HEKİM BEY

Bağdadi’den, Hızır Tezkiresi’ni teslim alan “Hekim Bey”, Kahire’ye yerleşmiş ve ölümüne kadar Kahire’de yaşamış olan Türk asıllı bir Mısır yurttaşıdır. Hekim Bey’in ölümünden sonra, Hızır Tezkiresi, yine Kahire’de yaşamakta olan, “torunu” Hekim Bey’e geçmiştir. Bundan sonra, Doğu Ekolü’nde Tezkire emanetini alanlar, “Hekim Bey” müstear adıyla anılmışlardır.

“Hekim Bey”ler arasında en ünlüsü, Kuzey Afrika ve Halep’de, Fransızlar’a karşı savaşan ve Fransızlar’ın “Aquim Le Toubib”, Araplar’ın “Seyit Hekim” dedikleri, gerçek adı “Şerif Paşa” olarak bilinen Hekim Bey’dir. Türk asıllı olan Şerif Paşa, gençliğinde kazandığı başarılarla, Mısır’da, “Büyük Türk Paşası” lakabını almıştır. Hızır Tezkiresi’ni, Arapça’dan Osmanlı Türkçesi’ne çeviren kişidir.

Zig-Zag Öğretisi’nin önderlerinden, ilerde sözünü edeceğimiz “George Ivanovich Gurdjieff” (1872-1949), Hekim Bey’in yakın dostlarından olup, yazmış olduğu “Meetings with Remarkable Men” (Karşılaştığım Olağanüstü İnsanlar) (K71) adlı kitabında, İstanbul’da tanıştığı Hekim Bey’den uzun uzadıya söz etmiştir. Onunla Asya ve Afrika’da bir çok geziye katılan Gurdjieff, kitabında Hekim Bey’i şöyle anlatır (K71, D64, D65):

Hekim Bey’le, Almanya’da gittiği askeri okuldan, yaz tatilini geçirmek üzere İstanbul’a geldiği sırada tanıştım. Babası N…. Paşa adında eski bir valiydi ve Üsküdar’da oturmaktaydılar. Onlarla tanışmam ilginçtir. Paşa Babası’nın denize düşürdüğü tesbihi, daha sonra dalıp çıkarmış ve teslim etmek üzere evlerine gitmiştim. Beni evlerinde misafir ettikleri sırada Hekim Bey’le tanıştım. Her ikimiz de gençtik. Onunla uzun sohbetler yapıyor, konuşmalarımız giderek felsefi konulara uzanıyordu. Hekim Bey, o yıl, tıp eğitimi için Almanya’ya gitti. Zira, artık onun vicdani kanaatleri, askeri öğrenimi bırakıp, askeri doktorluk eğitimine yönelmesini gerektirmişti. Devamlı yazışıyorduk. Dört yıl sonra, ben Kafkasya’dayken, tıp eğitimini bitirdiğini ve beni görmeye geleceğini bildiren bir mektubunu aldım. Buluştuk ve birlikte Kafkasya’dan Horasan’a,Tebriz’e ve Hindistan içlerine kadar bir çok gezi yaptık; çeşitli dergahları, dervişleri ziyaret ettik, Doğu’nun gizemi ile içiçe yaşadık. Onun en önemli özelliği, hipnotizmaya ve insan düşüncesinin gücünü sergileyen her türlü olaya olan aşırı ilgisiydi. Bu konularda insanlar üzerinde çeşitli deneyler yapıyor, yaptıklarıyla çevresinde büyük saygı görüyordu. Ancak, onu anlamayanlar, Hekim Bey’in bir büyücü veya sihirbaz olduğuna inanıyorlardı. Ruhsal güçlerini olağanüstü geliştirmişti; bu konularda engin bir bilgiye sahip olduğu gibi, insan organizmasını da çok iyi biliyordu. İnsanlar üzerinde yaptığı deneyler, insan ruhunu derinlemesine incelemek ve hipnotik etkilerin nedenlerini öğrenmek amacını güdüyordu. Sadece Türkiye’den değil, Dünya’nın çeşitli yerlerinden onunla görüşmek ve geleceklerini öğrenmek isteyen insanların sayısı bir hayli fazlaydı. Hekim Bey’in bu konulardaki gücünü ve bilgisini Asya içlerine yaptığımız gezilerde arttırdığının farkındaydım. Avrupalı Asyalı’yı küçük görür; ancak Asya, başta tıp, astroloji ve doğal bilimler olmak üzere bilim alanında o kadar ileri bir düzeye ulaşmıştır ki, Batı uygarlığının o düzeye erişmesi belki de bir kaç yüzyılı bulacaktır.”

Gurdjieff, 1872-1949 yılları arasında yaşamıştır. Kendisi ile aynı yaşlarda olması gereken Hekim Bey’in de aynı dönemde yaşamış olduğunu düşünüyoruz.

Daha sonraki yıllarda, “Hekim Bey” müstear adını kullanan diğer kişileri bilemiyoruz. Aiberg, kitaplarında, son yıllarda, Hızır Tezkiresi’nin emanetçisi olarak “Hekim Bey”lik görevini üstlenen iki kişinin adını veriyor: Bu iki kişiden biri, daha önce sözünü ettiğimiz, NASA’da görevli Mısırlı bilim adamı Dr. Farouk El-Baz”dır ( S82, E4). Dr. El-Baz halen hayatta olup, kendisini, NASA’daki çalışmalarıyla olduğu kadar Mısır piramitleri ile ilgili çalışmalarından da tanıyoruz. Aiberg’in, kitabında sadece adını verdiği diğer kişi ise, “……. Tepedelenlioğlu”dur. Bu kişinin, Türkiye’de geniş bir aile olan “Tepedelenlioğlu”lardan hangisi olduğunu bilemiyoruz.

Şimdi, “Halidi Öğretisi Batı Ekolü”nün, yani “Zig-Zag Öğretisi”nin kuruluşunu ve tarihsel gelişimini birlikte izleyelim: