricik rabbimize selam bir tanem Hanifcandaşlarımıza. Hoşbuluşturana teşekkür ve hamd. Saygıdeğer başkan ve yarbaşkan amazoness, ve de canımın için candaşlarıma selam ve barış.

Sizden ayrıldıktan sonra (dün gece), ben hızla kasaba değiştirdim.

Dün gece 5 şiddetinde depremlerle sarsıldık, sabaha kadar sürdü. Sanki gemideymişiz gibi sallandık durduk. Mevsim normallerine dönmeden bu iş düzelmez. Neyse ki İstanbul ve Türkiye'yi Cuma'dan itibaren yoğun kar yağışı bekliyor yani deprem uysallaşacak.

Chat'i kesmemin nedeni de oydu. Daha sonra telefonlar kesildi ve ZZ chat'i de durdu. Uydu GSM'den ancak [eşime] ulaşabildim, o da bana inanılmaz sürprizlerinizi aktardı durdu. :))) Teşekkür ederim sizlere ve hamd ederim Allah'ımıza.

Çünkü ilk kez ZipZap'ın bir HABERLEŞME MERKEZİ oluşuyor! Sistemi şu anda candaşlar kuruyor. Böylece çift bilgisayar ile ve ARAZİDE de chat yapabileceğim. Depolanan bilgiler saklanabilecek. Virüssüz, blastersiz, wormsuz ve truva atı olmayan nice günlere...

Önceki dönem bir ayıbımız idi. (Kınayan gelecekteki torunlardı.) Hacker'lerin en yoğuştuğu kişi olan ben, daha doğrusu bilgisayarım, direnmeye çalışıyorduk.

Bu arada bir hatırlatma: Sizlere msccp10sce_hotmail com, yani benden sandığınız hakaretler gelebilir ve geliyordur, artık onları benim yazmadığımı biliyorsunuz, söylememe bile gerek yok. :)))

 

<> elbette dabbetimiz... :)

 

Ayrıca sizden de bol bol küfür alıyorum. Aranızdaki en küfürbazlar kim biliyor musunuz? [E] ve [K] küfrün edebiyatını yazıyorlar bana... :)))) Sonra bazılarınız da evlenme teklif ediyor. :))

Tabii ki ben yutmuyorum bunları... Bilesiniz diye yazdım.

Benim msccp10sce...hotmail gibi bir e-mail adresim yok. Ayrıca Aiberg-yahoo.com diye bir adresim de yok. Ayrıca HİÇBİR ICQ numaram falan yok. Sunarım arz ederim.

YUKARIDAN haberler:

Tahminen doğum günüm cıvarında İstanbul'u Adler eline geçirecek, yani bir ay veya 40 gün içinde. İstanbul mollaların kalesiydi ve esir alınmıştı.

Kötü haber, bazı eserler için: Fatih cami yıkılacak. Adler o şer yuvasını yıktıracak (Eline geçirdikten sonra).

Süfyaniler 300 yıl sonra dahi karaçarşaflı kendi eşleri, kadınları ve çocuklarını KENDİLERİNE KALKAN yapacaklar. 300 yıl sonra karaçarşaf, bu inanılmaz bir tutuculuk!

Ve İstanbul kurtulacak, geri alınacak. Bir ay içinde bu gerçekleşecek.

Depremlerden sonra en büyük yıkım bu olacak İstanbul için... Zaten Ankara'yı onlar yerle bir etmişti (edecek).

Almighty bu tabloyu buraya yazmamı istedi. Ben de yazdım. Ama sorularınız bu konuda olmayacak. Şimdilik bu kadar.

 

<> 14 Şubat mı bu tarih efendim?

 

14 değil, 19 şubat gündüz veya 20 şubat gece, en olası kozmik oluşum. Eğer kendi çocuklarını (13 milyon kadar) kadınlarını siper etmeseler, Ankara'ya yaptıklarını misliyle yapardı Adler. Halen onları düşünüyor. Çekildikleri son nokta İstanbul Çarşamba, Draman, Fatih vb.

Eğer suç olmasaydı, bugünden yıkardım o semtleri. Alt tarafı bir VEKEM değil mi?

Ama suç FİİLE geçmeden, insanları düşünceleri için öldürmeyi düşünmemeliyiz elbette... Öldürmeyi de düşünmemeliyiz. Ama artık bu nefsi müdafaa...

İstanbul'un alışının kodu da fighterscity.

Cihad, mücahade, mücahid, bu terimlerin kullanılması yasaklanacak. Önüne gelen kendine MÜCAHİDİM, canlı bombayım diyemeyecek.

Asıl büyük sorun 4 milyar kadar süfyani, neme lazımcı asker kaçağı, münafık ve hafif müslümanlar... Bunları nereye koymalı? Sadece Aceh-Mekke arasında 350 milyon kadar müslüman öldü (iki taraftan da).

Neyse ki Avrupa ve batı nüfusu geriliyor, yani artmıyor. ABD bile 900 milyonu geçemedi, geriliyor. Çünkü kadın nüfusu inanılmaz katlı artıyor. (HA/VET)

Kadınlar büyük islam savaşından sonra yeni dünyadan sorumlular -mecburen-. Adler şimdiden "Utanmayacağınız kıyafet" giyin deklarasyonu verdi. Turban, başörtü vb. gibi üniforma ve gövde gösterisi her kılık yasaklandı.

Kur'an'da başın örtülmeyeceğine, bunların bidat olduğuna, kılık kıyafet ile İMAN'ın hiçbir alakası olmadığına, iki boynuzun BİZ ucundan REFERANS göstererek katı kurallar koydu.

Bunlar geçici kurallar, yani örfi idare gibi geçici...

