NIKOLAI KOZYREV  (1908-1983)

N. KOZYREVBu sıralarda, Kaluza ve Friedmann aracılığı ile Alman asıllı Rus “Nikolai Aleksandrovich Kozyrev” (1908-1983) (K105, K163) de KMA mektupları almaya başlar. Kozyrev, İkinci Dünya Savaşı’nın ağır koşulları ve baskısı altında büyük zorluklarla araştırmalar yapmış büyük bir bilim adamıdır. Komünist yönetimin baskısı altındaki Kozyrev'e KMA mektuplarının geliş dönemi 1930’lu yıllardır. Bir süre sonra, Kozyrev de Müslüman olur. Kozyrev’e, “Al-Cabir”in “zaman” hakkındaki bir tercümesi KMA tarafından gönderilir. Bu mektuptaki ikinci imza “Adelberg”dir. O zamana kadar, “Zig” (Zemin) programı, yani uzay-mekan boyutlarının araştırılması başarıyla tamamlanmış; sıra, “Zag”(Zaman) programına gelmiştir.

Dr. Kozyrev, Leningrad’daki Pulkovo gözlemevinde uzun yıllar astronomluk yapmış tanınmış bir astrofizikçidir. 1934'de Sovyetler Birliği rejimi tarafından birçok bilim adamıyla beraber tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Cezaevinde, yıldızsal enerji kaynaklarındaki teorik astrofizik problemleri araştırmaya devam eden Kozyrev, bu çalışması için gerekli olan, çeşitli yıldızlarla ilgili, detaylı sayısal özelliklere ihtiyacı olduğundan çıkmaza girmişti. Bu sırada bilinmeyen bir kişi tarafından, çalışmaları için gerekli herşeyi bulabileceği "Pulkovo's Course of Astrophysics" kitabının ikinci cildi, hücresinin küçük penceresinden içeriye verildi. Kozyrev bu kitabı gardiyan fark edinceye kadar birkaç gün kullanabilmişti. 

Mahkumların yalnızca oturmalarına veya yatmalarına izin verildiği ve bu kuralın ihlal edildiği gerekçesiyle Kozyrev, tecrit koğuşuna konuldu. Isının sıfır derece ve mahkumların çorapları bile olmadan sadece iç çamaşırlarıyla bulundukarı bu hücrede, günde bir kez, bir kap sıcak su ve bir dilim ekmek veriliyordu. Kozyrev Allah'a dua etmeye başladı ve hemen içinde bir ılıklık hissetti. Bu sıcaklık Kozyrev'in beş-altı gün daha dayanmasını sağladı. Kozyrev çevresindeki uzayın zamansız olduğu anlayışından yola çıkarak vaktini geçirmeye başladı. İçindeki sıcaklığın kaynağını düşünürken, ısının evrensel bir kaynağının olması gerektiğini, bu kaynağın tamamının ilahi olmadığı fikrine vardı. 1941 yılında idama makum olan Kozyrev'e daha sonra bu kararın uygulanmayacağı haberi verildi. 

1945'de durumunun tekrar incelenmesi için Kozyrev, Moskova'ya nakledildi. İnceleme komisyonu Kozyrev'in, Rusya ve bütün Dünya'daki bilim adamları tarafından, teorik astronominin öncülerinden biri olarak kabul edildiği anlaşıldı ve şartlı tahliyesine karar verildi.

Kozyrev'in 1953'de, Venüs gezegeni hakkında ortaya koyduğu çalışmalar 1969 yılında Venüs'e yollanan uzay araçlarıyla kanıtlanmıştır. Ay'ın manyetik alanının olmadığını da hesaplayan Kozyrev, ayrıca 1958 'de Ay'da gaz emisyonunun bulunduğunu keşfetmiş, fazla önemsenmeyen bu buluşu 1969'da Ay'a ayak basılması ve taş örneklerinin getirilmesinden sonra anlaşılmıştır.

