Chat n° 277 - Tarih: 16 şubat 2005

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg'e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

[] Kaptan msccp10SCE nickiyle bağlandı

<> selam selam

<> selam selam efendim hoş geldiniz sefalar getirdiniz=)

 

selam Hanifcandaşlarım selam sevgililer.

 

<> selam selam kaptan hoşgeldiniz

 

selam selam. Hoşbuluştuk.

Çok güzel bir hava, bir o kadar da inanılmaz lodos fırtınası, çatılar uçuştu. En berbatı da elektrik kesintisi. Neyse ki TOSHİBA'lar kesinti falan dinlemez. :))))) tşk :)))))))

 

<> =))))

<> sınırsız güç kaynağı

 

Elk. kesintisi uzamaz inş. (zaten gidip geliyor)

 

<> iyi ki varsın çok şükür rabbimize çok teşekür dabbetimize

 

İyi ki varız BİRLİKTE.

114'e kadar bir sayı.

 

<> 76

<> 58

 

BİR sayı.

 

<> 83

<> 24

<> 39

<> 27

<> saat 11:44 burda 11 44 olur mu acaba?

 

Olur, 11. sure 44. ayet.

 

<> 11/44: «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cudi (dağının) üzerine yerleşti. Ve: «O zalimler topluluğunun canı cehenneme!» denildi.

<> 11/44: Ve kyyle ya erdubleyy maeki ve ya semaü akliyy ve ğydal maü ve kudyyel emru vestevet alel cudiyyi ve kyyle bu'del lil kavmiz zalimyn

 

Şimdi 1 ila 49 arasında bir sayı.

 

<> 25

<> 44

<> 42

<> 7

 

Hangisi?

 

<> 25 olabilir mi hocam?

<> 25 olsun ltf.

 

OK.

Blok Zaman ve Blok Uzay.

44 Esir dinamiği ile Süper cisim. (Cennet vb. yapıtaşları) Bunlar içindeki misaller.

7 ise Tufanı gerektiren Venüs-Jüpiter novaları vb.

Hangisini anlatalım. Herkesin hatrı var -kuşkusuz-.

 

<> hyperspace mi

 

İçinde elbette hyperspace de var. (25.meal)

Bu anlamları neye göre verdiğimi/sıraladığımı merak etmişsinizdir.

Arş'ın dört direği, 7 tabakası ve sekiz melek (Hamalei arş). Bunların bir konfigürasyonu vardı -hatırlarsanız-. Orada bir de 7 çizgisi var. İşte onun karşısındaki rakamlara göre hangi anlamı vereceğimi basit bir beyin jimnastiğiyle o saatte verebiliyorum.

49'u geçtiğinde ise (mesela 77) 14 anlamına dönüyor. vb. vb.

 

<> başkanımızın isteği olsa uygun mudur acaba?

 

Büyük Jüri'nin başkanına "iltimas yapacağız". İltimas diyorum, çünkü, sonuçta hepsi KUR'AN!

25 mi?

 

<p> evet efendim

<> başkanımız 44 demişti

 

Ben 25 diye hatırlıyorum.

 

<p> demiştim sonradan

 

"25 Bloklanmış uzay ve bloklanmış zaman. 44 Esir dinamiği ile Süper cisim (Cennet vb. yapıtaşları)"

İlk cümle 25 ikinci 44, haydi artık bir tercih ltf. Şimdi benim yerimde olun!!! Ben ne yapacağım????

 

<> zamanı heba etmeyelim

<> 25 olsun kaptanım

<> 25 ltf

 

Vira euzübillahbismillah.

Şimdi ÖZETLE biraz yukarılara doğru gidelim.

Dünyadan yola çıktık, Valhalla-Allahlaw bağlantısıyla Şi'ra'ya ulaştık.

Şira'da bize NEGATİF EVREN teğet olarak değdi.

Oraya geçtik. Evrenimizin KLONLARINDAN birindeyiz. (Anti evren, negatif evren, paralel evren, antiparalel evren vb.)

HEPSİ yaşıyor değil, bazıları kıyameti gördü. Yaşayan evrenlerin sayısı Rahman suresinde sayılan "Bugün Rabbinizin hangi nimetlerini inkar edersiniz?"

Bunlardan biri BİRAZ değişik, yani tıpatıp tekrar değil, onu bir ara bulup bana yazabilirsiniz. O değişik olan BİZİM evrenimiz ile bize karşı gelen Antimadde evreni (İLK KLONUMUZ).

Örneğin Bundan 16 milyar yıl önce saat 12.00'de yaratıldık.

İki evrenden biri yani bizimki >> Zamanda ileri; diğeri (antimadde evreni) zamanda geriye gitti ve bugün itibariyle saat 12.00 ayrımından itibaren birbirlerinden 32 milyar yıl uzaklaştılar.

Bizim evrenimizde zaman reel; antimadde evreninde ise zaman sanal olarak (biri ileri biri geri anlamında) işlemektedir.

İki bakışık evren, ikisi de AYNI YERDE (mekan aynı), fakat zaman farklı. AYNI YERDE-AYRI ZAMANDA iki evren genişlemektedir.

 

<> 31 adet rahman suresinde (başka surelerde aynı ayet var mı diye bakmadık)... rahman suresinde farklı okunan >>> 59. Fe be eyyi alai rabbikuma tukezziban.

 

Evet o farklı okunan ile baStaten'in SAD okunan SİN'i, ikisi bunun anahtarı.

Bast kelimesi SAD (kalın S ile yazılıyor) olduğu halde üzerinde küçük bir SİN harfi var ve KURAL dışına çıkarak SİN okunuyor. Pardon tersi.

Tlf.

(Tlf. kapattım ve Yanlış numara diye YALAN söyledim, üzgünüm :(( Bu yalanı söylemeseydim, şimdi GEYİK muhabbeti yapmak zorunda kalacaktım -siz beklerken-. Densizlik de insana YALAN söyletiyor, lanet olsun! (Kendime lanet okudum).

 

<> :((( Kendinize haksızlık yapmayınız kaptanımız ltf...

<> Estf. kaptanımız, Allah razı olsun sizden

 

Tşk. başkanım. Hattı değiştirmeliyim.)

 

<> Yalan olsun da böyle olsun yeter ki Allah ve ayetler ve Rsuller ve bilim hakkında yalan söylemeyelim.

 

Elbette...

 

<> (Bu arada 59. ayet olmayabilir farklı olan kaptanım hepsini incelemedik henüz...)

 

BİRİ FARKLI (nüans farkıyla farklı) tıpkı baSt'ın sad yazılıp SİN okunması gibi.

SİN >>> Seyirlik demek.

(Sinema, seyr ve yüzmek anlamında Sail'den seyr'etmek vb. hatırlayınız.)

(Geminin mesela tam yol SEYRETMESİ... Sanskritçe Sayla ingilizce to sail -anımsayınız-.)

BAST'ın geçtiği ayeti bir search eder misiniz? (Geçmiş chatlerde bulmuştunuz.)

BASTATEN veya Bestaten diye de telaffuz ediliyor.

 

<> 2-Bakara/247: Peygamberleri onlara işte, demişti: Allah size melik olmak üzere Talutu gönderdi, A! dediler, ona bizim üzerimize melik olmak nereden? melikliğe biz ondan daha layık iken; malce bir genişliğe de nail edilmiş değil, onu, dedi: sizin üzerinize Allah intihab etmiş ve ilimde, cisimde ona ziyade bir vüs'at vermiş, hem Allah mülkünü dilediğine verir, Allah vasi'dir alimdir

<> 2-Bakara/247: Ve kale lehüm nebiyyühüm innellahe kad bease leküm talute melika* kalu enna yekunü lehül mülkü aleyna ve nahnü ehakku bil mülki minhü ve lem yü'te seatem minel mal* kale innellahestafahü aleyküm ve zadehu bestaten fil ılmi vel cism* vallahü yü'tı mülkehu mey yeşa'* vallahü vasiun aliym

<> [Diğer Yazılar-8'den]: Kur'an Arapça indi. Ama Haccacı Zalim zamanında değil şive, lehçe farkları yüzünden Resulullah'ın klanı (Kabilesi, Aşireti) olan KUREYŞ lehçesine çevrildi ve öylece harekelendi. (P, Ç, J, Sert V, G, Ö, Ü vb harfleri ortadan kaldırıldı. Pazar (Noktasız b ile yazılan) yerine Bazar dendi, Hazreç kabilesi de HazreCC oluverdi. Bajdaten kelimesi de Bastaten oldu, sert V yerine sürekli W kullanıldı, Gemel=Cemel=Deve ve GELDE=Celde=Cilde söğüt dalı ile vurulması...

 

Arapça bilenler bastaten'in SAD'ı üzerinde ince S (sin) diye küçücük bir harf göreceklerdir -kur'an'da-.

 

<> 7;69

<> 7-Araf/69: Sizi inzar etmek için içinizden bir adam vasıtasiyle size rabbinizden bir ıhtar geldiğine inanmıyor da teaccüb mü ediyorsunuz? Düşünün ki o sizi kavmi Nuhtan sonra hulefa kıldı ve size hılkatte ziyade bir inbisat verdi, o halde Allahın ni'metlerini unutmayıb zikredin ki felah bulabilesiniz

<> 7-Araf/69: E ve acibtüm en caeküm zikrum mir rabbiküm ala racülim minküm li yünziraküm vezküru iz cealeküm hulefae mim ba'di kavmi nuhıv ve zadeküm fil halkı bestah fezküru alaellahi lealleküm tüflihun

 

Üzerinde küçük bir SİN harfi var mı?

 

<> evet

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2018/11/araf-69.jpg

<> var

 

(Yeri doğruysa mutlaka imla olarak OLMALI.)

 

<> bi garabi sin diye not geçilmiş 7:69

 

Pekiyi bu imla NEDEN konmuş? Neden böyle bir istisna oldurulmuş? (Kur'an'ın başka hiçbir yerinde böyle bir ŞEY yok.)

Sin okunacaksa Sin diye yazılmalıydı -mantıken- değil mi?

 

<> 2:247 de bu yok, 7:69 da var

 

Evet. Bu istisna NEDEN?

(İlk anlamı J harfiydi, candaşlar yazdılar.)

İkinci anlamı BİRİNDE SAF HALİNDE bulunmak; ikincisinde SEYİR etmek.

Pekiyi sözlüklere bakınız >> Bestaten (bast, bastı, bast etmek) ne demek? (Bir matematik işlemidir. Matematik terimidir.) Matematikte BAST etmek ???????

 

<> Kuvvetce, boy, post diye geçiyor

<> bast=1. (i)., (bot). bazı ağaçların hasır yapmak için kullanılan iç kabuğu.,iç kabuk. 2. sak kabuğu. lif. elyaf. kitabiye. 3. hasır.

<A> base=temel (data base) gibi mi?

 

Hayır [A] osmanlıca BAST etmek veya basti ne demek?

TILSIM (Vefk matrisslerinde BAST)

 

<> bast = kuvvetini hesap etmek?

<> kabz'ın zıddı olarak ele alınıyor; genişletmek açmak...

<> kalbin genişliği

<> sadrneşrah; neşrah

<> bir sayının kuvveti? veya exponansiyel artış?

<> Bir kelimenin harflerini ayrık olarak yazmaktır vasti üç şekilde yapılır

 

Tamam.

Bunu ince s ile yazarsanız  B A S İ T   (sade, en kolay) haline geliyor. Yani Bastaten >>> Bestaten oluyor.

Şimdi if komutu vererek yazalım:

Örnek ayet >>> "Kimi yüzlerin kararacağı kimi yüzlerin ağaracağı o gün......"

NEGATİF (kara) ile POZİTİF (Ak) kimi (if) komutuyla verilmiş.

Şimdi olarak yazalım: Negatif>>>SAD; Pozitif>>>SİN (Bu sayı da olabilir, sembol de)

SAD (Siyah) ile SİN (beyaz)

ANTİ MADDE ile MADDE

Veya anti EVREN ile bu EVREN

Biri siyah diğeri beyaz evren.

BASTATEN'de iki S de aynı yerde? (Aynı mekanda)

Buyrun yorumlayalım, yorumlar ilk sizden olsun.

 

<> SAD-Negatif(-), SİN-Pozitif(+) if ile fi nin yer değiştirmesi

<> giriş kapısı (çakışma kapısı / kesişim kümesi) 45 derece açı kesişimi (3 lü vefk çıkarımı)

 

Başka?

 

<> madde evren ile anti maddenin yer değiştirmesi blok zamanda mı oluyor efendim

<> bast-ı zaman

 

Evet Bastı zaman.

Başka?

"İki bakışık evren, ikisi de AYNI YERDE (mekan aynı) fakat zaman farklı. AYNI YERDE-AYRI ZAMANDA iki evren genişlemektedir" [dedim]. Biri SAD (saat) yönünde, diğeri SİN (filmin ileri akması) yönünde.

 

<> olasılıkların yer değişimi

<M> madde ve anti madde karşılıklı olarak birbirinden ayrılmadılar yani ayrık olma durumları 180 derece değildi 45 dereceydi; bu da aynı yerde olmalarını açıklar

 

Tamamen doğru [M].

O zaman bizlerin "Madde ile antimadde eşit miktarda bir arada vardılar, fakat tuhaf bir şey oldu ve madde, antimaddeye binde-999 oranında baskın (BASTI) geldi" diye bilinen tekerlemeleri birer YALAN oluyor. Yani aslında SİN ve SAD (ayetteki gibi) bir arada/aynı mekanda BİRLİKTELERDİ.

Madde asla antimaddeden ayrılmadı, sadece BLOK ZAMAN yüzünden zamanları ayrıldı diyebilir miyiz?

Madde ve antimadde ikisi de tıpatıp aynıdır. Yani soyut madde gibi EKSİ ağırlıklı değildir. Maddeden bir kedi ile antimaddeden bir kedi tıpatıp aynıdır. (Renk, ağırlık, kütle vb. değerleri tıpatıp aynıdır). Farklı olanlar [M]'nin bildirdiği izotropik üçüncü bileşenlerinin TERS olması. (Vefk ile örneksediği)

Bir diğer fark birinin antinötrino; ötekinin nötrino yayınlamayarak bozunması. (Yani şeytan vesveseleri TERS duruyor)

Ve en önemlisi de iki evrenin zamanının BİRBİRİNE TERS olması. Bugün yaratılan madde evreni yarına genişlerken yine bugün yaratılan Antimadde evreni ise DÜNE genişlemektedir.

Bugün çarşamba yarın Perşembe, ama antievrende (yarın) SALI. İkisi "Yarın buluşalım" diye saat 12.00'de sözleştiklerinde birbirlerini BOŞUNA bekleyeceklerdir.

Buraya kadar tamam mı?

 

<> ok

 

Şimdi en en önemlisi de her ikisinin elektrik yüklerinin birbirinin TERSİ olması. Bizim elektronumuz eksi; protonumuz artı iken ötekinin pozitron ve antiproton özelliği ortaya çıkıyor.

Dikkat ediniz ki; ARTI ve EKSİ (Sad ve Sin) değişmiyor!!! Sadece elektrik yükleri DEPLASMANA çıkıyor.

OK?

 

<> evet hocam

<> (yecüc mecüc deggal aynı mekanda farklı evreni yaşıyorlar gibi "bast-ı zaman"... şeytan anti madde evrende doğal olarak galip geliyor >>> (Yani şeytan vesveseleri TERS duruyor))?

 

Elbette.

Şimdi ayete dikkat ediniz:

"Ve kyyle ya erdubleyy maeki ve ya semaü akliyy ve ğydal maü ve kudyyel emru vestevet alel cudiyyi ve kyyle bu'del lil kavmiz zalimyn."

"(Nihayet) «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cudi (dağının) üzerine yerleşti. Ve: «O zalimler topluluğunun canı cehenneme!» denildi."

"Yere, "Suyunu çek!", göğe, "Ey gök sen de tut!" denildi. Su çekildi, iş de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. "Haksızlık yapan millet Allah'ın rahmetinden uzak olsun" denildi."

"Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut! denildi."

"Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut! denildi."

SU (elektrik yükleri) DEĞİŞMİYOR sadece DEPLASMANDALAR. YER ve GÖK iki ayrı öge, ama SU aynı. GÖKTEKİ SU, YERDEKİ SU.

Tufan nasıl bitti?

 

<> venüs'ün med etkisi cezir oldu

 

(Evet o yedinci anlamı.)

Tufan şöyle bitti:

Gökteki su ile yerdeki suyun ZAMANLARI (zaman okları) birbirine TERSİNDİLER.

Gökteki su >>> MADDEYİ fakat yerdeki su (ÇEKİLEN kaybolan su) ise ANTİMADDEYİ  M İ S A L  edindiler.

Nuh tufanı KESİNLİKLE oldu. Ama bir şey eksik >>>>> GAZAP SULARI nerede?

Her hayvandan bir çift alındı, öteki fosiller nerede? Yüzmilyonlar ölçülen MUTANTlar nerede?

Tufan içdenizi (Hazer, Ortaasya gölleri ve çölleri), orada duruyor! Fakat bu kadar mutant nerede? Bunu hiç merak etmiş miydiniz?

 

<> evet hem de çok

 

"Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut! denildi."

Birisi zamanda ileri gitti (Hazer denizi halen orada... Baykal ve Balkaş gölleri de orada) diğer SU da zamanda geri gitti, yeryüzünü sayısız cesetten SOYUTLAYARAK geri gitti! O cesetlerden tek tük iz kaldı.

İki suyun SPİNLERİ birbirinin tersidir. Biri saat yönünde öteki buna ters dönü hareketi yaparlar. (madde ve anti maddeyi kastediyorum)

Biri SUYU (spini) tutmuş öteki de yutmuş..... gibi.

Negatif evren bizim klon ikizimiz ama aynı zamanda ÇÖPLÜĞÜMÜZ!

Beni hissettiniz mi?

 

<> evet

<> :)

 

Tufan öyle bir İKİNCİ yaratılıştır ki paranormaller seri halde vukubulmuştur. Her hayvandan BİRER ÇİFT gemiye kendiliğinden girmiştir.

Bu nasıl oldu? Bir kocaman gemi düşünün -yüzer hayvanat bahçesi- kapılar açılmış ve hayvanlar DIŞARI çıkıyorlar. Ama biz bunu kameraya kaydediyoruz ve T E R S oynatıyoruz: O zaman ne olur?

 

<> içeri girerler

 

Evet. Hayvanlar BÖYLECE tersinen bir zamanda İÇERİ girmişlerdi. Kimse onları zorla içeri sokmadı. Bunu da hissediyor musunuz?

 

<> evet

 

Öteki hayvanlar ve mutant insanlara ne oldu? DEPLASMAN oldular.

 

<> Ankebut-14'de "Nuh bin yıldan elli yıl eksik kaldı" ifadesinde yine blok zaman ile ilgili bir ipucu var mı?

<> Ankebut/14: Yemin olsun, biz Nuh'u toplumuna gönderdik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar

<> neden içeri girmek istediler?

<> çıkmadan nasıl girdiler /girmeden nasıl çıktılar?

<> (veya zaten girmemişlerdi... bu sayede çıkmamış oldular)

 

BLOK ZAMANA yavaş yavaş yaklaşıyoruz.

Evren nabız gibi (impuls) atarak ve kendi üzerine dolanarak genişler, OK?

 

<> ok

 

Nabız (pulsation) yani darbeleme demek.

Evrenin her NABIZ atışıyla göreceli bir zaman dilimi içerir. Kalp gibi atarak genişlemektedir evren. Ve kalbin TİK-TAKları onun genişleme dilimlerini (mesela saniye olsun) cinsinden verir.

Evren neden düzenli olarak GENİŞLEMİYOR da illa ki tik tak diyerek bir durarak bir atarak genişliyor? NEDEN?

Çünkü uzay-zaman genişlerken, genişleme ivmesi ZAMANI İTMEKTEDİR! Bir salise öncesinden bir salise sonrasına (şimdi) geçiyoruz, ama NABIZ gibi darbelenerek. DOĞRUSAL değil, diskret-kesintili ve interval (aralıklı) olarak genişlemekteyiz.

İki AN (lahza) arasında biz ÖLÜYÜZ! KASKATI bir fotoğraf gibi öylece durmaktayız. (Kehf suresindeki KORKULU anlatımı hatırlayınız.)

Çünkü o iki an arasında ZAMAN DURMUŞTUR (zamansız evrendeyiz) ve sizler de durmuşsunuzdur. Sizler bir enstantane olarak öylece kalmışsınızdır.

Bunu daha iyi gözönünde canlandırmak için: "Onları görsen arkanı döner kaçardın, onları ölü sanırdır". (Kehf suresi ltf.)

 

<> 18-Kehf/18: Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.

 

"dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı."

"dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı."

"dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı."

İki an arasında (mesela 1 ve 2'yi tuşlamam arasında) BİZLER ÖLÜYÜZ. Pekiyi ben nasıl tuşladım -ölüydüm ya-.

Bunun muhtelif yanıtları vardır:

1. Ben Ashabı kehf idim takvimlerimiz farklıydı

2. Bir platformda bir gün bin yıldır

3. Dabbe olan için bir saniye 24 dakikadır (veya 18 dakikadır -iki durumlu-)

4. vs. vs.