 

<> "ziynetlerini bedi/açık etmesinler, onlardan zahir olanlar müstesna"

 

Evet [candaş], sen bu referans'ı AYNEN yazdın: "onlardan zahir olanlar müstesna", yani İŞYERİNDE bakımlı, makyajlı, ÇİÇEK gibi giyinmiş ve erkek nüfusunun dört katı olduğundan hiçbir tacize maruz kalmayan o kadın dünyasından yazıyorum. (Bence erkekler tacize uğrayabilir.)

Demek ki bunun sırrı bire-dört dengenin değişmesiymiş.

Artık mıymıntı, korkak, çekinik ve pasif kadın yok! Artık KOVAN'larda dişiler hakim. Demek ki "birer ikişer üçer veya dörder..." kelimelerinin sırrı buymuş...

 

<> Saçlarını cüyublarının (yaka açıklarının/gerdanlıklarının) üzerine vursunlar/indirsinler: Demek ki gerdanlar bile zahir olabiliyor. (Elbette ki Allah'a göre, dini erkek hegamonyası ZANNeden mollalara göre değil.

 

UTANMAYACAKLARI kıyafet... Biz bunu çok tartışmıştık. SAÇINDAN niçin utansın bir kadın? Beşte dördü kadın olan bir dünyada utanmayacağı kadar istediğini giyen bir kadın niçin utansın?

300 yıl sonra HALEN karaçarşaf var... felakete bakınız... Fatih kalesi denen yerdeki SAİDU NURSery denen rezalete bakınız. Sophianist, sophist denen rezalete bakınız.

Kendilerine bir de utanmadan NURSE >>> HEMŞİRE diyorlar. NURSİ kelimesini akıllarınca değiştirmiş Fatihli pislikler ve 300 yıl sonra İstanbul bugünkü Afganistan ile aynı... Hiçbir terakki yok, ilerleme yok. Uçan otomobilleri var ama karaçarşaf ve SAİDU NURSERY imajı değişmiyor.

İşte bu zihniyetin bugünlerde röportajları çıkıyor. Türkiye'ye döneceği söyleniyor ve de ondan bundan dileneceğimize onun 9 [23] milyar dolarlık servetini BİZE borç vermesini bile akıl edemiyorlar. Bari BORÇ versin, dilenmeyelim. Verir mi bu NURSERY serseriler sizce?

 

<> hayır

<> Vermezler, sadece biriktirirler.

 

Evet biriktirirler. Külçe altın halinde en önemli ABD ve İsviçre bankalarında tutuyorlar.

Bu millet, bu müridler nasıl olmuş da bu adama bu kadar para bağışlamışlar?

Bakın, faiziyle 10 [25] milyar dolar kabul edelim. Bunu dolar kuruyla çarpın lütfen.

 

<> 13-Rad/18: Rablerinin çağrısına olumlu cevap verenler için güzellik vardır. O'na olumlu cevap vermeyenlere gelince,yeryüzündekilerin tamamı onların olsa, bir o kadar da ilave edilse,kurtulmak için bunların tümünü fidye verirlerdi. Böylelerinin hesabı kötü olacaktır; varacakları yer de cehennemdir. Ne kötü yataktır o!

<> 14 [35] milyar YTL.

 

Eski TL olarak ne kadar?

 

<> 14 [35] katrilyon

 

Daha iki yıl önce 4 katrilyondu. Yazmıştım, hatırladınız mı?

 

<> 17-İsra/100: De ki: Rabbimin rahmet hazineleri sizin elinizde olsaydı, harcamakla tükenir korkusuyla onları tutacaktınız. İnsan cimridir

<> Fetullah ve avanesinin/müridlerinin durumu

 

Bir de [candaş], o bir maaşlı papaz olduğundan ilgili ayeti yazar mısın? Altın ve gümüş biriktirme keyfiyeti ve son numaraları KÜLÇE ALTIN biriktiriyorlar.

 

<> Tevbe/34: Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!

 

İki yıl önce diyordu ki: "Benim İzmir'deki vaiz maaşımdan başka hiçbir gelirim yok". DEMİYOR MUYDU? "Varsa canıma yapışsın" demiyor muydu?

 

<> evet, diyordu

 

Ve en önemlisi "Ben hiç yalan söylemedim" diye guiness rekorlar kitabına girmeye çalışıyordu adeta...

İşin tersliğine bakın, o yalan söyleyerek ZENGİN, ben halen yoksul. Demek ki ben İbrahim atamız kadar yalan söylüyormuşum. Demek ki yalanları dizseydim, veya Zorlu gibilere kendimi satsaydım, veya Erbakan'ın partisinde raks etseydim, veya Kutlular ve Gülen gibi ÜÇÜNCÜ BİR NUR tarikatı daha kursaydım, benim de 10 [25] milyar dolarım olurdu.

Geçen yıllarda Zorlu bana bir trilyon ile açılış yaptığında, ben bir Japon karavanında yaşıyordum (isuzuki) ve Spil dağındaki bir vahşi kedi ailesiyle birlikteydim.

Yavrular bile bir ev kedisinin üç katı büyüklükte... yani tam Tiger ile tekir arası bir büyüklükte... Onların ne yediğine bakıyordum: haşlanmış makarna -kemik suyunda-, karavana kazanı ile pişiriyordum ve bu üç gün onlara yetiyordu. MİDE ne kadardır ki? Kaç mideniz var?

O kediler ile Zorlu'nun teklifini birleştirdim.

"Ey Zülkarneyn, sen dilersen bunlardan çıkar sağlarsın..." diye Almighty'den iznim olduğu halde ELİMİN TERSİYLE bu teklifi ittim! Almıyorum dedim.

Bana vahşi kedi ailesi ders verdi. Onlar vahşiliklerinden asla feragat etmediler, yani benimle dost olmadılar. Hep mesafeli durdular, hep beni gözlemlediler.

Kurt ve köpek ne kadar karakter olarak farklıysa, Yaban kedisi ile ev kedisi de tamamen FARKLI. YABAN'dan taviz verilmiyor ve ben de (Tarzan Jr'ın taktığı lakap ile) SAVAGE adını aldım. Evet ben de dünya menfaatlerine karşı YABANİYİM. (Savage anlamı lütfen.)

