064 - 3 Mart 2002 Pazar

Selam ve selam sevgideğerler, Hanifcandaşlar,


“Tarık (UFO-Dhurakapalam) Teknolojisi” Yukarı

Tarık suresine dönmek için bir araştırma yapılmalı. Çünkü Peter Kolosimo ve daha bir çok insan Tarık'ın Tibet, Hindu vb.cesi olan Dhurakapalam’ı yazdılar. Özellikle Peter Kolosimo'yu araştırın, "Timeless Earth"ü. Flamanca metninden birebir tercüme ediyorum:

Dhurakapalam Hind inanışlarında “Altın ışınlar saçan" demektir. Tibetliler de aynısına Turakapalam demektedirler. Bu araç öyle bir şeymiş ki, defne külü ve yağından bir karışım ile yakıtı varmış. İçinde çekiçler biçiminde düzenlenmiş bir düzenek varmış. Bu araç uzay-üstü-uzaya çıkar ve oradan dilediği galaktik göke girerek istediği coğrafya ve tarihe yeniden dönermiş. Vimana=Altın ışık saçan gizli demektir (Kont Sedir). Gizliliği sadece kendisini aydınlatması. Defne yağından yakıtıyla ve çekiç sesleri çıkararak hareket eder. Peter Colossimo: "Hint Dhurakapalam'ını Son Rus çarı ikinci Nikolai, Rus devriminden kaçmak için aratıyordu. İnanışa göre bu araç Tibet'teydi ve resmen Çin hükümetine başvurarak, o aracın bulunması için acil ve sınırsız imkan vereceğini bildirdi. Rus çarının kızı Anastassia bu aracı bulmak üzere Tibet’eki Himalaya sisteminin gizli bir bölgesine hareket etti. O günden sonra da kimse çarın kızı Anastassia'yı görmedi. Çin arşivlerinde Targ-tang diye geçen ve Tibet'de bulunduğu iddia edilen araç sadece sadece defne külü ile çalışır... Bu alet cam bir fanus içindedir. Silindir biçimindeki bu fanus içindeki mekanların yolcusu, üst uzaya çıkar ve oranın ebedi loşluğunda saklanır sonra yeniden istediği zamana dönerdi.

Dikkat ettiniz mi? Tarık=Durakhapalam ve Turakapalam (Hintçe ve Tibetçe), Altın gibi ışıklar saçıyor (kendi kendine parlayan). Daha önce de kitaplarımda yazmıştım. Tarık, Durakhalapam ve Burakhapalam (Refref ile Burak=Mirac'a yol veren vasıtalar)... Resulullah da sanki uzay-üstü uzay'a GÖK'e çıkmıştı Mir'ac'da. Orada Rauf (Refref sürücüsü) ve Burak sürücüsü olmuştu (Cahiller Rafraf için minder; Burak için katır ya da deve diyorlar. Hadisçiler böyle tanımlıyor).

Nur 35'de DURAKAPALAM'ın (Tarık) işleme-çalışma biçimi ve mekanizması anlatılıyor. Bu zaten bildiğimiz, torunlarımızın bulacağı UFO 'dan başkası değil (6.anlamı bu) .

Nur 35. Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah herşeyi bilmektedir.

Nur 35 ve 36'nın 6.anlamı Adiyat suresinin üçüncü anlamı aynı araç=Tarık ve de Necm suresi 1. ayetteki KONAN ARAÇ=Tarık. Konduğu yer Şi'ra (Aynı surede geçiyor=Şi'ra yıldızının da Rabbi O'dur diye). Burak ve Tarık arasında yakıt farkı var. Birinde antimadde ile madde birbirini magnetik şişi (tepkime bölümünde) yok ediyorlar, bu da IŞIK HIZIYLA tepkimeye yol açıyor. Ona da NUR deniyor. "İndiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene". İşte bu doğru yanıt. Bu magnetik şişede bir anti hidrojen atomu üretiyorsun, bu hemen karşıtını buluyor ve ikisi birbirini yok ediyor (Annihilation). Ortaya fotonlar tepkimesi çıkıyor, o da aracı IŞIK HIZINDA itiyor ve araç ışık hızına çıkıyor. O anda ZAMAN tersine çalışıyor.

Şöyle ki, kitaplarımda daha önce bu kocaman sırrı vermiştim: Eğer bir halka tekillik bulur da onun tam yatayından ve dönme yönüne ters olarak dönerseniz, "Yola çıkmakta olan kendinize" rastlarsınız. Sonra ikiniz geri denerken, "Yola çıkmakta olan iki kendinize rastlarsınız ve bu kez dördünüz, sekiziniz,... meleklerin Mültikopya (Multycopy) olduğu gibi SAF ve SIRA halinde çoğalırsınız. Hepsi kendinizdir.

