029 - 5 Aralık 2001 Çarşamba

Bismillahirrahmanirrahim
Slm & slm Hanifcanlar, kadir/KUdret gecenizi kutlarım
Tarık, Ruh ve Meleklere de selam olsun. "O gece tan yeri ağarana kadar bir selamdır, selamettir."


"Oruç - İslam’ın Kolaylık Dini Olması" Yukarı

Hastayken oruç tutulamaz... Şişmanlık bile mazerettir oruç tutmamaya... Oburluk bile. Nasıl ki, yağmurun aşırısı gibi "Savaşmamak" emri varsa, her mazeret için de "Oruç tutmama" yetkisi var. Namazın KAZASI yok. Orucun var.

Neden? Çünkü, FAKİR DOYURMAYA BAHANE çıkıyor. Yani "Tutarsan SANA" sevap. Tutmaz da fakir doyurursan "İKİNİZE" de sevap. Fakat Orucun gerçek ölçüsü şudur: "ŞEKER ORANI". "Benim kanşekerim iyi" desen bile, bunun 30 günlük bir garantisi yok. Yani üçüncü gün şekerin düşer gibi... Aslında İslam çok ileri derecede KOLAYLIK dini. Haddinden fazla kolaylık ki ben bile zor tatmin oluyordum. Yağmur nedeniyle savaşmamak ya da seferdeyken BİR TEK rekat namaz kılmak vb.

Tüm ibadetler CENNET'te HARAM. Malum, Oruç tutamazsın, çünkü orası Nimetler deryası, yemezsen "Döverler" seni. Üstelik gece-gündüz yok. Yani iftar-sahur ve namaz vakitlerini nereden bileceksin? Zaten namaz da HARAM. Allah namazı bile eziyet sayıyor ve kuluna "Dünyada benim yoruldun, kıldın, artık burada ebediyen bunlar sana yasak, burada ye-iç eğlen... diyor.... Cennette "Kime Zekat vereceksin?" Herkes mülti zengin. Cennet'te Mekke nerede? Nereye Hacca gideceksin? Hatta Cennet'te "La ilahe illalah", sadece ana-kapı girişinde yazılı... "Kulum" diyor Allah'ımız, "Sen beni görmeden (Paradigmatik) İNANDIN, La İlahe İllallah" dedin. Öldüğün gün hatırladın bu ahdini... Hatırladın ve Cennet’imdesin... Eşhedü... Dünya içindi, imtihan içindi. Cennet'te sen benim "Tek olduğumu biliyorsun, bildiğin için buradasın" diyecek... "Sen kendini yorma, Kelimei Tevhid'i bile söyleme...." diyecek RAHMAN ve RAHİM.

Şu merhametin güzelliğine bakın dostlar... Allah bize alabildiğince ve olabildiğince "KOLAYLIK" sağlıyor... Ve biz "Acaba nasıl bir zorluk çıkarabiliriz?" diye insandan şeytanlar oluyoruz. Kahrolsun o fıkıh! Kur'an'da olmayanlarla yaratılmış İKRAH ettirici o fıkıh kahrolsun! Yaşasın HAKK (Hukullah), kahrolsun fıkıh... Fıkıh kelimesinden ikrah ettim.

Kur'an'da geçiyor bu kelimeler. Hizbullah gibi, Şer'ia gibi ama sizin karşınıza dikiyorlar eli bıçaklı Hizbullah katillerini bir de "ŞEİRAT İSTERÜK" diye bir laf. Haksız mıyım? Allah'ın mübarek kavram ve nosyonlarını alıyorlar eli kanlı terör örgütlerine isim yapıyorlar... Hizbullah "mış" diyeceğim ama AYET bu!... Allah'tan Ayetin devamı da var: “Siz Allah'ın hizbinden olun, şeytanınkinden değil”.... diye Resulullah'a da demiyor mu yaratanımız? "Sen Atan İbrahim'in dininden ol!"