 

<> vahşi

<> soylu vahşi, The noble savage

 

Gerçekten bu konuda yabaniyim ve ayetlerdeki "Dedik ki ey Zülkarneyn; dilersen... veya dilersen SAVAGE olabilirsin..." meali buydu.

Ev kedisi gibi olmayacağım; ben yaban kedisi gibi fakat BARIŞÇI olacağım.

Tıpkı o yaban kedisi ailesi gibi: içiçe yaşadık fakat hiç sokulmadılar, etrafımda mutluydular, ama hiç sevdirmediler kendilerini. Bir metreden sonra hep çekildiler veya tısladılar... Ama beni sevdiler! Halen de sevdiklerine eminim. -Görebilseydim veya avcılar onları vurup da kürklerini turistlere satmadıysa.-

HANİF'in doğasında işte bu MESAFE ve PROTESTANTLIK (savage) var. Ve bana bir metre mesafede bekleyecek kadar BARIŞÇILLIK var.

Onlar beni gelene gidene karşı uyardılar, beklediler, benim bekçim oldular... Beni ev kedileri gibi istismar etmediler. HANİF mesafeyi hep korudular. İnsanlara karşı PROTEST gibiydi bu Savage ruhu! Allah'ın yaratıklarıydı onlar...

Bir mesajları vardı... Ben o mesajı aldım sanıyorum. Belki Manisa tarzanı, yani Tarzan Senior da bu mesajı almıştı Spil dağında... veya milli parkında -herneyse-...

Yaw neler anlatıyorum ben? Bunların yeri değildi ki! Ancak uyandım!

 

[] Sohbet kanalında toplu düşüş yaşandı

<> new hanif dictionary: savage; the one who rejects the benefits legal and illegal forms of bribary and bonuses of established society

 

Evet [candaş], muhteşem bir cümle kurmuşsun. :)

Dün Gökova depremleri yüzünden buradan Candaşlarla yazışamadık (Tlf. kesildi, Genel arıza.) biz de [eşim] ile konuştuk Cep'ten... Onun için gelememiştim chat'e...

Bu muhteşem müjdeler nedeniyle teşekkür ederiz Zig-Zap adına... veya Zip-Zag adına...

 

<> Böyle bir kanal var uyduda, Zig-Zap'tı galiba?

 

Gerçekten mi? ?????????????? böyle bir kanal olmamalı!

 

<> Uyduda varmış, zig-zap olarak.

<> Hotbird uydu kanalı digital

 

TV kanalı mı?

 

<> evet

 

Ben de buradaki kanallardan biri sandım. Peki ne yapıyor o kanal? Yani içeriği müktesebatı nedir? Bizimle ilgisi yok.

 

<> İçeriği şifreli olduğu için bilinemiyormuş.

 

Bir rastlantı mı acaba? Hani bir gün de bizim WEMB armasını andıran bir amblem görmüştük. Bunlar rastlantıdır. Yani içeriğini bilmiyoruz değil mi?

 

<> hayır

 

Hotbird şu Avrupa uydusu değil mi, Türksat gibi... Bu kanalın bizimle en ufak bir ilgisi yok başkanım ve candaşlar. Tam adı nedir? Bir daha yazar mısınız?

 

<> zigzap

 

Arada TİRE var mı? (Bu hayati önemli.)

 

<> arada tire yok

 

Şükür! Tire, mesela ARZ-ARŞ derken (arasat=Tire) oluyor.

 

[] http://web.archive.org/web/20040921021114/http://www.zigzap.tv/info/

[] http://web.archive.org/web/20050111003646/http://www.flysat.com/cyfra.php

 

Bu polonya kanalı. Leh dilinde. TESADÜFEN (mü)ZİG zap'lamak demek. Nasıl ki meteoroloji Meteo diye kısaltılıyorsa Müzik de Zik diye kısaltılabiliyor. Bu sadece Leh dilinin bir aliterasyonu... bizimle ilgisi yok. Anlamı MÜZİK zaplamak. (Zapp ingilizceden tüm dünyaya enternasyonal bir deyim) Cyfra >>> Fransızca Chifree, Aryaca Cifr; (Polonya dilinde Süfra diye okunur) şifre anlamında...

 

[] http://web.archive.org/web/20041013025215/http://www.satmania.com/eng/satchannels/minimax.html

 

Ve sırada ne var?

 

<> 'new hanif dictionary: savage; the one who rejects the benefits legal and illegal forms of bribary and bonuses of established society" dedik ve kaldık

 

Topluca düştük, wildcat effect mi acaba? ;) (infront of butterfly)

Soru bekliyorum, arz ederim.

 

<> Soru 1: İNSAN kelimesi ve ins, nas, nisa, (ya)sin kelimelerinin anlamları nedir? Ve bu kelimelerin "insan" kelimesi ile ilişkisi var mıdır? (Teşekkür ederim)

 

Kelime kökü İNS, insAN onun genellenmiş biçimi. Nisa dişi insan vb. Ya Sin'deki sin harfi ince S'dir. (Peltek se veya insandaki Sad değil)

İnsan kelimesinin en en en baştaki kökeni GEN kelimesidir. Yani Ademce GENS, arapçadaki biçimiyle CİNS.

Bu aynı zamanda BEDEN içermeyen TÜM NEFSİN adıdır. Cinlerin bedeni NEFS'leridir (Kirlian matrixi).

İnsanların bundan başka ayrıca bildiğimiz bedenleri vardır. Bu ikisine ENERJİ ve MADDE bir arada (eşdeğer) diyoruz.

GENS içinde Cin (saklı gen gibi) ayrıca ENS (İNS=Maddi bedenli) kelimeleri var.

İlk yaratık kuşkusuz CİNSAN denen bir fundemental yapıydı.