Eğer dışarıdan izleyen gözlemciye/raportöre göre ASHABI KEHF neredeyse ölüm ile uyku arasında yani slow motion durumundalar, çünkü gözlemci onlara göre SPEEDY'dir.

Bunun tersine BLOK EVRENE tutulduysanız (yapıştıysanız) bu kez yeraltı ile yerüstü arasındaki yaşam dehşet vericidir.

Yani Dabbe durumunda biri yeşile yapıştığında -ki bizler hepimiz dirileceğimiz gün o yeşili göreceğiz ve yapışacağız- derindeki hareketli ama toprak üstündeki ASHABI KEHF gibi donmuştur. (İlk durumun tersi)

Birine ulaşmaya çalışıyorsunuz. Siz cep telefonunuzu tuşluyorsunuz, sizin herşeyiniz normal zamanda akarken, diğerinin elinde cep telefonu ve her saniyenize karşılık 24 dakika HİÇ KIPIRDAMIYOR.

İçinizden birine dokunmak istiyorum. Ben dokunuyorum sorun yok. Ama siz iki impuls arasında BLOKLANDIĞINIZ için bir tür ölü veya ölümsü uyku (katalepsi=Sahte ölüm) halindesiniz. Aman Allah'ım siz ölüsünüz! Kaskatı kataleptik ölüler.

İşte ölüler ve ŞEHİTLER sizleri böyle görmekteler. Çünkü onların iki impuls anı yok!

O yeşil bölgede nabız gibi atarak genişleyen bir evren yok. Yuvarlak şişen, balon veya semer gibi bir evren yok. DÜMDÜZ bir mahşer var ve siz onun DERİN'liğindesiniz.

Orada ışık (beyaz) veya ateş (nar) yok, akkor yok, kızıl, turuncu ve sarı yok. Orada bu renk skalası atlanmış, yerine YEŞİL-MAVİ bir renk gelmiştir.

Güneş ışığı yok, güneş yok orada! Çünkü orası DÜMDÜZ bir mahşer düzlemi. Orada yuvarlak yok ki GÜNEŞ de  y u v a r l a n m ı ş  bir globe halinde başınızda dursun.

Akkor ışığa sarıdan geçiş yok orada. YEŞİL'DE duracaksınız. (Bir kere yapışacaksınız -Allah'ın emri-)

Yeşil'e yapışmazsanız devam ederseniz ne olur?

Hiç! Mavi, Lacivert, Mor ve Morötesine geçersiniz.

(Ama bunun için gerçekten ölü olmanız gerekiyor -Şehitler YEŞİL'e yapışıyorlar-)

Ölümlüler de tüm hücrelerinin son nefeste verdiği yoğun UV (morötesi) son yayınım ile ölüyorlar.

Şehitler ise Maviye geçmiyorlar, YEŞİLE yapışıp kalıyorlar. Hatta saçları bile yeşil -ciddi söylüyorum-, Gözleri -herkesin- yemyeşil.

Akkor yok; sadece UV var. (Ültraviole lambaları hatırlayınız: Bunlar sizi gün ışığı gibi rahatsız etmez ama karanlıkta beyazları inanılmaz parlatır. Ama beyazlar da akkor gün ışığı değildir.)

 

[] http://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2019/02/uv-black-light-disco.jpg

 

İşte yer DERİNLİKLERİNDE,  d i p l e r i n d e , böyle tuhaf bir dünya var (aslında bir düzlem var). Orada evren şişmiyor, kendi üzerine dolanmıyor, impuls gibi atmıyor, iki AN yok, tek an var (bir gün bin yıl veya 50 bin yıl gibi).

Bunlar sözlerle anlatılacak gibi değil, ama siz candaşlarım BENİ ANLADINIZ MI?

 

<> evet

 

BLOK EVREN böyle bir şey.

 

<> Temel konuları anladık kaptanım

 

Elbette konuyu ilerleteceğiz, bu sadece girişti. (25. anlamına).

Bir soru daha sormak istiyorum: ŞEHİTLERİ anladık mı? Neden ölmediklerini, neden aslında ölü olanların BİZ İKİ AN arasında yaşadığını sanan YUVARLANMIŞ (round) evrenliler olduğunu.

 

<> evet efendim yeşile yapışıyorlar

 

Şehitlere neden YEŞİL BAŞLIKLILAR dendiğini?

 

<> Sarık diye değiştirmişler

<> değiştirmek denmiyor tahrif/tahrip etmek demek daha doğru

 

Bir şey daha arz ediyorum:

Lütfen MÜSLÜMAN kökenli PHİLADELPHİA experiment crew'i ile ilgili ve de "YEŞİLE YAPIŞMAK" tanımı geçen verileri bulabilir misiniz? (Hatırladım crew >>> Mürettebat)

 

[] https://web.archive.org/web/20050217025406/http://www.geocities.com/Area51/Corridor/8148/philly.html

<> The above is an extract from a letter written on January 13, 1965, by Carlos Miguel Allende (also known as Carl Allen), a former seaman, to Dr. Morris Jessup, an astronomer and author of "The Case For The UFO" (1995). The experiment, claimed Allende, was an application, by a scientist called Dr. Franklin Reno, of Eintein's unified field theory (a theory that attempts to connect the fundamental forces of nature). Reno, Allende claimed, had successfully...