Namazı, Orucu, Hacc'ı, Zekatı ve TEVHİD=HANİF parolasını Hz. İbrahim İSTEDİ, ALLAH KABUL etti... Allah bu ibadetleri "CENNETTE" istemiyor bu yüzden. Bunları DÜNYADA yapacağız. SAVM= 2 rekat x 3 vakit (Minimum... Maksimum sonsuz...). Namaz FARZ'dır, Allah'a açık kredi kartımızdan olan borcumuzdur. Ödenecek... (Cünup bile, toz-topraktan teyemmüm alır yine kılar, bu bahane değil).


"Kur’an Okumak" Yukarı

Namaz bir tek koşulda kılınmaz: KUR'AN OKUNURKEN namaz kılınmaz, YASAKLANMIŞTIR ayetle... Tabii "Kur'an'ın canına okuyanların okuduğu gibi değil!, "OKU" emri gereğince bizim okuduğumuz gibi... Kur'an'ın adı AYETLE " İ L İ M " diye bildirilmiştir. Kur'an=İlim okunurken NAMAZ KILINMAZ.YASAKTIR. Çünkü İLK FARZ O K U emridir. Kur'an'ın ilk ayetinin ilk kelimesi İKRA=OKU FARZ'ıdır. Namaz İSRA ile birlikte indirilmiştir. Dolayısıyla İLK FARZ'ın yerine geçemiyor... Okumanın ne anlama geldiğini varın siz düşünün.

Bu arada okumanın da DELİNDİĞİ bir durum var: Kur'an okuyorsunuz, İslam'ın birinci farzını yerine getiriyorsunuz. Kur'an içinde 7 ve mislileri olan evrenin en kalın kitabıdır. O hiç bitmez okundukça, kalınlaşır bitmeyen senfoni oluverir... Tüm Cinler ve İnsanlar (Madde ve enerji) bir araya gelse, bu Kur'an'ın bir benzerinin bir hecesini yazamadıkları gibi, tüm denizler mürekkep olsa ve ağaçlar yontulup kalem olsa bu Kur'an BİTMEZ... Siz o Kur'an'ı 600 sayfalık bir muşamba içinde muska zannediyorsanız Hanif değilsenizdir. O Kur'an'ı ben naçizare 20 buçuk yaşımdan beri okuyorum ve bitmiyor...

Bunun için " O K U !" emri=FARZI İLK İBADETTİR... Namazı bile DELER... Yanlış kıldığımız namazların nedeni KUR'AN'I okumayışımızdan değil mi? Kur'an'da "Kıraaat=Ayetlerimden okuyun" diyor ALLAH'ımız... Biz Sübhaneke'siz namaz kılarsak Sehiv secdesi yapacak kadar çuvallıyoruz.

Kadir gecesi O İNDİ... Hani bir gemi yanaşır ama Çımacı (Halatçı) olmazsa dalga açar ya... Bu gemi yanaştı... Ve ilk Ayetin (Halatın) ilmiği olan EMİR/FARZ=OKU idi. Okuyun Allah'ını seven okusun... OKU farzı arkasından geldi KOSKOCA KUR'AN eğer bir tek Alak suresi inseydi. İslamın tek farzı OKU" olacaktı... Namaz değil, ibrik ile inmedi, duş aldırmadı Resulullah'a Cebrail as. OKU dedi... Allah dedi aslında... Duyuyor musunuz? Allah'ımız SİZE/BİZE OKU diyor? Duyuyor musunuz bu onun sesi: İKRA... Ben duyuyorum siz de duyuyor musunuz?

Aslında hepimiz bir "RUH ül Külli"yiz, birimiz duyuyorsak herkes duyuyordur. Hologram yasası (Whole-gram=Külli şey'in yasabı) bu. Onu duymalısınız. Çünkü VAHYEDEN ALLAH. Onun sesine VAHY deniyor. Vahyi de bize ilk olarak İKRA=OKU diye geliyor... Kur'an'ı okuyorsanız, işte o sesi DUYDUNUZ demektir...

Allah ayetinde buyurdu: "KİTAP KALKAICAKTIR". Kitap nostalji olacaktır anlamında... Şimdi kitaplar ekranda, monitorda “screen” denen o karşınızdaki perdede. KİTAP KALKTI... Biliyor musunuz? Dabbet geldi ve Kitap kalktı... HDD içinde bir minicik alanda "Kur'an" var... Bilişim ve iletişim... BİL+işim.

ALİM (Allah adı). İletişim=Habir (Allah adı). Yani malumatın muhaberatı. Bilişim kendimiz için ama şu Hyper tekst ve Optik kalbaj bulununca olay "İLETİŞİM"e döndü. Bu tüm yüzyılların en büyük buluşu ve darbesidir. Artık kitap kalktı...

Dünyanın tüm kitapları WEB diye bir yerlerde... Evinizdeki kütüphanede değil... Kitap kalktı (MI?) yoksa kitap benim dediğim gibi BİTMEYEN bir senfoni mi oldu. Kitap evlerden kalktı ama yine EVLERDEKİ PC'lere geri geldi. O kitabı okuyoruz öyle değil mi? Ben Kur'an'ı yazıyorum ve siz okuyorsunuz öyle değil mi? Artık ona PC (Personel) bile diyemeyiz, şahsi değil, tümleşik, birleşik benim bilgim, anında sizin oldu... Pardon HEPİMİZİN BİLGİSİ HEPİMİZİN OLDU.

Kitap kalktı... Kalkmalıydı çünkü , DÜNYALAR dolusu, okyanuslar dolusu. İnandınız mı şimdi KİTABIN kalktığına? Ve bu kitap bitmez tükenmez olduğundan, "OKU" emri Vakitli değil. SÜREKLİ BİR BUYRUKTUR. İlim denizinde 70 yıllık bir ömrün cürmü a nutshell in Ocean gibi değil mi? Ömür kısa okumak ise UPUZUN... O yüzden OKUMAK ÇOK elzem olduğundan F A R Z ların ilki başkanı olduğundan, eğer Kur'an okunuyorsa/okuyorsanız NAMAZ bile terk edilir... İnanmayan ayete baksın.

Kur'an'ı da öyle muska gibi okumamalıyız... Kur'an madem her an ve sürekli okunacak... ESASDURUŞ'ta ayakta mı duracağınızı sanıyorsunuz? Kur'an'daki YANÜSTÜ, YÜZÜSTÜ, SIRTÜSTÜ, OTURURKEN, YATARKEN Allah'ı Anmak ve OKUMAK ne anlama geliyor sizce??? Önemli olan OKUMAK değil mi? Ama rakiplerimiz bize okutmamak için önlem almışlar:

-Kur'an'a abdestsiz dokunulmaz.
-Kur'an evin en yüksek noktasına ve Kıble'ye asılmalı,
-Kur'an 7 kat muşambaya sarılmalı
-Ayrıca onu kılıflar içine saklamalısınız.
-Kur'an'ı anlmamak kimseye düşmez. Onu mürşidi kamillerden başkası anlamaz, siz sadece tecvitle okuyun yeter...

YANİ Allah'ın "OKU" emrini "OKUMA" yapmışlar... Dindaşlarımız(!) . Pekiyi ne okuyalım: Hadis okuyalım... Okuyalım bakalım:

Ali ra'dan rivayetle: "Birgün Resulullah Kur'an'ı bana emanet etti. Sabaha kadar hazırolda hiç kıpırdamadan ve uyuyamadan öylece kalakaldım". (Buhari, Müslim, İbni Hanbel, Meace vb.) İşte bu yüzden Kur'an varsa o evde esas duruşa geçin... Okumayın... çarpılırsınız... Kur'an sizi çarpar. Şimdi bakalım bu Hadis ne kadar doğru:

Soru: Resulullah'ın bitmiş bir Kur'an'ı mı vardı? Soru: Resulullah taş, kemik, tablet, deri vb.den oluşmuş bu Kur'an tutanaklarını Ali'nin evine mi iletti. (Siyerlerde böyle bir kayıt yok). Soru: Olayın geçtiği dönemde Resulullah sağdı deniyor, Buhari böyle diyor ama Müslim "Hayır diyor Hz. Osman Kur'an'larından biriydi" diyor...

Yahu İKİSİ BİRDEN NASIL SAHİH OLUİYOR. Sahihi Müslim ve Sahihi Buhari. Sahi bu sahih nasıl bir çift yalan oluyor bilen var mı? Ben hem erkeğim bir rivayete göre kadınım ama ikisi de SAHİH. Bu nasıl oluyor??????? OL-DU-RU-LU-YOR? Elhamdülillah biz Sünni ve Hanefiyiz öyle mi?