İşte bu AYNI mekanizma ile geçmişe TARIK yolculuk yapabiliyor. Yola çıkmakta olan kendinize rastlayıp kendinize yolculuğun nasıl geçtiğini anlatabiliyorsunuz. (Kaç Paul Kamensberg kaç / Sen kimsin? / Ben senim!). Paul Kamensberg 1971 ile 1972 yılları arasında zamanda bir yıl geri gitti ama Kehf suresindeki İLK ZÜLKARNEYN hariç diğer Zülkarneyn'ler için zaman yola çıktığı YAŞIN 14 birim ile çarpılıp zaman içindeki atalarının Kaburga-Omurga KEHF mağarasına kadar geri gidiyor.

Örneğin Messenger Janna, yaşının 14 ile çarpımı olan 1980'lere geldi. Geldiğinde hem kendi cenin oldu. Hem de aracı (1N/Tarık) CENİN oldu. Bir örnek size: Klavyeniz belli bir plastik maddeden, bilgisayar ofis masanız ise bir tahtadan yapılmıştır. İçtiğiniz sigara ise bilmem ne yöresinin tütünlerinden ve kol saatinizin camı bir başka yer ve zamandan, vs. vs. Eğer siz bu saydıklarımla koplike zamanda geri gitttiğinizde, her şey KENDİ yaşı x 14 yıl kadar geriye gidecek ve İLK'ini oluşturacaktır. Klavyeniz petrol olarak yer altında bekleyecektir, üstünüzdeki elbise (yün ya da bitkisel keten, pamuk olarak) yapağısı alınmış hayvan ya da bitkiye dönüşecektir. Saatinizin camı, çıkarılıp imal edildiği bölge ve tarihe göre aslına rücu edecektir yani silisyum ya da kristal olarak toprak altında metal olacaktır. Ve YOLCU da ana rahmine (Omurga-kaburga=Rauf) bölgesine aşılanmış bir yumurta olarak dönecektir. Yani filmi ters oynatınca her şey yapıldığı maddeye ve yapıldığı zamana GERİ dönecektir.

Janna küçülünce ve atalarından birinden doğunca, içinde bulunduğu Nur-35 aracı da (Tarık) ASLINA döndü ve YOK Oldu. Sonra doğum ile birlikte zaman yeniden İLERİ doğru çalışınca, Janna doğdu ve büyüdü... Ta ki, YOLA ÇIKTIĞI yaşa ve saniyeye ulaştı. O ana kadar kendisini bilmiyordu. Çünkü zamanda geri gitmek demek, "Hafızadan öğrendiklerinin geriye doğru silinmesi" demektir. Janna yola çıktığı saniyeye ulaşınca "Gelecekteki yaşamını da anımsadı". O anda İKİ BELLEKLİ oldu. Normalde beyinin sol yarımküresi edindiğimiz bu bilgileri, taze verileri depolar. Aynı yarımkürede Janna'nın gelecekteki (Bize göre gelecek elbette... Ona göre geçmiş, olmuş, bitmiş) ESKİ bilgileri depolanmış, ama zamanda geri gelirken silinmişti. O silinen bölgeye bu kez geçmişteki İKİNCİ anne-babası ve hatırası işlenmiş, depolanmıştı. Janna “countdown-zero” saniyesine geldiğinde İKİNCİ hafızası (gelecekte hatırladığı) da AYNI bölgeye sığamayacağından, beynin ÖTEKİ yarım küresi diğer anıları flash biçimde birden kaydediyor veya gösteriyor.

Bu zamanda geri gitmenin fütüristik HASTALIKLARINDAN biridir. İki yarım küre arasında bir seviye farkı olduğundan, zaman yolcusu (geri gezmen) FELÇ geçiriyor. Eğer iki yarım küre ve sempatik ile parasempatik sistemler arasında kişisel eşitsizlikler varsa, o zaman (şimdiki çağdaki Motor Neuron hastalığını) anımsatan bir felç geliyor. Bu felç ani gelmiyor, ama zamanla vücudu işgal ediyor (Captain Hawking gibi). Diğerlerinde ise BİRDEN ve YARIM felç geliyor -ki normali bu- yaklaşık 150-180 günde yeniden düzelme oluyor. Janna'nın şimdiki hastalığı budur işte... Ve şimdi üç parmağını kullanarak bize de yazabiliyor.

UFO'nun malzemesi 114 sayılı KARARLI bir elementtir (henüz bulunmadı). Bulunduğunda adı “VANENIUM” olacaktır, önceden duyurulur. Bu element kararlı ve son derece ağır, hantal, serttir (Elmasa göre sertliği 24'tür). Camları/Lumbozları ise tektit denen bir maddedir. Elektronik donanımı ise borazan taşından yapılıdır (bu taş elması çizdiğinden sertliği 11'dir). Böylece üç malzemesi vardır. Işık hızında herşeyin boyu hareket doğrultusunda KISALIP enine yayılıyor ya, alet ışık hızına çıktığı anda biçimi ne olursa olsun UFO biçimini alır. Yani sivri bir roket, kalem gibi bir araç da olsa, sonunda tencere kapağı biçimini alacaktır ve ÇOK KABA olmak zorundadır (Adamski'nin Ufo resimleri gerçektir. Hantal, kilise çanı gibi kaba ve dökme bir malzeme benzerindedir). Çünkü yapıldığı madde itibariyle bunun böyle olması üç nedenden önemlidir.

1. Vanenyum (Wanenium) doğada HİÇ YOKTUR, yapaydır ve KARARLIDIR (Oysa mesela aktnitler vb kararsızdır). Doğada olmayan sadece İNSAN ELİYLE insan teknolojisiyle üretilen bu maddenin üretim tarihi AYNIDIR. Yani ayrı ayrı parçalardan oluşmaz, YEKPAREDİR.
2. Monoblok olmasının nedeni, zaman içinde geriye giderken ayrı tarihlerde üretilmiş ayrı parçalar olmaması içindir. Bu yüzden resimlerde göreceğiniz gibi bu malzeme ÇOK aşırı kabadır. Öyle “Star Trek”deki gibi ince malzeme değildir. Tüm parçalar eşanlı olursa, zaman yolcusunun yeniden GELECEĞE getirilmesi bir o kadar güvenceli olacaktır.

Tarık (Dhurakapalam) EŞ-ANLI / senkronize olmak zorundadır. Malzeme de EN AZ ÇEŞİT göstermek zorundadır. İki bağ sahiplerinin malzemesi maksimum ve de minimum ÜÇ çeşittir. Wanenium, tektit ve borazan taşı (Bu üçünün alaşımına IUMIUM adı verilecektir).

3. Kabalığın bir diğer şartı ise, uzaydaki turlarında en az tahribata, kozmik ışına en az riske edilmesidir. Malzeme ışık hızına doğru giderken, tıpkı bir Satürn Roketi biçimindedir farklı olarak, DEMİR ve üzeri Bakır kaplıdır. Elektronların maksimum hızına (Beta-katod ışınlarından söz etmiştim) ulaştığında, CANLI enerji insanlar bölgesine ve dünyasına HEMZEMİN olmaktadır. O malzeme bir “firewall”un sahte hedef oluşturması gibi Cinlerin dünyasına bırakılır (Kademe: Demir ve elektrik yüklü bakır). Işık hızında içteki malzeme ise ÇAN ya da tencere kapağı gibi KISALIR. Bu malzeme Wanenium'dan ibarettir. Kabaca tencere kapağı biçimindedir.

Altı ise hareket doğrultusunda kısaldığından tencere kapağı gibi oyuktur, ancak iniş takımına benzer ÜÇ kondansatör vardır. 120 açı derecesiyle üçlü yarım küre biçimindeki bu kondansatörlerin görevi ve işlevi çok önemlidir. Bu üç kondansatör tripole denen bir düzenek oluştururlar (doğada tek kutuplar yasaklanmıştır ama yine de adı böyledir). Doğa sistemlerinde bulunan elektromagnetik kuvvet (Tesla Kondansatörü) kablo vb. gerektirmeksizin emilebilir. Yani evrenin her yeri doğal olarak doğanın dört kuvvetiyle doludur. Elektromagnetizmal kuvvet her yerde hazır ve nazırdır. UFO dediğiniz araçların kubbesinde gördüğünüz bir futbol topu kadar TOPUZ vardır, o aslında elektroskoptur. Doğadaki (heryerdeki) elektromagnetik kuvveti alır. Öteki adı YÜKSEK EKSİ KUTUPTUR. Toplanan bu elektromagnetik-aşırı yakıt (Philadelphia Deneyi’ninkine eşit) kubbenin tam altındaki ve dibe kadar gelen bir TEKTİT (Cam, saydam cam) SİLİNDİR içindedir. En altta ise bir MERCEK vardır. Mercek ise YÜKSEK ARTI KUTUPTUR. Yani topuz olan yüksek eksi kutubun emdiği em. kuvvet birikimi, bu silindir içinden geçer ve dibindeki MERCEĞE akar. İşte bu UFO'nun temel ilkesidir. O mercek aynı zamanda tektit olduğundan seyirliktir yani aşağıyı seyredersiniz. Üçüncü kondansatör de buna bir mercek daha yakınlaştırıp uzaklaştırarak, hem nükleer tepkimeyi kontrol eder, hem de o yuvarlak alt pencere kenarınının yanındaki oturma grubundan dürbün gibi aşağıyı seyredersiniz. Seçtiğiniz bir insanın göz rengini veren pigmentlere kadar tek tek büyütebilir görebilirsiniz (Hiç bir nefs olmasın ki üzerinde gözetleyeni olmasın).

Bu anlattığım “Taksi” ya da “Cargo” fazıdır. Bu durumuyla bir UFO (Tarık/Durakapalam) Dünya’daki momantumlara, impulslara ve bunların sakınım ilkelerine tabidir. Yani viraj alan bir otomobil gibi manevra sırasında dışa savrulur. Çünkü Dünya’nın 9.81 olan gravitasyon ivmesinin kapsamındadır. İkinci faz ise bunun dışına çıkar: 11.8 Dünya’dan kurtulma ivmesini oluşturur. Nasıl ki lunaparklardaki ROTOR denen ve kendi çevresinde dönen silindirlere giren insanlar YATAY oldukları halde düşmüyorsa, sistem kendini döndürerek kendi rotorunu oluşturur. Bu elbette mekanik değildir: Fotonlar bir çember duvar oluşturmuşlardır. O duvarın bir yerinden sadece bir tek yerinden FOTON deliği açılmıştır, dolayısıyla sistem inanılmaz bir hızla (ışık hızıyla) kendi çevresinde dönmüştür. Ayrıca kolbozyon ve korrezyon kuvvetler etkisiyle kendi çevresinde dönerek de İLERİ geri gidebilmektedir.

UFO'ları kovalayan jetler Dünya yasalarına tabidir ama torunları olan ufonotlar 11.8 G yasasına yükselttikleri araçlarında hiç sağa sola savrulmadan zigzaglar çizerek dedelerinin stinger roketlerinden kurtulurlar (dedeleriyle dalga geçmezler, yanlış anlaşılmasın). UFO'ların bu zigzag çizmelerini elbette şaşkınlıkla izleriz (görenler bilirler). İçindeki insanlar (torunlar) nasıl olur da böyle sağa-sola savrulmazlar diye kafa yorarız. Aslında UFO'nun içi Dünya çekiminden DAHA ağır olmuştur. Hepsi bu... Örneğin, bir silindir yol üzerinde takla atan bisiklet, ya da bir silindir duvarda hızla dönen motorsikletin yerçekimine dik değil yatay olması, yani yerçekimini yenmesiyle aynı kural paylaşılmaktadır. Acaba motorsiklet neden aşağı düşmüyor diye hayret etmenin bir anlamı yok. Çünkü merkezcil kuvvettin üstündeki bir merkezkaç kuvvet ile dönmektedir, çekimi yenmiştir. Artık o silindirin dibine düşmez, KENDİ yasaları gereği, silindirin eğri yüzeyinde YERÇEKİMİ edinmiştir.

Ve üçüncü bir faz daha vardır: Magnetik şişe bölmesi... Böyle bir şişe var mı? Varsa hangi metalden? Size Dünya’nın ısıya en dayanıklı maddesini veriyorum, sunuyorum: Madde ve antimadde oluşturunuz, bunlar birbirini yok etsin. Yokolma basıncından dolayı birbirine ZIT yönde iki fotona dönüşeceklerdir. İçeri bakan foton rüzgarı ANTİMADDEYİ itecektir ve orada hapis tutacaktır. Foton basıncı antimaddeyi içeride tutarken, zıt diğer fotonla basıncı da maddenin içeriye girmesini önler. Yani çifte FOTON duvarı oluşturulmuştur. Bir metal, maden, tungsten, wolfram YOKTUR. Evrenin ilk yaratılma anındaki yüztrilyonlarca C ısı derecesine dayanıklı FOTONDAN bir duvar vardır sadece... (Tungsten 4000 C'de erir 7000'de buharlaşır). Fotondan bir duvar, görünmez bir duvar. Nasıl iyi fikir değil mi? Üstelik de fotonun doğasında var. Fizibilitesi de çok ucuz, randibilitesi ise büyük prim.

Ve UFO'nuz ışıkhızına çıkar (Kaappa-Dok'ları geçiyoruz bu arada, iyi saatte olsunlar. Kappa doku Kaf dağı, Kapadocia vb. İfrit=Ephrates'leri şöyle bir solluyoruz). GÖK'e =Kurşuni hiçlik uzayüstü uzaya çıkıyoruz Tarık ile, ışık hızında... Ve sadece KENDİMİZE parlıyoruz (Altın ışıklar saçan Dhurakhapalam mı İDRAK ettiniz mi?). Sonrası malum: Zamanda geriye yolculuk. Kaburga-omurga... Bu aynı zamanda UFO'nun da kaburga-omurgası, dişi ve erkek'ten... Yani yüksek eksi alan ve artı alan kutuplarından.