Kozyrev 1969 yılında, The International Academy of Astronautics tarafından, Ay hakkında yaptığı çalışmalardan ötürü ödül almıştır. Bu ödül Sovyet vatandaşlarından sadece Yuri Gagarin ve Kozyrev'e verilmiştir.

Kozyrev'in asıl büyük ünü, “zaman” ve “zaman enerjisi” konularında yapmış olduğu çalışmalardır. Dr. Kozyrev, zaman enerjisini gözlemlemeyi başaran ve zamanın bir “boyut enerjisi” olduğunu kanıtlayan kişidir. Kendi yaptığı kompleks aparatlarla zaman enerjisini ölçen ve zamanın davranış ve yayılma karakteristiğini inceleyen Dr. Kozyrev, Zaman bir enerji şeklidir ve geleceğin en önemli, en gizemli unsurudur. Yeryüzündeki yaşamdan hangi gücün sorumlu olduğunu araştırdığımızda, zamanın inceliklerini öğrenmek zorunda kalırız. Zaman, ışık dalgaları gibi yayılmaz, anında  ve her yerde ortaya çıkar. Zamanın bir dilimindeki değişiklik, her yerde ve birdenbire belli olur. Zaman her yerde kendini gösterir. Bizi başkalarına bağlayan ve evrende her şeyi birbirine kenetleyen zamandır" demiştir (K105).

Relativite Teoremi’ne göre, zaman bir boyuttur ve sıfırdan küçük bir sayı ile gösterilir (Minkovsky, zamanı, karekök içinde -1 ile soyut bir boyut olarak göstermiştir). Kozyrev, zaman boyutunun, aynı zamanda bir enerji  (zaman enerjisi) olduğunu kanıtlamıştır. Kozyrev’in, zaman ile ilgili deneysel çalışmaları, “Possibility of Experimental Study of Properties of Time” (Zamanın Özelliklerinin Deneysel Olabilirliği) başlığı altında 1967 yılında yayınlanmıştır (S57).

Kozyrev’in en büyük başarılarından biri, zamanın, bir olayın başında ve sonunda ayrı ayrı hızlarda aktığının saptamış olmasıdır. Örneğin, bir lastiğin çekilmesi olayında, zamanın farklı biçimlerde aktığını, laboratuvarda deneysel olarak kanıtlamıştır. Lastiğin duvara bağlı tarafında zaman bizimle özdeş akarken, çekilen ucunda daha çok harcanmıştır; yani bu uçta zaman daha yoğundur. Bu değişim, arada bulunan 1 metre kalınlığındaki bir duvarın ötesinden, hatta aradaki demir bir bölmenin ötesinden bile saptanabilmiştir (S57).

Zaman enerjisi, bir olayın başında ve sonunda aynı hızla akmadığına göre, çağlar boyunca sabit bir kozmik zaman düşünemeyiz. Kutsal kitaplarda bunu kanıtlayacak sayısız örnekler vardır: Örneğin, ilk peygamberlerin çağlar boyu yaşamaları gibi, Deccal’ın ilk gününün bir yıl, ikinci gününün bir ay, üçüncü gününün bir hafta, kalan günlerinin ise birer gün olacağı” bir hadiste belirtilmiştir. Hatta, “Bir saatin, saman alevi kadar kısa bir sürede geçeceği”  başka bir hadiste yer alır. “Eski Ahid”de (Mezmurlar 90/40), “Çünkü senin gözünde bin yıl, dünkü gün ve bir gece gibidir” sözleri vardır. Buna benzer bir söz, Hac Suresi’nin 22. ayetinde geçer:

“Rabbi’nin katında bir gün, sizin saydıklarınızla bin yıl gibidir.”

“Düşünce” üzerinde de deneyler yapan Kozyrev, duygu yüklü bir şey düşünüldüğünde, aygıtında, bir matematik problemi düşünüldüğü zamana oranla daha fazla bir sapma gözlemiştir. Bu durum, düşüncelerin, zamanın yoğunluğunu değiştirebileceği anlamına gelmektedir. Ayrıca, mevsim ve hava değişikliklerinin de zamanın yoğunluğunu değiştirdiğini saptamıştır.