Buhari'den inciler: "Resulullah buyurdu ki, Kabirden ilk ben kalkarım, Cennet'e ilk ben girerim". Aynı Buhari aynı kitabında ne yazdığını unutuyor ve aynı adamlara şunları söyletiyor:

"Resulullah buyurdu ki, ben kabirden kalktığımda kardeşim Musa'nın Arş'ın direğine tutunup tirtir titrediğini görürüm... Ben Cennet'e girdiğimde önümde takunya sesi duyarım ve merak ederim. Derler ki, "O Bilali Habeşi'dir" .

Aynı Buhari, aynı ravilerden iki ayrı HADİS yazıyor ve ikisi de SAHİH. Resulullah hem Cennet'e ilk giren ama Bilali Habeşi'nin arkasından ilk giren ya da, önce Resullullah kabirden kalktıysa da o kadar hızlı kalktı ki, Musa as. ta Arş'a fırladı... Haydi bakalım, çuvala mızrağı sığdıralım... Hadis diye bir ilim dalı var. Gelin yorum yapalım bakalım... İki SAHİH=HAKİKAT nasıl bir arada oluyor...

Ben diyorum ki, Resulullah aslında Cennet'e önce girdi ama selam verirken, onu Bilal geçtiği için görmedi. Takunyalarının sesini duyunca merak etti... Ben böyle bir yorum getirdim... Haydi bakalım.... Hadis ilmi böyle yaratıldı... Biraz zorlayın hepsi sahih olur.

Dalgacık-parçacığın yine bir mantığı/düalitesi var. Mesela ben ERKEĞİM ve DİŞİYİM ikisi de PARÇACIK oluyor, yani dalgacık yok ki ortada. Particle-Vibration HAKİKAT düalitesidir. Ama benim hem KEDİ hem İNSAN olmam demek "DUALİTE" bile değil. Şu Hadislere halen inanıyor musunuz? Kur'an'ı 7 kat muşambaya koyup, tavana astık ya... Geriye "OKU"nacak bir tek kitap kaldı: "HADİS". Allah'ın HADİSLERİ tek tek yerin dibine soktuğunu ve üstelik HADİS kelimesini vurgulayarak bunu yaptığını görüyoruz...

A’raf 185 : … Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi HADİSe iman ediyorlar?

Yusuf 111: Andolsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir HADİS değildir; aksine o önündekini tastikleyici, herşeyi detaylandırıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve rahmettir.

Lukman 6: İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve o yolu oyalanma aracı yapmak için HADİS eğlencesi satın alırlar. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.

Casiye 6: İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun âyetlerinden sonra hangi HADİSe inanıyorlar?

Mürselat 50: Artık bundan sonra hangi HADİSe iman edecekler?


"Kadir Gecesi - Teravih Namazı" Yukarı

Kadir gecesinin girdiği saat 17.21 (TSİ). Mecerre (Andromeda'nın Kur'an'daki adı) bize tam örtüşüyor. Kadir gecesi ve kadir günü var mı? Bunu çözmek için çok ipucu var: Örneğin "Rüzgarı Süleyman'ın emrine verdik...Onunla gündüz 6 aylık ve gece altı aylık yol alırdı" diyor ayet...

Mağarada uyanan Kehf ashabı "Bir gün(düz) ya da daha az diyorlar ama 309 yıl duruyor orada... Bugece Perşembe gecesi olmakla birlikte, Arabic olarak "CUMA gecesi"dir. Çünkü GECE önce gündüz sonra giriyor. Bunun gibi ertesi gün de KADİR günü mü? Hayır bu iş G E C E 'dan ibaret... İftarı açtığın saatten taa Fecre (Sahur ardına kadar) KADİR GECESİ. Melekler (Özellikle Azrail) ve RUH. Ayrıca TARIK bu gece indi/inecek .