Adiyat da önemli: Çünkü “Vel ADİYATI DABHAN” derken, taksi-kargo modundan söz ediyor ayet. “Fel Muriyeti Kadhan” derken "Bir yerinden foton bırakarak hızla kendi çevresinde dönmesinden" söz ediyor ayet. “Sabah vakti baskın vermek”=Kurşuni HİÇLİK bölgesine girmek. Daha önce Adiyat'ı sizlere BEYGİRGÜCÜ diye vermiştim, şimdi de UFO gücü oluverdi.

1. Yemin olsun soluyuşlarıyla ses çıkararak koşanlara/nefes nefese saldıranlara,
2. Çakıp çakıp ateş çıkaranlara,
3. Sabahleyin akın edenlere/baskın yapıp toprak fethedenlere,
4. Derken, onunla toz duman çıkaranlara,
5. Derken, onunla bir topluluğun ortasına dalanlara ki,
6. İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür!
7. Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır.
8. O, mal ve servet arzusu yüzünden alabildiğine katıdır.
9. Bilmez mi ki o, kabirler içindekiler dışarı fırlatıldığında,
10. Göğüslerin içindekiler derlenip toplandığında,
11. Hiç kuşkusuz, o gün, Rableri onlardan iyice haberdar olacaktır.

“İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür! Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır. O, mal ve servet arzusu yüzünden alabildiğine katıdır.” İnsan nankördür, çünkü: Adil bir MEHDİ düzeni ortak paylaşım yerine, öteki BAĞ sahipleri "Siyonizmin Dünya ekonomik devletini kurmak için, “O, mal ve servet arzusu yüzünden alabildiğine katıdır." Uyarınca TARİHİ değiştirmişler ve insanlığı köleleştirmişlerdir... Ve zaman yolcusu yeniden ikinci kez ölümden DOĞUMA çevrildiğinde yani “Bilmez mi ki o, kabirler içindekiler dışarı fırlatıldığında” uyarınca ve Omurga - kaburga fenomeni oluştuğunda, yani “Göğüslerin içindekiler derlenip toplandığında", tüm bu iki taraftan Allah mutlaka haberdardır ve nefsleri gözetlemektedir. “Hiç kuşkusuz, o gün, Rableri onlardan iyice haberdar olacaktır”.

7 anlamlı ve burada iki anlamını anlattım. Bilineni de kuşkusuz murakıb melekler yani kayra alanlar, kiramenler vb. Meleklerin kayıtları HOLOGRAM biçiminde alınıyor. Bir zerrecikten tüm 11 boyut (her yönden, sesiyle, rengi, kokusuyla YENİDEN yaşatmak biçiminde kayda alınıyor). Çünkü Hologram teoreminde bilirsiniz ki, evrendeki bir tek en küçük nesne, tüm evrenin hologramını içinde saklamaktadır.

Süper uzay denen üst uzayda (Wheeler-Feinber-Sarfatti-Aiberg uzayı) (Feinberg), oraya o “tek gök”e çıkan, evrenin tüm yaratılışlarını, TÜMDEN (Tümel, Globular, Olobal) ve Gerçel (Reel) olarak görür. Onu oradan alıp yeniden kurabilir ve kullanabilir. Bu uzayın sırrı da yine HIZIR'dadır. İfritler “Danseden Kraliçe” Belkıs'ın tahtını "Sen yerinden kalkmadan" getiririz dediler. Işık hızı dünyayı saniyede 7 buçuk kez dolaşır. Filistin ve Sebe arasını ise daha kısa alır. Fakat Hızır başka bir şey önerdi: "Gözünüzü kırpmadan anında hazır ederim Sebe Melikesinin tahtını" dedi. Hızır iki tik-tak (En kısa zaman dilimi) arasını EBEDİ dondurdu. Yani her şey "Tıp" oyunu oynar gibi BLOK evren halinde kaldı. İfrit AŞAĞI MİSAL alemini yani Geon teknolojisini kullanmayı önerirken; Hızır Yukarı MİSAL alemini yani herşeyin "BÜSTÜNÜN, BİÇİMİNİN HEYKEL GİBİ YER ALDIĞI" statik Sarfatti-Aiberg uzayına çıktı (Ya da aynı anlamda uzay ona geldi). Danseden Kraliçe'nin tahtını orada TÜMDEN ve GERÇEL olarak HAZIR BULDU. Blok zamanda kaskatı olmuş uzaydan o tahtı getirdi (getirdi demek bile zaman alıyor). Zamansız uzayda taht, insanlar gözlerini kırpmadan ORADA beliriverdi.