Nefsin fazları vardır. Saf nefse Cinlerde CİN, insanlarda Hannas dahil türlü isimler veriliyor, ama insan kendini İNSAN olarak HANNAS'dan ayırmalı, yani nefsini şeytan nefsiyle EŞİT kılmamalıdır.

Buraya kadar anlaştık mı?

 

<> evet

<> İnsan, Sin+Elif ile yazılıyor; Nas ise, Sin ile; doğrusu Sad mı olmalı? yoksa Sad ve Sin neredeyse aynı, başka bir harf mi?

 

Sin yanına gelen elif, eğer üstün alırsa ince harf olmasına rağmen Sa gibi okunur. (Elif olmasaydı se okunacaktı. -Arapça bilmeyenler için yazıyorum, ukalalık kabul etmeyiniz lütfen.-)

GENS(an)da iki harf vardır ki bunlar arapça'da yoktur: Biri G, diğeri de buradaki S. Bu sona gelen S Nebati alfabesinde Ç ile kaynaştırılıyor. Mesela Gens fakat genÇe gibi. O yüzden Arapların kafası karıştığında, bazı SAD'ları sin diye, bazı sinleri de Sad diye okurlar. (BaST kelimesini hatırlayınız) Bunun nedeni Ç harfinin olmamasıdır.

Latinceden örnek:

-tion son eklerinde S ve T yer değiştirir veya S okunan ce eki, regence, regentation gibi oraya bir S harfi sıkışır. Bunun nedeni GENS'deki gibi Sanskritçe liyazon etkisidir.

(Daha önce gen, genom, genosid, genesis vb. ile CİN, CENnet, CEN'in vb.nin AYNI OLDUĞUNU yazmıştık, hatırladınız mı?)

 

<> evet

 

GEN kelimesi içinde salt ENERJİ (zaten cin, Genii, Gnom vb. de cin demek) ama GENS içinde >>> Cin+insan, yani  C İ N S  kelimesi hemen göze çarpıyor.

C'yi ayırırsanız kalan insan BEDENİ oluyor. Her ikisi de CANN içeriyor. CAN'lı kelimesindeki gibi.

Sankritçe bu JAN (Can da okunuyor, Jan da... Janina mesela "Canlılık" demek.)

CAN ve RUH aynı şey gibidirler. RUH >>> Üflenen. CAN da Üflenenin yeni yuvası anlamında. Yani Allah ruhundan üfler, nereye üfler? Sizdeki CAN'a. Buraya kadar da anlaştık mı?

 

<> evet

<> JOHN ismi ile ayni kategoride mi kaptanım, yani oradan mı geliyor kelime kökü olarak?

 

Zaten YAHYA adına gelecektim. Yahya bir lakap/Allah'ın ismini almış ayrıcalıklı biri. Hatırlayınız, Allah HAYY sıfatı ve muHYi adına sahipti. Anımsadınız mı?

 

<> evet

 

Allah Yahya'ya SIFATINI vermedi, adını(n işlevini) verdi. Yani HAYAT VEREBİLİR'di ve nitekim İsa CAN'landı. Hatta İsa Lazarus gibi bazı ölüleri de CAN'landırdı (yuHYi etkisi)  veya İHYA etkisi (İhya etmek hayat vermek demektir. Yahya da budur.) Allah'ın HAYY sıfatı, Muhyi adı, Yuhyi fiili ve Yahya adı.

Allah'ın ruhundan üflemesi ve GENS kelimesinin Kur'an'daki geçen biçimi: CANN. Bunu da yazar mısınız? (Çünkü bu GENS/Cins adının ortak paydasıdır.) Mesela "CANN'ı da ateşten (enerjiden) yarattı..." gibi bir ayet ltf.

 

<> 19-Meryem/7: Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adı Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.

<> 19-Meryem/7: ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya

 

Ona hiç kimseyi (ALLAH ADI OLAN MUHYİ İLE) adaş yapmadık.

Benim sorduğum ise CANN biçiminde yazılan ve genelde cinlere mal edilen kelime... Bu kelimeyi yarı-yanlış olarak CİN+LER biçiminde çeviriyorlar, yani çoğullaştırıyorlar.

 

<> 55-Rahman/15: Bir maric ateşten de o cannı yarattı

<> 55-Rahman/15: Cinleri de halis ateşten yarattı

 

Evet teşekkür: CANNI yarattı. Bunun arapçası lütfen.

 

<> 55-Rahman/15: Ve halekal canne min maricin min nar

 

Evet. CANN, işte bu kelime.

Ve ayrıca CİNLERİ de ATEŞTEN yarattı diye devam ediyor.

Fark ettiniz mi GENS veya CİNS veya cinsan veya  C A N  kelimesini (canlılık gibi) fark ettiniz mi?

 

<> evet

 

"Maricin min narin": Bunu CANN'ın enerji hali olarak çevirebilirsiniz.

Maricin >>> CİN BEDENİ olan NEFS'i (cannı) anlatıyor. (Yani canlı enerji -bunun tersi ise cansız enerji- mesela elektrik cansız enerji ama Cinler canlı enerji gibi...)

Buraya kadar soru var mı? Ya da anlaşılmamış bir kısım?

 

<> Hayır

 

Şimdi en başa gidelim:

1. Kûn deyince OLAN cansız şeyler

2. Allah ruhundan üfleyince (ani genişleyen) evren malı canlılar

Yani KUN (ol) üzerine CANLILIK üfleniyor.

RUH zaten var olan bir şey, ama bunun yukarı hologramları (ilahi matriksleri) var.

En yukarıda KUTSAL RUH (Ruhülkuddüs) ki İsa Mesih'e üflendi -sadece onda var-. O bir KELAMULLAH (Allah kelimesi)dir.

Bunun altında KUTSALLIĞI kişinin iradesine bırakılmış üflenen ALLAH ruhu var.

(Adem'e üflendi... Mesela İYİ anlamında Habil'e; kötü anlamında Kabil'e tecelli etti.)