Namazın inmesinden sonraki ilk Ramazan ayında normal namazlarını kılarken, Resulullah bu oruç süresinde bir tek gün 2 x 2 rekat özel bir namaz kıldı. Üçüncü 2 rekata da kalkacakken, herkesin arkasında kendini taklit ettiğini görünce sinirlendi ve namaza durmadı. Normal vakit namazını cemaatle kıldı, ancak o 2 x 2 çoğala çoğala bugün TERAVİH dediğimiz namaz oldu ve 20 rekata tamamlandı. O gün bugün kılıyoruz. Resulullah bir de bu taklitlerden kaçınmak için "İnziva” rica etti, Allah reddetti ve "İtikaf” izni verdi.

Yani İslamiyette uzlet-inziva yok, sadece Ramazan'da ve SON hafta içinde bir Camiye enterne olma hali var... Resulullah'ın sadece kendine ait olmak üzere "Özel namazı" bugün teravih diye herkesin namazı oldu. Üstelik 20 rekat oldu ve geceyarısından önce kılınıyor (büyük hata). İşte biz o namazı kılıyoruz. Bunu Yezid böyle istedi ve yapıyoruz. (Muaviye döneminde yoktu, oğlu Teravih'i icat etti). Bunlar bizim sapıklıklarımız bir kenarda dursun ama bir şeyi kaçırdık:

Resulullah niçin (Namaz indikten sonraki) ilk Ramazanın sadece BİR ÖZEL GECESİNDE bu namazı kıldı?

Bunun Hz. Ömer zamanında başlatıldığını söylüyorlar. Hz. Ömer'e çok iftira atıldı. Sözde Ömer demiş ki: "Birileri çıkacak ve Kur'an'da zina edenleri taşlayıp öldürün diye bir ayeti bulamadıklarını söyleyecekler. İşte onlar okun yaydan çıkktığı gibi dinden çıkacaklar" demişmiş miş miş. Kur'an'da böyle bir Recm ayeti varmış mı mış bir keçi gelmi miş miş o ayeti yemiş miş miş. Bunu Hz. Ömer de görmüş müş müş. Yani Kur'an eksik dedirtiyorlar Hz. Ömer'e. O asla demez halbuki. Allah ona son yanlışını İslamiyet öncesinde "Öz kız bebeğini dirdiri gömdüğünde" yaptırdı. O vicdan azabıyla asla ve asla bir yanlış yapamaz oldu... Ömer'in ağzından uydurulmuş hadisleri bir topla gör neler ne iftiralar var hayretler içinde kalırsın.

Bunlardan biri de bu olay. Muaviye zamanında bile bu yoktu. Oğlu Yezid zamanında namaz 6 vakite çıkarıldı. Halbuki Ali, Halife Osman'ın bu olayından sonra "Veyl, Allah'a kavuşma sırası bizdedir" dedi. Yani öleceğini bilen biri niçin 6 ay halifelik yapacağım diye Osman'ın ölümüne sevinsin? Bu mantıklı mı? Kendinin öldürüleceğini de biliyordu... Saltanat için... Onların taşeronu da "Harici" adı verilmiş (Zavallıların hiçbir şeyden haberi yoktu) bir gruptu ki, bunların tamamı Ebu Süfyan'ın has adamları ve kiralık katilleriydiler. Kabak Haricilerin başına patladı bundan sonra. Böylece kesin ayrım Sünni-Şii derin bir uçurum halinde oluşturuldu. O gün bugün birbirlerine düşmandırlar. Halen de öyleler (En azından evlendirilemiyorlar).

Hz. Osman ev hapsine Ali bile alınmıştı... Zalim Haccac o dönem sıkıyönetim komutanı olmuştu sanki. Muavieye müdahele etmek istemedi, çünkü Mekke babasının idi. Babası Mekkenin Emiri ve bölgenin (Hicaz-Asir) Melikiydi.

Zalim Hacca adı üzerinde bir şeytandı. Bir araştırın bakın kaçbin Türk çocuk ve kadınını kılıçtan geçirip ömdürdüğünü... Haccac Osman'ın ardındaki GÖLGE halifeydi. Yumuşak olan Osman'ın SERT yanını temsil ediyor gibiydi ya da Sert olan Hz. Ömer'in geleneğini sürdürüyordu. Muaviye'nin baştan başkaldıramamasının nedeni de buydu: Haccacı Zalim'den çekiniyordu. Onun diskalifiye olmasından sonra Şam'dan ordusuyla Ali üzerine geldi... Ali Ehlibeyttir ve oğulları (Hasan-Hüseyin) ile torunları kadar AK-PAK saf ve Tertemizdir ve TÜMÜ şehit ailedir.

