“BİZ ONA ŞAHDAMARINDAN DAHA YAKINIZ”   

Bir tek kuant, yani bir tek iplikçik (string), dört boyutlu relativitede, bize tek boyutlu gözükür. Yani, sadece uzunluğu vardır; bir kalınlığı ve eni yoktur. Beş boyutlu relativitede (Kaluza-Klein boyutuyla) bakıldığında, sanki bir büyülteç kullanılmış gibi, saklı dairesel boyutlar olduğu ortaya çıkar. Buradan anlıyoruz ki, kuantlar, aynı zamanda saklı (mesani) “mini-tünelcik”lerdir. Fakat bunlar, Hilbert Uzayı Mesafesi’nin ardında, dolayısıyla Planck Mesafesi’nin altında kaldıklarından, bize, tek boyutlu soyut iplikçikler (sicimler) gibi görünmektedirler. Kaluza’ya göre, elektromagnetizma, bu saklı dairesel boyutların  bir sonucudur. Bu görüşü ispatlayan Klein’in bulgusuna göre, beşinci boyut, sürekli bir daire çizmektedir. Bu daireler bitişik olduklarından, ortaya “tünel” dediğimiz ve ispatladığımız en mini “Sur Borusu” (Corn Hole) çıkmaktadır. Bilincimiz (beşinci boyut), melekler, saklı olarak göremediğimiz her şey bu minicik tünelin içindedir. Bu tünelin Kur’an’daki adı, “Şahdamarı”dır.

Kaf Suresi’nin 16. ayeti şöyledir:

“Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona Şahdamarı’ndan daha yakınız”

Bu şu demektir: Bizim Allah katı ile her türlü bağlantımız, rızkımızın ikmali, tüm Süper Uzay düşünce fonksiyonlarımız, canlılardaki içgüdü ve benzer fonksiyonların tamamı, bu mini Sur Borucukları ile sağlanmaktadır.