İyi >> HALİFE, Kötü >> Muhalefet diye algılanacak.

İnsan ikisine açık, ikisi de olabilir, ama EŞİT olamaz. Yani bir kere iman, bir kere selam vb. yerine mutlaka iki kez bunları pekiştirmek zorundayız.

(Bildiğimiz şeyler ama ola ki bilmeyenler veya unutanlar olur diye tekrarladım.)

Yani ne idüğü belirsiz bir RUH var ve NÖTR halde duruyor. Halifeliği (iktidarı) veya muhalifliği ihtilafı (muhalefeti) siz özgür iradenizle seçiyorsunuz.

İmanınız var -güzel-, bizim mesturelerin de rahibelerin de imanı var (aynı), ama ihtilaf ŞERHİ koyuyorlar. Mesela rahibe İMANINA rağmen Ruhül Kuddüs-baba-oğul üçgeni kurarak bu imanını HALİF değil (Hanif değil), muhalif olarak ortaya koyuyor.

Ama Hanif biliyor ki: "Ey iman edenler iman ediniz" diye iki kez iman etmesi gerektiğini çok iyi biliyor. Ama mesture bilmiyor. Kredisi bitmiş yani...

Bu iyi-kötü potansiyeli altında da GENS (cins cinsan diye bileşenleri olan) CANN keyfiyeti duruyor.

Ruh'un altında birden CAN kelimesine geldik. Allah'tan başlayarak buradaki NEFS ortak paydasına kadar her saydığım HAYY(at) sahibi diri...

Şimdi yukarıdan aşağıya diri olmayan (enerji ve madde olan) bedenlere gelelim. (Cesedi düşünün, diri değil, sadece bir kütle. Bu anlamda BEDEN dedim.)

 

<> Saf enerji, hiçbir madde ile etkileşime girmemiş (nur enerji), aldığı programına göre bu adları alıyor insan-cin-melek diyebilir miyiz efendim?

 

Evet [candaş]. RUH+TAKYON BEDEN'i oluşturan NUR enerjisi=MELEK.

Yani takyonlar EKSİ kütledir, fakat bu eksi kütlenin de En NOOR denen bir enerji formu var. Bu bizdeki gibi NEFS değil! Kiramen denen bir MİSALDİR.

(Kelime kökü hem Kerim adı (ikram, keramet vb.) hem de Sanskritçe KHarma (holoGRAM'ın gram adı buradan geliyor, Krama'nın yunancası Gram.) şimdiki hintçede Kharma.)

(Belki Web'de vardır, bir bakınız lütfen.) Ben de bir çay almalıyım. (İlk çayım) Karma diye de bakabilirsiniz. Kharma veya karma.

 

<> Karma: Sanskrit karma fate, work: the force generated by a person's actions held in Hinduism and Buddhism to perpetuate transmigration and in its ethical consequences to determine the nature of the person's next existence

<> Budizm ve Hinduizmde insanın iyi veya kötü kaderinin dünyaya daha önce gelişinde yaptığı iyi veya kötü hareketlerinin sonucu olduğunu savunan öğreti; kader, talih, karma öğreti..."

 

Evet işte bu... Tam karşılığı insanın doğum öncesi olan RÜYET yaşamı, yani bizim Kalu Bela'nın RÜYET'i gibi.

Sen neden iyisin ben neden kötüyüm?

İlk Kharma tezahürü Habil ve Kabil idi. Biri Halife olurken diğeri de Kharması itibariyle muhalif oldu. (Allah'a muhalefet etmek anlamında, ihtilaf anlamında.)

Bizim kaderimiz belli değil miydi?

Hani Kalu Bela'da biz unutturulmak şartıyla dünyaya sınav için bırakıldık ve döndüğümüzde KADERİMİZİ, ya da fatal choice'umuzu kendimizin seçtiğini görmeyecek miyiz?

Cehennem, veya cenneti veya üst cenneti kendi özgür irademizle seçtiğimizi ve kendimize KADER yaptığımızı idrak etmeyecek miyiz?

 

<> evet

 

Kharma işte BU RÜYETİN adı, yani yaşam bir hayal (Halo uzay sahnesi) ve bunun Kur'an'daki karşılığı (7 anlamından biri olarak -diğeri Kerim-ikram vb.-) KİRAMEN'dir. Bir çifttir.

Kiramen Katibiyn de bir çift. Kiramen >>> İkram edilen veya Kharma anlamında (Yunancası -gram olan) kelime.

Lütfen Kiramen kelimesinin geçtiği bir ayet yazar mısınız?

 

<> 82-İnfitar/11: kiramen katibiyne

<> 82-İnfitar/12: her ne yaparsanız biliyorlar = ya'lemune ma tef'alune

<> 82-İnfitar/13: innel'ebrare lefiy na'ıymin

 

Onlar bir çift melek, Antitakyon ve takyon olmak üzere.

Onlar sanal x,y,z eksenlerinden oluşmuş maddenin tam tersi olan bir HAYAL varlık gibi. (Bize göre orası hayal. Oraya gidince burası hayal) ve burada KİRAMEN ve melek birleştirildiğinde HOLOGRAM'ı (holygram, cinlerinki hollowgram) ve de KATİB >> Bir katip; Katibiyn >> İki katip.

Neden sekreter deniyor veya illaki öyle anlamalıyız?

 

<> secret record

 

Bir hologramı veya bu evren koordinatlarını NEYE ÇİZERSİNİZ?

 

<> 80-Abese/15: Kiramı berabere

<> 80-Abese/16: Sefere ellerinde

<> 80/16daki sefere: yazılı anlamına gelmiyor mu?

 

Sanskritçe Sferis. (yunanca sphere)

 

<> (Etymology) Sphere: Middle English spere globe, celestial sphere, from Middle French espere, from Latin sphaera, from Greek sphaira, literally, ball...