<> http://www.keelynet.com/energy/philad1.htm THE CLOUD-LIKE MIST - GREEN IN COLOR

<> 22 Temmuz 1943'te saatler 09:00'ı gösterirken elektromanyetik alan jeneratörleri çalıştırılır. Eldridge'in etrafını önce yeşil bir duman kaplar. Gemiyi bu dumanın ardında görmek imkansızlaşır. Alıcılar geminin kuvvetli bir elektormanyetik alanla çevrelendiğini göstermektedir. Duman çekildiğinde ise deneyin istenenden daha başarılı olduğu anlaşılır. Çünkü Eldridge sadece radarlardan değil, mürettebatıyla beraber "gözden de" kaybolmuştur! 15 dakika sonra şalterlerin indirilmesi emredildi. Yeşil duman yeniden belirdi ve duman çekilirken Eldridge yavaş yavaş yeniden materyalize oldu. Ancak bir şeylerin ters gittiği hemen anlaşılmıştı. Gemiye iletilen telsiz mesajlarına yanıt gelmiyordu.

<> http://www.unmuseum.org/philex.htm

 

Ve deney sonrası bazı tayfaların (Anelka gibi müslüman olan) YEŞİL'e yapıştığını -tutkala tutulduğunu- anlatır.

"YEŞİLE YAPIŞMAK", bunu aramak için devam ediniz konuya lütfen.

 

<> Half of the officers & crew of that Ship are at Present, Mad as Hatters. A few, are even Yet confined to certain areas where they May receive trained Scientific aid when they either, "Go Blank" or "Go Blank" & Get Stuck."... The Man thusly stricken can Not Move of his own volition unless two or More of those who are within the field go & touch him, quickly, else he "Freezes".

<> "donmuş lardı mürattebat" deniliyor yukarıda.

 

Evet donmak ya da yapışmak >>>>> Ashabı Kehf'i görseydin .... dehşetle kaçardın misalidir.

Devam lütfen GREEN kelimesine devam ediniz.

(Frozen yerine >>>>>>> BLOCKED TİME demek daha doğru.)

Verdiğiniz kaynaklara devam ediniz. "YEŞİLE yapışmak" bunu bulacaksınız.

 

[] https://web.archive.org/web/20050319003419/http://surbrook.devermore.net/herosource/monphil.html

<> When the actual test was put into motion, a number of unexpected and bizarre side effects occurred. As the electromagnetic field increased in strength, it began to extend as far as 100 yards out from the ship in all directions, forming a large sphere. Within this field, the ship became fuzzy and indistinct, and a greenish haze formed around the vessel, obscuring it from view. Eventually, the only visible object was the outline of the hull of the Eldrid

[] https://web.archive.org/web/20050219095610/http://ascension2000.com/Shift-of-the-Ages/shift10.htm

<> and a greenish haze formed around the vessel, Another interesting point was that a green mist was associated with the dematerialization process. This green mist was also seen surrounding objects in the Bermuda Triangle in the books of Charles Berlitz.

 

MÜSLÜMAN 6 tayfanın söyledikleri >>> "YEŞİLE YAPIŞTIM", "Duvardan kapıdan geçtim", "duvardan kapıdan geçer gibi geçtim", "tüm demirler bedenime yapışıyorlardı".

 

<> ." In this northern portion of Troup County, on at least one occasion, steady, glowing green lights have been found in and on top of the soil. It can be speculated that biological or Piezoelectric activity may be creating strange lighting patterns."

<> While everyone watched, the Eldridge powered up its field generation equipment. As before, a strange green glow appeared and the ship began to fade from sight. On board, things started to go badly. Sailors became disoriented, couldnt see and some were burnt by the green mist. Others faded into the deck and superstructure of the ship.

[] https://web.archive.org/web/20050214202728/http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/philadelpdeneyi.htm

<> 5 asker geminin metal gövdesi ile kaynaşmıştı! İkisinin elleri çelik gövdenin içine geçmişti. Ellerini keserek adamları kurtardılar ve yerine protez eller taktılar. > Normal durumda olan mürettebatın ileriki zamanda olağan üstü şeylerle karşılaştıkları rapor edilmiştir. Bulundukları yerde birden yokolup başka bir yerde görünebiliyorlardı. Duvarların içinden geçebiliyorlardı. Bir çoğu bu duvarların arasına sıkışarak can verdi. Birden bire taş kesilip bir başkası onlara dokunana kadar öyle kalanlar vardı (Boyutlar arasında sıkışıyorlardı).

[] https://web.archive.org/web/20041126091602/http://www.onceinoticediwasonfireidecidedtorelaxandenjoythefall.org/merkabah/archives/000751.html

<> Even when they return, at a moment's notice a runaway emotion can trigger becoming 'stuck in the green', a sense of displacement as time seems to speed up or slow down for the victim. They have been left with their time axis permanently wobbling.

 

"stuck in the green."

RGB ye geçelim şimdi. Üç renktir bu, hangi renkler?

 

<> red green blue

 

RED >>>>>> kırmızı-turuncu-sarı-akkor dizini

GREEN >>>>> ŞEHİD dizini

BLUE >>> ÖLENLERİN DİZİNİ.

Ve de şimdi bana emredileni yazıyorum:

RADİO

G (/)

BUTTON

R(adio) G(.) B(utton)

(G- gelecekteki RADİO GREEN-BUTTON'udur-End of Message)

Radio Button nedir? (Bilgisayarcılar işbaşına).

 

<> radyo düğmeleri?