O aşağılık Kureyşliler içinden sadece Resulullah ve Ali dışında bir tek ADAM, MÜSLÜMAN çıkmadı... Ama Ebu Cehil ve Ebi Leheb gibi sayısız aşağılık çıktı... Hz. Ali masumdur. Ehli beytten Hasan Hüseyin Cafer ve Zeynel Abidin HANİF olarak öldüler, şehid oldular. Hz. Aişe çocuktu ve yaşça Ali en gençleri olduğundan onunla kendini ırkılıyordı. Hürrem Sultan kadar entrikacıdır anamız...

Hz. Ali'yi "Namus tuzağına" çekmeye çalışan ve Muaviye'yi Şamdan çağıran Kur'an yapraklarını Muaviye ordusunun mızraklarına taktıran, Hz. Hafsa anamız ile birlikte Resulullah'ı çok üzen Hz. Aişe anamızdır.

Bugün Kadir gecesi... Artık TABULARA kışkış diyelim. Anamız (Bu Allah'ın emridir)... Ayet onlara "Annemiz" demeyi emrediyor. Ama her anne GÜNAHSIZ mıdır? Anneye saygımız sonsuz da... Resulullah'ın burnundan getirdi Aişe anamız...

Diyelim ki benim öz Annem=Aişe olsun. Ben diyorum ki, "anneme saygım sonsuz üff bile diyemem ama, babama yaptıkları ile benim annem işe yaramaz bir kadın" Bunu söyleyebilirsiniz korkmayın. Çünkü ALLAH size bir GİZLİ izin verdi: "Resulullah'ın eşlerine ANNE" dememizi önerdi. Dolayısıyla HER ÇOCUK ANNESİNİ eleştirebilir. Eğer annemiz olmasaydı, Allah bize böyle bir ruhsat vermeseydi, şimdi O bir tabu olacaktı, Jean d'Arc falan olacaktı ve hiç eleştirilemiyecekti. Ama annem olduğu için eleştirebilmiyorum:

Diyorum ki "Benim Annem Aişe yaramaz bir annedir, keşke başkası annem olsaydı". Bunu demeye hakkımız var. Çünkü Ayet "Annenizdir" diyor (Öyle eleştirin). Bilmiyorum meramımı anlatabildim mi?

Resulullah 2 x 2 =4 rekat namaz kıldığında, o gece Kadir gecesiydi. Kur'an'ın Levhi Mahfuzdan ve Mecerre (Andromeda) örtüşme aralığından (Elektron mikroskobu gibi düşünün) inmesinin "İBRA DÖNEMİYDİ". İbra? İlk dönemin (Namaz öncesi) adı İKRA dönemidir. Namaz ve abdest ile Oruç vb.yoktur. Sonra İSRA dönemi başladı: Anlamı NAMAZ dönemidir (İbra Hesap demek değil; İsra da Geceyürüyüşü demek değil).

İkra ardından İsra'nın ilk yıl ibrasındaki Kur'an'ın indiği geceyi Resulullah yakalamış ve dört rekat namaz kılmıştı (Taklitçilerinden gına gelmişti, altında namaz kıldığı bir ağacı kutsal saymasınlar diye gözyaşlarıyla kestirdi.

Allah'tan ayet geldi ve kutsanmış ve kişiselleştirilmiş bir camii Ayet ile yıkıldı (Cami ALLAH'ın evidir, filan cemaatin falanca kişinin derseniz işte o cami derhal yıkılmalıdır). Neden Cami yıkılmalıdır, çünkü Cami yıkılır ve gider... Ama o çöreklenmiş yerleşik şeyh zihniyeti yıkılamaz. Firavun, Nemrut, Haman vb. hep doğacaklar... Onlar hiç ölmediler ki? Ebu Süfyan da ölmedi 2250'lerde hortlayacak olan o Ebu Süfyan'dır.