UFO da TAHT gibi taşınabilir bir nesnedir. Taht, fayton, UFO, uçurtma hiç farketmez, onlar gerçek tüm kuşlar (Kartallar sürüleri vb.) biyosfer bitki ve hayvanlarla ortak ALANIMIZDIR. (Doğanın YEREL beşinci kuvveti, Telepati alanı vb.). İkinci olarak da tüm canlıların (sinek, bakteri, gergedan, çam ağacı, insan, cin, melek), cinsiyetsiz ve türü olmayan TEK BİR ORTAK RUHU VARDIR. Anneniz ile kardeşsinizdir, eşiniz ile kardeşsinizdir, babanız ve kızınız ile kardeşsinizdir. Bu RUH düzeyinde böyledir. Cebrail ile kardeşsiniz. Sinek ile kardeşssiniz, etini yediğiniz inek ile kardeşsiniz. İşte bu ortak payda yani RUH'un TEK bir dili vardır. Bir üst sistemde o TEK dil olur. Karıncalarla, kuşlarlarla konuşulabilir.

Külli Şey'inden her şey yapıldığından elbette kardeşiz. Bedenlenince yeniden annem-kızım-eşim ile ilişkilerimiz ayrışır. Ben erkek; onlar dişi oluverir. Hayvan ve bitkilerle de aramıza yeniden lisan farkı girer (sevgi dili hariç).

Nur=Elektromagnetik kuvvet, Gökler (Bozonlar=Kuvvet alanları) ve Yer (Fermionlar=Maddeyi oluşturan kuantlar). Gök ve yer aynı zamanda kutuplar "O'nun nuru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer". UFO'daki eksi yüksek kutbun (topuzun) ta kendisi. "O ışık bir cam içindedir", silindir ve cam bölme; "cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır", yüksek artı MERCEK kutbu. Elektroskop topuzu elektron tabancası gibi davranan eksi kutuptur, alttaki mercek de (çember biçiminde) artı kutuptur ve sanki monitor ekranı gibi davranmaktadır ve iki kutup=Kuzey ve güney (N-S) bu “ne doğuda ve ne de batıda bulunan” ayetiyle geçiyor; "bereketli zeytin ağacından yakılır" sırrını DEFNE KÜLÜ ve DEFNE YAĞI ile hareket eden Dhurakhapalam ile özdeşleştirebilirsiniz (Merak etmeyin, asla bilim kurgu yapmıyoruz. APAÇIK ve DOSDOĞRU Kur'an'ı yorumluyoruz. Güvenin, içiniz rahat olsun).

Defne ve zeytin bitkilerini karşılaştırın inanılmaz bir benzerlik göreceksiniz. Aynı zamanda, üçüncü bir ZEYTİN meali var: Zaid=Yani ARTI anlamında üçüncüsü, (Anod, Katod, Anti anod). Ve "Ateş değmese bile, nerdeyse yağın kendisi aydınlatacak!" bölümlerini daha önce anlatmıştım. UFO motorlarında böyle renkli ışıklar veren motor fonksiyonu çizgiler vardır, izdüşümler vardır. Yeşil ve turuncu ağırlıklıdır.

Taksi-Kargo olarak (Düşük hızda) dev uçan kentler bile var. Ama zaman yolculuğunu zamanda geriye olarak yapacak aygıtta en fazla (lumboz sayısı 9 ise) 9 kişilik mürettebat bulunur.

Levitation=Antigravitation. Ferrit bir halkayı elektromagnetik alanda armatür çekirdeği-halkası gibi döndürerek havalandırabiliyoruz... Bu zaten UFO'nun en en en temel prensibi. Levitation dediğimiz şey ise özde şudur: Sıfırdan küçük kütlenin GÖKÇEKİMİ'dir. Çekimci dalga yoktur. Aslında çekimci dalga şudur: Işıktan HIZLI genişleyen evrenin içinde kalan IŞIK HIZIYLA gitmeye mahkum doğanın dört temel kuvvetinin farkı=Gravitationdur. Yani evrenin hızıyla ışığın hızı arasındaki fark=TEK YÖNLÜ çekim kuvvetidir. Evren Levitation yönünde genişlerken (Gökçekimi), içindeki içerik ve tutarı ise ışık hızıyla kendi çekiminden etkilenir, eğrilir. Zamanın, çekimin, termodinamiğin ve evrenin genişlemesinin TEK YÖNLÜ DÖRT kuvveti olduğu hesaba katılmadan Grand Unified Theories yapılmıştır (GUT). Oysa öte yanda elektromagnetizma (Ki ikisi ayrı ayrı doğa kuvvetleridir. Elektrik tünel dışında, magnetizma tünel ağzında ve içinde EŞDEĞER iki ayrı kuvvettir. Magnetik alan SANAL sayılarla anlatılır, tam karşılığı olan Elektrik alan ise SOMUTTUR. Bu yüzden ikisini EŞ KUVVET olarak lanse ediyoruz. Yine Zayıf ve Güçlü kuvvetler de birleşiktir: İçlerinde iki unsur vardır. Doğanın bu üç kuvveti TEK YANLI değildir çift yanlıdır. GUT olarak bu üçü birleştirilebilir ama diğer üçü TEK YANLIDIR (örneğin çekim sadece çeker, hiç itmez). Bunların spinleri tuhaftır. Gravitino denen parçacık asla bulunmayacaktır. Çünkü o parçacık, bizzat "Işıktan hızlı" genişleyen evrenin kendisidir. Çekimci dalgalar ise "Işık hızıyla gitmek" zorunda kaldığından, sadece DALGACIK olarak vardır. Zaten termodinamik ok yönü, zamanın ok yönü, çekimin ok yönü tümdengelimlidir. Tümevarımlı olamaz. Oysa elektromagnetizma çift yönlüdür (Hem çeker hem iter) ama çekim daima çeker. O halde tümdengelimli olarak ve ANTİ-NEDENSEL yani retro-causality olarak tersindirmelisiniz.