<> A collective term for the various controls whose on- screen appearance typically simulates a push button or a radio button The user clicks buttons to specify commands or set options See also checkbox, command button, radio button, toggle button, toolbar button.

<> seçim yapma imkanı veren windows butonları

<> Radio Button (Radyo Düğmesi) Kontrol kutusunun aksine birden fazla seçim içerisinde tercih yaptırmak için kullanılır.

 

:)))

Konumuz ile ilgisi şu:

Alias Carlos M. Allende, Jessup'a bunu söylüyor. Jessup'un CASE.... isimli kitabının adı nedir?

 

<> 'The Case for the UFO Unidentified Flaying Objects

 

;)

D' case 4 UFO

(Gelecekte the De yazılıp okunacaktır ve kısaca D' veya sadece ' ile gösterilecektir.) (Flamanca bilenler bunu çok net anlayacaklardır: İngilizce de DE yazılan The'yı flamanlar daha peşinen THE (Tö) ve sonra DE (dö) diye benimsediler. Aynı dönemde jij yerine U (you) yazdılar, bu da ingilizler tarafından benimsendi.)

 

<> 'tboek = het boek

 

Sprekt U nederlands?

 

<> ik probeer mijn meester

<> ik ben woonachtig in Belgie het moet me lukken;)

 

;)

Flaman veya Flandr ikisi de aynı millet farketmez. Hatta Zud Afrikaan Boers, hepsi aynı dili konuşur. ;)

Önemli olan DE harfitarifi. Belçika da onu diye okuyor değil mi? (The'nın aslı budur.)

 

<> evet

 

Gelecekte De, D' veya sadece apostroph yeterli.

(İnanılmaz bir fırtına çıktı.) (Buna inanmayacaksın [S], ikinci kat SU alıyor, su yerden parke taşlardan çıkıyor.)

(Cam kapama, havlu ile kurulama operasyonları.)

 

<> geçmiş olsun kaptan... Bırakalım isterseniz

 

Yoo önemli değil. Dört saati doldurmadan gitmem mümkün değil.

Hiçbir yerden su girmiyor ama parkelerin ortasından su çıkıyor????

Hava sıcaklığı 15 derece (geceyarısında bile)

Birşeyler tuhaf gidiyor GÜNEYDE.Gökova sürekli depremle sallanıyor. (Hafif de olsa SÜREKLİ sallantı)

Gökova'nın düzgün harita çizgisi var ya, zaten bir FAY kırığı ve ben bu düzgün çizginin bir yerinde bir aydır sürekli sallanıyorum. Kırılacaksa kırılsın bu FAY. (Ben zıplıyarak yardım ediyorum FAY'a.)

 

<> :)

 

Bu kıyağımı da anlamazsa FAY yerine VİM kullanacağım. (Eskiden kalma bir marka esprisidir -bilirsiniz-)

 

<> :)) yeni düştü jetonum

<> Evet ben biliyorum o markayı :))

 

Biraz daha kurulayayım.

İstemeden chat arasında evi temizliyorum. Bu ilk defa oluyor. Hazır ıslakken kuruluyayım derken temizlemiş oluyorum. Birazdan geliyorum.

 

<S> hayır kaptan daha önce de olmuştu. ilk yağmurda da parkelerden su çıkmıştı.

 

([S] Bu aynı ev değil, sözünü ettiğim İKİNCİ KAT.)

 

<S> olabilir

<> birinci kat'ta ne var hocam?

 

(Dükkan. Kapalı. Yazın açacak.)

 

<> dükkan sahibi tanıdık mı? hocam

 

(Yazdan yaza geliyormuş, ben daha hiç görmedim.)

Evet geldim. (Bir elimle yazıyordum.)

 

<> kaptanım şimdi siz her tür hayvan çiftinin gemiden çıkışları geri alındı açıklamanıza karşın sorduğumuz soruya bu P deneyi ve mürettebetı anlattığınıza göre şöyle mi düşünmeliyiz: Eğer böyle bir evrenin içinde maddenin katlı fazları bulunmasaydı, şaşılırdı.

<> Bu fazların birisinden birisine geçilmesi bir yaşamdan ötekine geçmeye benzer. Boyutlar arası değişmedir yani dünyalar içinde dünyalar olabilir. Manyetik alanların karıştırıcı olarak değişimler yaratabileceğinden kuşkulanılıyordu. Maksatlı olarak, olağan dışı manyetik koşullar yaratılması hem fiziksel, hemde yaşamsal olarak maddenin fazını değiştirebilir.

 

Evet. AYNI MEKANDA iki ayrı zamanda.

AYNI ŞEYLERİN (antisi ve kendisi olan) EŞLENİKLERİ bir şekilde TAKAS olabiliyorlar.

Aslında AŞIRI MAGNETİK bir alan (Bu tünelin ucudur) yuvarlak/eğri evreni >>>>>>>>> DÜZLEM biçiminde açmaya çalışır. O zaman da YEŞİL'in hakim olduğu bir DÜZLEM (mahşer evreni) gibi bir şey olmaya zorlanır evrenin çizgileri.

Şöyle de diyebilirim. Aslında mıknatısın çizgileri (akıları) DÜMDÜZ ama evren eğri olduğundan böyle algılıyoruz.

Hatırlayınız: Karadelik-Akdelik tüneli HEM BİTİŞİK hem de hortum gibi ÇOK UZUNDUR.