 

(Teşekkür)

Riemann uzayın adı. Bunun eş anlamlıları Kubbe, Kürre vb. ama YUKARIDAKİ adı Sefere. Sefere altında Kubbe, bunun altında da Kürre var. Bunların dizilişine (içiçe küreler) veya Riemann uzayı katmanlarına aktarıssefere (Aktarıssemavat gibi) çaplar kuturlar diyoruz.

İkinci olarak sefere kelimesi statik olmayan, yer değiştiren, dönen veya dinamik anlamına geliyor. (Seferiliği de buradan çıkarabilirsiniz.)

Bir şeye OL der o şey oluverir. O şey NOKTA halinde veya tek boyut veya iki boyut düzlem halindedir. Bu haliyle CANSIZDIR, ama o KUN dediği şey'e Allah ruhundan üflediğinde o şey birden ÜÇ BOYUT ANİ şişer ve CANLANIR, canlı-bilinçli oluverir.

İşte bu KÜRRE biçiminde ani şişmeye SEFERE deniyor veya bizdeki modelin adıyla:

1. Riemann küresel uzayı

2. Bigbang'den sonraki ANİDEN ŞİŞME teoremi

Bunları 1980'lerde kitaplarımda anlatmıştım. 95 yılına kadar karşı konuldu ani şişme teoremine, ama bugün kanıtlandı... yani kesinkes kabul ediliyor.

Bilimde böyle duraksamalar vardır ve çok komiktir: Mesela bana ÖZEL RELATİVİTE teoreminin yılını ve formülünü bulabilir misiniz? Mutlaka bulunuz lütfen.

 

<> 1920

<> 1928

<> 1916 olarak yazılı

 

Hayır... 1907'lere bakınız. Einstein neyi bulmuş?

 

<> 1905

<> 1905'te yayınladığı özel relativite teorisini...

 

Evet, 1907'de kabul edildi. O makalede bir tek formül var. O basit formülü soruyorum.

 

<> Polenisu çarpışması mı?

 

Hayır... C2'nin = 1 olduğunu bulduğu formül.

Pekala GENEL RELATİVİTE teoremi hangi yıl?

 

<> ci=T mi?

 

(O Minkowski'nin)

 

<> 1916?

 

Evet. Belki Einstein biyografisine girerek bulabilirsiniz.

 

<> Einstein, 1905'te Özel Relativite'yi, 1905-1915 arası Genel Relativite'yi geliştirerek uzay-zaman... diyor

 

Evet. Birincisi 1907'de, ikincisi de Nobel ödülü aldığı 1921'de onaylandı.

Neyse, buna hazırlıklı olmanız gerekiyor. Bunu bir başka zaman ele alalım (şimdiki konuyla bağlantısı yok) ama şunu anlatmak istedim: 1905'de özel relativite ile 1915'deki genel relativite arasında kaç yıl var?

 

<> 10

 

On yılda Einstein ilk formülünün içler dışlar çarpımını yaparak E=mc2 olduğunu buldu. İlk formülü ise E/m = c kare idi.

;) 10 yılda bunun içler dışlar çarpımını bulmuş. Komik değil mi? Bu on yıla acırım hep!

 

<> Gelecekten gelen biri bunu bilmiyor muydu?

 

Geleceğin ihtiyacı olan formülleri BU ÇAĞDA sen buluyorsun, ondan sonra gelecek kabul edip öğreniyor. Mesela WEMB kurallarını koyan tek başımıza BİZLER idik. Oradan getirilmedi. İbrahim atamız da kuralları koydu -ki bizimkiyle aynı Hanif din kuramları-. Allah da kabul etti.

Yani gelecekten 3M'den, 5M'den gelmedi. İbrahim atamız istedi, Allah da KABUL etti.

O kuralları atamızdan sonra BİZLER ve bizlerden sonra da iki boynuzun öteki ucundaki 3M, 3+1M, 5M kabul etti. Bunu hissettiniz mi?

 

<> evet

 

Biz birinci CORN (boynuz veya Karn=Zamanız) M'ler ise boynuzun ötekisi, ikinci corn/karn.

NEDEN biziz, SONUÇ onlar.

Her ikisinin EŞİTLENDİĞİ durumda da Almighty (Artık Hızır bu adı alıyor).

Her ikisi yani zamanın efendisi ya da OL=ÖL birleşmesi. Yani bir günün bin yıl olması ile gelen GENEL eşitlenme (Hyperrelativity).

Kalu Bela bu takvime göre yürür, yani secde ettiğiniz anda o salisede, hem orada, hem burada, hem ölüp dirilerek Mahşer'de aynı salisede oluyorsunuz.

Çünkü neden ve sonuç AYNI AN'dalık haline geliyorlar. Yani neden ve sonuç arasındaki C hızı aşılmış, herşey Gri hiçlikteki gibi (Tarık seması) aynı anda herşey olmuştur.

Süperrelativity Süper uzay'ı (Super Space/Aşağı misal alemi kuantum tünel ve köpükleri) kapsar. Orada her an OL=ÖL halinde, tüneller oluşum halindedir. Orada sonsuz tane evren olur ve/veya ölür. (Bigbang ve/veya Big Crunch.) Buraya kadar anlaştık mı?

 

<> evet

 

Ne zaman NEDEN ve SONUÇ ayrışır? Eğer ışık hızından YAVAŞ giderseniz.

Nasıl yavaş gidersiniz? Basit: Evren artık mahşer tipi (De Sitter) değildir, aniden şişmiştir.

Şişkinlik yukarı ve aşağı (veya aşağıların aşağısı vb.) kavramları getirir. Böylece bir noktadan ötekine gitmeniz zaman alır, yani "ZAMAN" alır.

Balonu Doomday ile patlatın, yeniden gök ve yer yapışır (birleşir). Böylece SPACE (uzay) koordinatları kalır ama, artık ZAMAN içinde bir yere gitmeniz gerekmez.

Rahman33'de GENS (Cinsan)a aktarıssemavat çizgilerinden çıkamayacağımız bildirilmiştir.