Kozyrev, canlı organizmalardaki moleküllerin cansız olanlara göre farklı biçim almasının, zaman enerjisi ile ilgili olduğunu bulmuştur. Bilindiği gibi, biyolojik canlılar sol amino asitleri kullanırlar. Örneğin, sentetik şeker kristalleri polarize ışığı sağa kırarken, doğal şeker molekülleri sola kırarak canlı-cansız ayırımını kesin şekilde belirler (Bu yüzden, sentetik bal yapılamamaktadır). Kozyrev, sola kırılan ışığa göre yaratılan canlıların özel biçimlerinin, zaman enerjisini en kolay şekilde emebilecek yapıda olduklarını kanıtlamıştır. Bu kırılma olayı, canlıların, ölmemek için, zaman enerjisini en az şekilde harcama eğilimlerinden doğmaktadır. Her olay, “var olmak” için zaman enerjisini tüketmekte ve onu kullanamaz hale gelince sona ermektedir. Bu durum, canlılar için de geçerlidir: Zaman enerjisinin tükenmesi, canlının ölümü demektir.  

"Bilinmeyen Dünyalar" adlı 1964 yılında yayınlanan ve Rusçadan başka bir dile henüz çevrilmemiş olan çalışmasında, zaman-formundaki enerjiyi dönüştürmek anlamında, organik maddelerin gerekli yaşamsal serbest enerjiyi aldıklarından bahsetmektedir ve "Zamanın Hacmini" tanımlamaktadır. Zamanın Hacminin herhangi bir "Neden" yakınında daha ince, herhangi bir "Sonuç" yakınında ise daha yoğun olduğunu açıklamıştır. Kozyrev bu çalışmasında, biyolojik iletişim formunda, örneğin telepatide, zamanın fiziksel özelliklerinden yararlanılabileceği ve bu iletişimin görüntülenemeyeceği sadece bir enstantane olacağını yazmıştır.

Kozyrev'in bu konularda henüz başka dillere çevrilmemiş olan birçok çalışması vardır. Bunlardan bazıları: "Doğrusal Yakınlaştırmada Neden veya Asimetrik Mekanik" (1958), "Neden Mekaniği ve Zamanın Özelliklerinin Deneysel Araştırılma Potansiyeli" (1962), "Zamanın Fiziksel Özellikleri Işığında Astronomik Gözlemler" (1977), "Zaman-Madde Etkisi" (1982), "Zamanın Aktif Özellikleri Altında Kütle ve Ağırlığı Azaltma Olanağı" (1984)

Aiberg, Kozyrev’in kaldığı yerden başlayarak yaptığı teorik ve deneysel çalışmalar sonucunda, zamanın, tek bir boyut değil, bir enlem, bir boylam ve bir de yükseklikten oluşan bir “Esir” olduğunu, yani soyut koordinatlardan oluştuğunu belirlemiş ve bunun matematiksel teorisini kurmuştur.

Hansel Heiberg’in etkisiyle Müslüman olan Kozyrev, Zig-Zag Grubu’nun KMA’lık mertebesine kadar yükselmiş olan önemli bir mensubudur. Kozyrev’in çalışmaları, ilerde sunacağımız, Dr. Jessup’un “Philadelphia Deneyi” (K95) gibi, günümüzde değil, gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. Dr. Jessup’un deneyi, deneye katılan denizcilerin deney sonunda uğradıkları hayret verici görünümleri nedeniyle çok gizli tutulmak istenmesine rağmen, ister istemez ortaya çıkmıştır. Ancak, Zig-Zag tarafından gerçekleştirilen ve bugüne kadar çok gizli tutulan iki önemli deney daha vardır. Bu iki inanılmaz deneyden ilkini gerçekleştiren Dr. Kozyrev’dir. Jessup, Philadelphia Deneyi ile “uzayı” yürütmüştü. Kozyrev ise, bu deneyi ile “zamanı” yürütmüştür.