Namaz ve Oruç "Sizden öncekilere farz olduğu gibi size de farz oldu" diye Allah emriyle yeniden gündeme getirilmiştir. O gece fazladan (nafileden) namaz kılarak... Ama Yezid tayfası onu 20 rekat x 30 gün yapınca, o gece arada kaynadı durdu. Resululah da itikafa çekildi. Yani sonraki ramazanlarda itikafa çekilip, Camiye kapandı. O zaman "Ramazan'ın Son Haftası itikafa çekildiği için "Kadir gecesi Ramazanın son haftası içindedir" dendi. Oysa VAHYİN kaynağını ve hele ilkinin "İKRA" diyen Vahyin ve getiren Meleğin bağlantısını Resulullah çok iyi biliyordu...

Yezid yüzünden Teravih kılıyoruz. 1300 yıldır KADİR gecesini kaybettik. Kaybettik ama bilimsel olarak (Mecerre) ve 1000 ay (83 ya da 84 yıl) olarak bunları Hubble sabiti denen bir uzayın genişleme katsayısına uyarlayabiliyoruz. Teravih'in ne kadar önemli olduğunu anladık mı?

İşte tepe tepe Teravih ve bol bol sünnet namazları kılarken "HANİF" namaz buharlaştı ve gitti. Kıldığımız o Maun Namaz sadece ve sadece bir TÖREN'dir, ibadet değildir. İbrahim babamız görseydi putları kırdığı gibi bunları balyoz ile beyinlerini patlatırdı. Eminim bundan... "Benim koyduğum ve kıldığım namaz bu muydu?" diyecektir çünkü... İbrahim milleti dışında kalan TÜM MÜSLÜMANLAR lanetlidir buna inanın. Bakın Vahhabilere, bakın Mollalara, bakın Talibanlara, bakın Hizbullah'lara, bakın tüm İslam ülkelerine...

Ben sadece Kur'an'ı naklettim. Yani Vahyi anlattım. Tefsir ve tevil etmedim, sadece OLANI verdim. Bir şey katmadım. Ayrıntıları gösterdim, detay verdim. Detay vermesem içine girip yaşayamazdık ki?

Abese suresinin naklen yayını gerekliydi ki oradaki PİSLİK adamın Ebu Süfyan olduğu ortaya çıksındı. Eslemna diyen Mekke Reisinin de aynı PİSLİK olduğu (Hucurat 14) ortaya çıksındı... Yezid, İbni Hakem, Zalim Haccac'ların birer "Sahabe olmadığı" ortaya çıksındı... Saltanatçıların Sultanların aşağılık olduğu ortaya çıksındı... Osmanlı'nın bile Ehlibeyt düşmanı olduğu ortaya çıksındı. Çıksın artık dedim, kötü mü ettim?

4000 saray mensubunun hiçbirinin adı Ali, Hasan Hüseyin, Cafer değildir dediğimde tarihçiler bile şaşırdı... Osmanlı hanedanını böyle kötülemesem "Vatan millet " edebiyatı içinde kaynayacaktı... Merak edilmesin ben herkesten daha Türk ve faşistim. Ben sadece SULTAN yani saltanatçıların Ard niyetli EdepsizAli olduklarını söyledim, milletime, tebalarımıza lafım yok... 200 çocuğu olan padişahımız bile var insan birinin adını "ALİ ya da MEHMET ALİ" diye koymaz mı? Koydurmamışlar işte... OL-DUR-MA-MIŞ-LAR işte... Tabular yıkılmazsa olmuyor bu işler...

Hiç yok. Bir tek isim yok. Hepsi teker teker incelendi... Çeşnicibaşının oğlunu "Evlatlık almış" . Yeniçeri ağasının oğlu Bektaş'ı evlatlık almış (yanaşma deniyor). Onları özçocuklarının içine yerleştiremezsin... Yavuz'dan itibaren bir şeyler değişti. Değişti ki tam değişti...

Ceneviz, Venedik, Ukraynalı.... Ve Sophia. Osmanlı'nın ana tarafını saydım... Baba tarafının da sicili temiz değil: Yezidilerin akrabası. Ama biz bu pota içindeyiz, bu gemideyiz, bu tarihi sevmek zorundayız. Ben Türk'üm (Yemin ederim böyle hissediyorum). Bundan gurur duyuyorum. Belki pek çok kişi de aynı benim gibi düşünüyor.