Ama ilahi takvimde bir gün bin yıl olunca, cin ve insan (GENS/cinsan) ikisi de EŞZAMANLI olmuş olur. (Synchronization)

 

<> ARZ'dan ARŞ'a MİRAÇ-3 kitabının 155. sayfasında sessiz şişme, candaşların bilgisine

 

Evet. GUT teoremi uyarınca ANİ şişme 1995'den sonra tamamen kabul edildi. Artık birleşik alanlar yerine Grand Unified Theory kabul ediliyor. (GUT)

Bu süpersimetri sonucunda evrenin ANİDEN şişmesi gerekiyor. Zaten ayetlerdeki "Allah ruhundan üfledi" de bunun ilahi misali.

Evrenler (ki sonsuz tane) süper uzayda var ama cansız külli şey'in noktacıkları/nun'lar, onları CANLI kılan bigbang değil, -bigbang=OL emridir- ama CANLAN emri ANİ ŞİŞME (Ruhundan üflemesi)dir.

Bu konuda ayet bulabilir misiniz? (Allah ruhundan üfledi, veya Adem konularında)

Çay alıyorum.

 

<> 66-Tahrim/12: Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem'i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. Ve o,Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledidi de içten bağlananlardan oldu.

<> Enbiya/91: Ve o, cinsiyet organını / ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu alemler için bir mucize yaptık.

<> 38-Sad/72: Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin.

<> 32-Secde/9: Sonra, ona bir biçim verdi ve ona kendi ruhundan üfledi. İşitme gücü verdi, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükredersiniz!

<> 15-Hicr/29: Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın.

 

Teşekkür.

Bakınız ki OL cansızı, ruhundan üflemek de CANLIYI yaratıyor. Yani GEN durumundan VÜCUT durumuna geçen bir ani ŞİŞME söz konusu. Cansız için OL emri, cansızı canlı kılmak için ise ayrıca ANİ ŞİŞME (Nefhi ruh) gerekiyor. Bunu net anladık mı?

(Sünnetullah böyle şeylerdir. Ayetlerdeki misallerin bilim ile AYNILAŞTIRILMASI.)

Üçtür niyet ettim, daha çayımı alamadım. Bu sefer alıp geleceğim.

 

<> 3-Ali İmran/79: Hem Beni İsraile bir Resul olarak, şöyle ki: ben size rabbınızdan bir ayetle geldim, ben size çamurdan kuş biçimi gibi bir mahluk biçerim de içine üflerim, Allahın izniyle derhal bir kuş olur, yine Allahın izniyle gözsüzü ve abraşı iyi eder ve ölüleri diriltirim, ve evlerinize ne yiyor ve ne biriktiriyorsanız size haber veririm elbette bunda size şüphesiz bir ayet vardır eğer iman edecek iseniz.

<> Bakara/117: Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah'tır. O, bir işin olmasını dilerse, ona ancak OL der ve olur.

<> Bakara/117: bedıus semavati vel ard* ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun

 

Hüüüüpss.

 

<> :) afiyet olsun

 

Merci başkanım.

Okuyorum.

 

<> Nefhi ruh, SULTAN ile alakalı mıdır?

 

Yukarısı (ARŞ ve direkleri, Kürsi=Kürsü), bunlar riemann değil, lobatçevski değil, doğrudan ÖKLİD'dir. Riemann bir kürede, küre yüzeyine hapissinizdir, ama öklid Düzlem çapı Z dikmesinde

YUKARI alınırsınız. Yani bir düzleme (mahşer) verilen bir noktadan bir tek DİKME (Z=Sultan dikme) çizilebilir. OK mi?

 

<> tşk

 

Böylece yukarıya (üç sınıfın İKİSİ yukarıdadır) çıkarılırsınız. Çıkamayanlar ya Arasat'ta (Mahşer meydanında) kalır, ya da negatif dikme ile çukura (cehenneme) düşerler.

SULTAN kelimesi burada ÖKLİD'i anlatıyor. Oysa riemann gauss ve lobatçevski uzay modellerinde siz küre yüzeyine hapissiniz. Oradan asla çıkamazsınız. Yani bir sultan kuvvet yoktur.

Riemann uzayda hiçbir paralel çizemezsiniz. Ötekinde ise sonsuz yani yine sıfır paralel vardır.

Oysa ÖKLİD (kürsi gibi Arş gibi) öklidyan uzayda o yüzeyden çıkıp YUKARIDAKİ düzlemlere (İlki cennet, bunun üstünde de Sidre, bunun üstünde de Sabıkun ve bunun üstünde de Arş Düzlemi var) çıkabilirsiniz.

İşte Cennet'ten Sabıkun'a dek bu düzlemlere giden Z dikmesi (asansör gibi) sultan güçtür.

Aslında ilk soru neydi, CİNSAN.

Melek bedeni olan takyonlar ve melek enerjisi olan nuru anlattık. Aşağıda enerji ve bunun canlısı olan NEFS vardı. Bunun altında da her üçünü barındıran İNSAN (madde) kategorisi var.

CİNS kelimesi sadece cinsiyet demek değildir: İki temel öğeyi veya iki bileşenli bir kombinezonu anlatır.

Mesela E (enerji, Cin) = m (madde, insan) x C2 (Takyonlar/melekler vb.) ikisi CİNSANdır. (GENS)

Zaten genesis >>> Yaratılış kelimesi de budur, yani Sanskritçe GENS'den gelmektedir ve diğer yığınla türevi var. Zaten GENNEH de cennettir. (G harfi olmadığından ve H yerine Tü yazıldığından) Cennet=Bahçe olmuş. Cenneti bahçeye indirgeyemeyiz.

Mesela WEMBERS ve VAMPyrs de birer cenah (cennet, cephe çifti). Allah nizamı ile siyonizmin bir çatışması.