Bilim için zaman hem ileri hem geri akar. İkisi eşittir. Çünkü TÜMDEN GELİMLİ bakar bilim zamana... Yani Zamanın biri sanal biri reel iki değeri vardır. Bilim için bu iki değer, madde ve antimadde eşittir. Biri ötekine üstün değilidir. Bizde zamandan geçmişten geleceğe (nedenden sonuca) akarken, başka bir sistemde ise sonuçtan nedene akar, yaşlanacağına gençleşirsin. Resmi bilim maalesef bu chat room'daki düzeyden geridir.


“Tarihin Değiştirilmesi” Yukarı

Bize (Omnijective görüşe) göre "Bilimin reddetmediği, tam tersine haber verdiği her şey doğada vardır ve günün birinde mutlaka bulunacaktır" düsturuyla hareket ederiz . Biz de zaten tek tek hastalığı düzeltmek yerine, YENİDEN kurmaktan yanayız. Hiçbir hastalığı olmayan ve HERKESİN düzeni. Komünist'in istediği bu Ütopik Cennet de bu olacak, Kapitalistin istediği de... Yani komünizm ve kapitalizm ilk kez bu düzen içinde ve ÜTOPİK olmaksızın gerçel ve gerçek olarak aynı zevki paylaşacaklar.

Marx bu düzeni bizlere ZAMANDA GERİ GİDEREK “KOMÜNİZM” diye yutturdu. Oysa Mighty'nin WEMB düzenin ta kendisiydi... Köşeli yazılan W E M B harflerinden oluşan WEMB yi birleştirerek GAMALI HAÇ YAPAN alçak da Hitler'in babasıdır. Wemb arması şimdi Gamalı Haç gibi duruyor. Yani biri çıkıp bu armaya "Naziler" diyebilir. Karşı bağ kurnaz, bizim soylu ve yükselen değerlerimizi alıyor ve kullanıyor. Adalet-Kardeşlik-Özgürlük vs., masonların değil; BİZİM sözcüklerimizdir, kutsaldır hem de... Kardeşlik de... Ama gel gör ki, bu Masonik slogan olmuş. Kardeşlik (Uhuvvet)=Mason biraderliği, Big Brother Fraire vb. haline getirilmiş. Adler yerine vahşi Hitler getirilmiş. Parapsikoloji yerine Freudism psikolojisi ihdas edilmiş. Yani o kutsal terimleri ve sloganları kullanmaya korkar olduk...


“Ha-vet - Süper Evet” Yukarı

Ley hattını daha önce AR serisi olarak burada bir örnekle sunmuştum. Heaven's door=Ley hatları giriş ya da çıkış galerileri. Yeraltı galerileri. En önemlisi de Zigzag dağının (Arafat) altından akan Zemzem Galerisi'dir. Subterrains bir yeraltı atlası da var. Onları çok iyi biliyorum ama ben 2000 yılı itibariyle açıklamaya mezun değilim. Belki on yıl sonra. Mesela sizlere Zigzagberg=Arafat dedim (Hacc Arafattır). Mesela sizlere Spil-Berg (Manisa İzmir megakenti) dedim, bunların gerisini getirebilirsiniz (Spielberg musevi kodu ile ilgisi yoktur). Milli parkın olduğu Manisa Spilberg'i Dünya’nın en güçlü magnetik alanlarından biri OLACAKTIR. Bir de ZİGZAGBERG ve dağ olmayan iki deniz seviyesi de var. Amerika'daki Kureyş Aquapolis'i...