 

<> evet

 

Hatırlayınız: Suptil Duble'nin göbek kordonu hem bir bebeğinki kadar KISA hem de ARŞ'a değecek kadar, oradan gelecek kadar uzundur.

Beşinci boyut Magnetizma, quantum tünelinin AĞZINDA durur. (Elektrik alan dışarıda ona bitişiktir.) (Dışarısı bizim evren; içerisi de SÜPER UZAY=Aşağı misal alemi)

Evet nerede kalmıştık? (Fırtına öncesinde)

 

<> Hocam şu anda elimizde bir kitap var bizim kaanatimize göre sizin hakkınızda en değerli bilgileri içeriyor adı BİR KIYAMET İŞÇİSİ HANS VON AİBERG. haberiniz varmı?

<> Onu yazan izin almadı, uyarıldı ve yalan yanlış bilgi de var içinde. Evliya menkıbesi yazmış neredeyse.

 

Anladım. Çok merak ettim doğrusu.

 

<S> en kısa zamanda size postalıyorum kaptan

<> Kişi bilmediği şeyler hakkında nasıl yazabilir?

 

Aslında böyle şeyleri hiç okumak istemiyorum. Kitsan ve Alem yayıncılık da böyleydiler. Hem kendileri vergi dışı ve benim zararıma eylemler yaptılar, hem de bu kitabın çok sattığını anlayan tüm SAYGIN istanbul yayıncıları HIRSIZ (şimdilerde korsan diyorlar, ama aslı Hırsız) kesilip, Arz'dan Arş'a serisini bu kez Alem yayıncılık ve KitSan'a da kazık atarak köşeyi döndüler.

Herkes çok zengin oldu, BEN HARİÇ.

Onun için bir kitap fazla bir kitap eksik ne farkeder -korsanlıkta/hırsızlıkta-.

Zaman gezmenlerini kitap yaptılar. 120 bin sattı -ben yazmadım ama benden derlenmişti-. Sadece bu bile deli para!!!

Yazan köşeyi dönüyor -çaresiz-. 120 bin kitabı yayınevi ve HIRSIZ YAZARI (Kerem bilmem ne) bir afiyetle yediler.

 

<> Bir de ufo'cu var, gene aradı, TV'ye çıkıp Hans'ı anlatacakmış.

<> Evliya menkıbesi yazmış.

<> bizi etkileyen cümlesi şu; Hans Kurandaki sembolleri işaret olarak almıyor, bire bir var olan şeyleri anlatıyor

<> Bunları o söylemese de biliyoruz değil mi? Olmayanı da yazıyor

<> kaptan uyarmıştı bizi bir kaç chat öncesi... yakında taklitlermiz çıkar dahası HANS şunu söylerdi bunu söylerdi diye bir sürü hadis üretirler... bu kitap bu yöndeki faaliyetlerin ayak sesleri gibi...

<> kendi dergilerimizi kitaplarımızı basmamız lazım bence

 

Evet.

 

<> bilgilerimiz yalan yanlış çalınıp kullanılıyor (((

<> Bunlar PRİM YAPMA derdine düşmüş tipler.

<> kitab başı bir lira kazansa 120 bin YTL yapar

 

C-entertain-ment bunun içindi.

 

<> kendi şirketimizi faaliyete geçirmeli virabismillah demeliyiz bence

<> emir ve önerinizi bekliyoruz kaptanım

 

Bunu en çok ben istiyorum. Çünkü o kitap benim adımı taşımıyacak, KOLLEKTİF yazılacak.

Bir konu mu var -mesela- [A], [E], [P] ve tüm buradaki isimler (Şura) o konuda KOLLEKTİF fikirlerini yazacaklar. O kitap hepimizin olacak.

 

<> Zip Zap Group olarak bastırırız İnşaAllah

 

Evet.

 

<> Chatlerimiz derleniyor... [T] candaşımız diğer candaşlarla bu konuda çok sıkı çalışıyorlar.

<> en kısa zamanda bunun stardını vermeliyiz bence

<> o kitap çıkıncaya kadar biz bu kitabı okuyacağız; herkese de okumalarını tavsiye ediyoruz ve dağıtıyoruz

 

Ben ayrıca sizlerin de MAKALE yazmalarını ve bu kitaplarda KOLLEKTİF olarak bulunmasını istiyorum.

Kitaplar ANTİNOME biçiminde olmalı. Kendimize de "KARŞI" çıkmalıyız. Yani başkalarından önce BİZ KENDİ karşıt alternatifimizi yazmalıyız. (Bakınız KANT ANTİNOMLARI)

 

<> ve bütün antinomları çürüterek hakkı batılın tepesine indirmeliyiz

 

Lütfen bu konu için sizler bugece biraz daha burada kalınız. Ben ZigZag Chat'e gireceğim (kısa ve önemliymiş).

 

<> ok buradayız kaptanımız

<> ok efendim

 

Konu kitaplar.

Zaten yarın Gökyüzü-yeryüzü, suyunu yut suyunu tut, bunlara devam edeceğiz. Daha Blok evrenin en başındayız. Yarın daha iyi yazacağız bunları. Ve taklitçilerimiz bizi (acı deneyimlerimiz var) bizden hırsızlamamaları için gerçekten acil ve radikal bir şeyler yazmalıyız.

 

<> evet, dergi mesela

<> bu çok önemli

<> Dergiler derlnip kitap olabilir sonra da, bir öneri

 

(Öte taraf bastırıyor -öteki candaşlar-.)