Yine GEN'den gelen Generation (Zürriyet) ve çok iyi bilinen bir kelime >>> GENERAL (umumiyet, her cen). Genetik bilimi, Gynosid vb. Yani saysam sabah olur. En bilindik biçimi de CENİN (embrio).

Gerçekte cennet nedir biliyor musunuz? ÜTOPYA kelimesidir. Yani öyle paradix/paradise falan da değil. Utopia'nın sözlük anlamına bakabilir misiniz?

 

<> Gerçekleştirilmesi olanaksız tasarı ya da düşünce; hayal...

 

KÖKÜ nedir onu da bulabilir misiniz?

 

<> tpy mi?

 

Hayır, yani sözlüklerde bu nereden gelmiş? (Mesela maymuncuk kelimesi yani açkı, maymundan gelmiş; Mouse ise bilgisayarlara Fareden gelmiş)

 

<> Utopia; imaginary and ideal country in Utopia (1516) by Sir Thomas More, from Greek ou not, no + topos place. Date: 1610. 1: an imaginary and indefinitely remote place; 2 often capitalized: a place of ideal perfection especially in laws, government, and social conditions

 

Evet buldunuz. CENNET demek veya arapçasıyla KUTB.

??????

KUTUB nedir?

(Etimolojisi ltf.)

 

<> İşlerin görülmesine veya insanların doğru yolu bulmasına vasıta kılınan büyük zat.

 

KUTUB evliyaların kendi aralarındaki payeler değil. KUTUP'tur, öteki kutup. (Esfeli Safilinin TERSİNDEKİ yukarıların yukarısı.

 

<> Kutup; mıknatıs kutbu, birbirne zıt iki kuvvetten biri, mat. iki vektörün kesiştiği sıfır noktası. celestial pole kuzey kutbu. positive pole müspet kutup. south pole güney kutbu. terrestrial pole arz kutbu. be poles apart birbirine zıt olmak

 

 KUTB zaten arapça... yani kutup dediğimiz...

İşte Ütopya budur:

Y+top+ia

"Ya" eki ÜLKE anlamında. Baştaki Ü okunan Y harfi >>> ÖTEKİ demek. Topluca KUTUP, Yukarı kutup, Üst kutup.

İşte bilinen CENNET budur ve terminolojimize dünyaca girmiştir. Ve SULTAN'ın diğer misal ve bilimsel adıdır.

 

<> U harfi mi Y harfi mi? kaptanım?

 

Y >>> Ober, Hyperon, Oberon, Overall gibi OVER kelimesi yani, topu da öteki, ikisi birden (Çanakkale gibi) birleşince KUTUP demek. Kutup+ya (kutup ülkesi gibi) Hologramın öncül şartlarından biri (Katib'in çizdiği hologram) ve ÖKLİD bir uzayın tanımıdır.

(Bu anlattıklarımın çoğu Matrixçiler için -gelecekte-)

Derken saatim gelmiş ve beş dakika da geçmiş. Sanırım bu konu bitmedi, yarın yine devam.

Devam çünkü araya bayram falan girecek. Biz ailece buluşmaya karar verdik -ve de ilk defa arabayla gezmeye-. O dört gün bayramda sizlerle birlikte olamayabilirim. (Laptop üç saat dayanırsa belki yine de buluşabiliriz.) Şu takvime bakayım bayram ne zamanmış.

 

<> Haftaya Perşembe.

 

Hmm... Hükümetimiz acaba bu dini tatili (Yılbaşının tersine) belki pazartesi-salı-çarşamba olarak da "İdari izinli sayabilir" ise uzun bir tatil olabilir, mi acaba? Yoksa bunu Hikmetyar'a mı sorsak?

 

<> bu üç günü yapmıyorlar tatil

 

En başta Meclis'in kendisi bunu tatil yapacaktır, kendilerine tabii [candaş]... Üniversitelere hiç bir öğrenci gelmeyecektir. Öğretim görevlileri üyeleri de bunu biliriz.

 

<> Bizde finaller var:(

 

Finaller mi? Bunların bitmiş olması gerekiyordu! Şu anda sınav kağıtlarınız okundu ve teslim ediliyor.

 

<> Bayram ve sömestri tatilini birleştirdiler.

 

2006'da tam dokuz gün aynı bayram.

 

<> Şubat tatilimizin yarısı bayram tatili yarısı da sınav kağıdı okuma bayramı:)

 

Halen Kenan Evren zihniyeti. Öğrencileri ve öğretmenleri yorun, başka bir şey düşünmeye ve eyleme zaman bulamasınlar, canlarını çıkarın zihniyeti...

Hiçbir öğrencimin ARAŞTIRMA yapacak zamanı olmadı. Müfredat ve mündecerat öyle yoğundu ki, sadece notlarımızı ezberlemek zorundaydılar.

 

<> Kar tatili ödeme dengeleme yapar sanki...

 

Evet. Sıkı bir soğuk geliyor haftasonu, kendinize mukayyit olun. İstanbul'a kar yağdı mı, biliyorsunuz felç oluyor ortalık.

Alibeyköy deresi de taşmasa bari. İnsanlar gecekondu uğruna dereye ev kurmuşlar, mahalle yapmışlar.

Seçim politikaları gereği bunlara özellikle Refahlı belediyeler TAPU vermişler ve zavallı Alibeyköylüler, şimdi o tapunun esiriler...

Ve aynı belediye, Müfide Atalay'ın mezarını bitişikteki Fevzi Çakmak'a yer açmak için/anıt yapmak için, BİLİNMEDİK bir yere taşımışlar. (45 mezar taşınmış) Anneciğimin artık mezarı da bilinmiyor. Mezartaşını dahi bulamadık. Aferim sizlere REFAHLI belediyeler! Bu görevi de yapamıyorum iki veya üç yıldır.

20 dk. geçti. Ötekiler beni kalaylamadan sizlere geronimo hoş.bye der, RZİ MİH.

 

<> teşekkürler hocam iyi geceler selam selam

<> slm slm kaptan

<> RZI