Şimdi bir açıklama: Dinde ve bilimde "BUGÜNE KADAR olanlardan" dosdoğru olmak kaydıyla sorumluyum ve inanıp itaat ediniz (Kur'an olduğu için). Gelecek ile ilgili verdiğim bilgiler ise "HENÜZ (Daha, Noch, Yet) OLMAMIŞTIR”. O yüzden olmamışlar bir kronoloji sırasıyla ÇIKANA KADAR inanmayabilirsiniz. Bunlara ha-vet diyorum, çünkü NASIL İSBAT EDEYİM? Hangi tarih kitabını açıp göstereyim? Adler ve Hitler'in Alois ve Alias'ın nasıl yer değiştirdiğini, WEMB'in nasıl gamalı haç/Svastika haline getirildiğini nasıl anlatayım? Nasıl anlatsın Musa KATİL olduğunu? Hızır bir çocuk öldürdüğünü? Çocuğun gelecekte yetişkin ve azılı bir katil olduğunu... Çocuğun Yuşa olduğunu, vb. söyleyen Kur'an değil mi? Kur'an'a KUŞKUSUZ inanıyoruz ama benim Kureyş=Grace(land) derken yazdıklarım Kur'an'da yazmıyor (aslında ince bir zeka ile yazıyor). Dolayısıyla gelecek hakkında söylediklerim HA-VET'tir. Örneğin Ala suresinde Ğussaae=Petrol, bulunana kadar, petrol çağı gelene kadar HA-VET ama petrol bulununca, süper evet!

Ben de böyle bir ikilem içindeyim. Ha-vet demekten başka bir çarem yok ki! (Sadece gelecek ile ilgili konulara Ha/vet (I/O) diyorum, bunu aklınızda tutun lütfen).


“Medine” Yukarı

Muhacirlerden Ensar'a selam ve selam. Medine'nin adı Yesrib=Arap olmayan (Öteki adı ferruh). Sonra Ensar'ın nezaketi karşılığında Medeni (Medine) kent dendi. Allah onlara Ensar=YARDIMCI (Allah'a yardım eden anlamında) buyurdu. Diğerleri hicret eden=Muhacir. Bunun 7 anlamı daha var:

1. Hicret eden.
2. Göç eden.
3. Araplığı bırakan, başka bir olumlu duruma değişim gösteren.
4. Keşif, açımsayan, öncü (explorer ve pioneer).
5. Hacar=Kilometretaşı
6. Kabuk değiştirmek, gömlek (yılanda) değiştirmek, kozadan çıkmak.
7. Mesajcı-ulak-postacı.

Bu kelime İbrahim milleti dilinde Hajarah'dır (Sankritçe). Taş (Hacer) ve Göç anlamına gelir. Allah'ın dostu olarak o ülkeye göç etmiştir İbrahim ve orada Hanif millet için YER açmıştır. BABA mirasımız olarak...

Medine'de asla bir Kureyşli olmadı. Onun için orası Medeni. Beni Kurayza ise kendi halinde yaşıyordu. Ta ki Resulullah Kureyş'e meydan okuyunca iş değişti ve gerçek yüzlerini gösterdiler.

Vahhabilik=Yezidilik’in babası Süfyanizm’e dönmüştür. Nasıl ki bir namaz kıldıran (imam) ücret alamazsa, haram ise, ayetler diyor ki: "Mekke açık şehirdir, Kudüs ile birlikte tüm semavi dinlerin (Göksel ehli kitab dinlerinin) ortak malıdır. Bir ŞERİF yönetiminde Dünya kentidir (İngilizcesi: Graceland). “Sheriff” kelimesi zaten Orange (Turunç) gibi haçlı seferleriyle İngiltereye götürülmüştür


“Sevgi - İlim” Yukarı

Sizleri çok seviyorum. Bunun için burada IŞIL IŞIL, Allah'ın NURUNU tamamlamasında vesile oluyoruz. Selam ve selam, barış ve barış. Hiç sevgisiz BARIŞ olur mu? İki kez sevgiyle sizleri seviyorum, Allah şahidimdir. Allah bir daha şahidimdir (ikinci kez sevdiğime). Ben Allah'ın sevdiğini severim (Kur'an'da bildirilenlerin dışına çıkmam). Allah'ın sevgili kullarını severim (Kur'an'daki İslamı yaşayanların). Onun içindir ki sevgideğer diyorum. Ben sevginin üreteciyim. Açık dükkan... Alan alır... Sevgim sebülül Hayrat'tan öte sebila tül HAYAT'tır. Hayat öpücüğüdür. Hepinizi öpüyorum, tek tek ve ayrı ayrı. Hissetmezsem bunları yazamam. Hissediyorum ve yazıyorum. Çağlamaz mıyım? Kitaplarımda en çok konu edilen nedir biliyor musunuz? Sevgi, barış, kardeşlik, hoşgörü... Taşıyor sevgi, çağlıyor.

İlim=Allah'ı bilme çabalarının tümü (Allah'ın bilinmesi için yarattığı biz kulların asli görevine kulluk deniyor. Kulluk ilim ile olur). Allah ile kulu arasındaki KİŞİSEL sevginin adı da SEVGİDİR. BİLİNCE SEVERSİN. Bilince (İlmen) iman-itikad edersin (İman=Sevgiliye bağlanmak). Bilim tüm insanlığın malı; sevgi ise Allah ile kulu arasındaki İLİŞKİ ve bireysel...

Geri Dön     Yukarı