"Virüs Nasıl Canlanır?" Yukarı

Üçlü vefkin eksenlerini çizdiğimizde bir artı işareti fakat Kuzeydoğu yönünde bir artı işareti daha var, işte O polarizasyonu sola kırarsa PROTEİN canlanıyor. Bir tür ruh kazanıyor. Biopolarizasyon şudur:

1. Işığın sola kırılması=Ruhundan üflemek
2. Işığın sağa kırılması= "KUN" ol demek...

İlkinde RUH vardır, ikincisinde BEDEN vardır. İkisi bir araya gelince (Polarizasyon kalkınca) DİRİLİVERİR. Aslında tıb bir bilseydi ENZYMLER ve HORMONLAR en temel C A N L I 'dır!!!!! Kirlian bedende gözlemlenen ışıma var ya, işte o LEVO (Solelli)dur.

Sakarin "ÖLÜ" glikoz "CANLI"dır. Sakarin-Sakkarozun kirlian alanda bir RESMİ yok çünkü SAĞELLİ, ama Glikoz ve Fruktozun ise bir ışıması var=Sol elli rotar yapıyor çünkü. Sakarin'in yanma testinde acı çekmesi yok... Yani YANMA TESTİNDE karamel derecesine kadar karartıldığında "Zaman enerjisi" ile ilgili bir problemi yok... Ötekisi ise, karamel olana kadar kendini korumaya, ölmemeye çalışıyor (Bunları sözünü ettiğim terziyon balans vb. ölçüyor).

Bir başka test şu: Serum olarak sakarin (% 5 ya da 10) tamamen geçersiz, ama glikoz olunca HAYATİ bir kimya desteği oluyor... Ne bileyim daha bin şey sayabilirim.

Canla (Hücre göçü yapabilen ve kendine benzer bir yaratık bırakabilen ) o iki protein arasında bir fark var ki adı yaşam... Cansız pprotein bir küresel topak oluşturuyor (Sakarin gibi) ama ötekisi bir gen çizmeye başlıyor... Yaşamı burada bir "Biyoelektromagnetik ışıma" yönetiyor. "OL" ile yaratılmış o koloninin cesedine "Üflenen" bir HOLOPLAZMA var ki, bunun açıklaması notlarda...

Hücre göçünde iki eksen var: Embrio bacak arasında NÖTR beklerken... Eksen DIŞ AŞAĞI uzarsa adı erkek, eksen tersine İÇ-YUKARI çekilirse adı dişi oluyor. Testis (aşağı) Over çifti (Yukarı). Bunun ALAK suresiyle ilgisi var: O bizi "ASILIP TUTUTANAN BİR ŞEYDEN YARATTI". O yerçekimine karşı koyan ve yumurtaya doğru tırmanan LEY hattı... O eksen erkek ve dişinin de karakterlerini çiziyor aynı zamanda... Bu eksen bir BİYO-ORGANO AKS. O konuyu anlatmak için önce bu eksenleri anlamamız gerekiyor. Çizimler eşliğinde bu söylediklerim çok daha iyi anlaşılacaktır.

Bir eşlenik tablosu var: 7'nin karesi - 4'ün karesi diye = erkek (xy) oluşuyor. Dişi ise 16. İkisi birleşik iken (tek bir insan iken) 49 idik. y=sanki (x)+(x+1)=16+16+1 oluyor (Bu ayeti başka türlü tercüme ediyorlar. Bir erkeğin olmadığı yerde İKİ KADIN tanık olabilirmiş... Allah kadınları böyle aşağılar mı? Bir erkek=İki kadın ne demek? Düz kafayla öyle okunuyor. Ama 7 anlamı ile baktığında şaşıp kalıyorsun... Onun için sürekli AYNI KUR'AN'I 7 katlı ve 14 ve 49 katlı OKU babam OKU" içinde bitiremedim 20 yaşımdan beri...). Eğer +1 radyasyona kurban giderse cinsiyet negatif iyonize oluyor.

Geri Dön     Yukarı