110 - 2 Ağustos 2002 Cuma

Selam ve Selam,


“Zil-Zal” Yukarı

Zilzal denen ARZ (Dabbet) zelzelesi sizi ileri-geri sallıyor. Mesela 60 yaşına geleceksiniz, İLERİDE ama zilzal sizi ileri-geri sallayınca gerilerde 60 yaşında oluyorsunuz, sonra ilerilerde 59 yaşında oluyorsunuz. O zaman da anlıyorsunuz ki geçmişteki bir çok BELGE ve BİLGİnin açıklaması varmış. O şey SİZMİŞSİNİZ. Daha önce de sözünü etmiştim UFOnotlar Eisenhower ile görüştü mü? Janina denen 47 yaşındaki kadın kim İDİ? Bunlara biz "Hurafe, söylence veya açıklamasız" diye bakarken, mesela Mrscp kanat indiriyor, sonra kendini geçmişteki BİR ŞEYİN açıklaması olarak okuyor. O şeyin açıklamasının kendisi olduğunu anlıyor. Halbuki kendi doğum tarihinden önceki bir olayın KENDİSİYLE ilgisi olmadığını normal olarak kabul ediyoruz.


“Süper Uzay” Yukarı

Uzayın her noktası diğer tüm noktalara bağlıdır. Zaman da boyuttur, o da her bir zamana bağlıdır. Buna Süper Uzay süreci diyoruz. Sonsuz tane evren var, bunlar birbirinden İLGİSİZ görünüyordu ama Süper Uzay'ın (Olasılıklar Uzayı’nın) Wheeler tarafından gündeme gelmesiyle tüm evrenlerin birbiriyle ÇİFTER ÇİFTER bağlı olduğu anlaşılıyor. BU ÇİFTLERDEN biri de DECCAL ile BİZİM evrenimizin değme (teğet) noktası. Süper Uzay’da zaman yoktur, HER AN (Continuum halinde) birliktedir. Eğer kitaplarımı okumuş olanlar var ise, şöyle yazdığımı göreceklerdir: "TÜMDEN ve GERÇEL olarak" tüm yaradılışları Süper Uzay’da görebilirsiniz. Şimdi bu konuyu açalım :

ZAMANSIZ uzaya Süper Uzay deniyor. Zamansızlık iki biçimde mümkündür:

1. Işık hızındaki (SEMA) zamansızlık, yani zamanın akma hızı olan ışık hızı ile sınırlı olmamız nedeniyle OL=ÖL durumu.
2. Bunun tersine mutlak soğuk gibi bir sıfır noktasında zamanın durması (Arz/Dabbet durumu).

İkisinde de zamansızlık var ama FARKLI. Işık hızında duran zamanda BELİRSİZLİK İLKESİ yüzünden herşey kıpır kıpırdır ve minicik Corn Hole (mini surboruları) ile doludur. Yani tüneller süreci vardır (Worm Hole da deniyor). Burada yer alan sonsuz sayıdaki evreni birbirine bağlayan bu Corn (=Worm Hole'lardır), “Allah nurunu tamamlayacaktır” ve de, “Allah'ı her an=Sonsuza dek bir YARATIM üzerinde görürsünüz” ayetleri uyarınca, her an sayısız evren Big Bang ile şişmekte ve/veya Doomday denen kıyametle çökmektedir. Her an herşey olduğundan sıfat yoktur. Örneğin evren genişliyorsa kırmızı tayf çizgisine kayar, daralırsa tersine mor'a doğru hareketlenir... Ama OL=ÖL durumunda Mor=Kırmızıdır, ya da tüm renklerdir, ya da yeşildir (kendine parlamak gibi bir şey), esir rengidir, fosforiktir veya hiçbir renktir. SIFAT yoktur... İşte burası Süper Uzay olup, Kur'an’daki karşılığı AŞAĞI MİSAL ALEMİ’dir. Geometrik (Holografik, topolojik) bir biçimsizliği vardır (Biçimsizliğin biçimine Kaos=Hunnes denir).

Bu işin geometrisi, bir de fiziği var elbette. O “Dynamics”, yani dinamiklikten geçmektedir. “Geometrix” ile “dinamix” bir arada AŞAĞI Misal Alemi’nde yer alırlar.

Maddenin kendisi yani aslı GE-ON denen Geometro Dynamics TEMEL taşlarından yaratılmaktadır. Bunun Arapçası da Cevher (İlk cevher/toz), fakat bunu çok abartarak Nuru Muhammedi adını vererek mahvettiler. Hint inancında Nirvana “fena fillah” için böyle bir iptidai (primitif) bir toz yaratmışMIŞ. Çok geçmeden bize de getirilip, Nuru Muhammedi adıyla "tasavvuflaştırıldı" ve çoğumuz buna inanmıştık. Artık onun Nuru Muhammedi, ya da “Nirvana Tozu”, “Stardust” falan olmadığını biliyoruz. Onun adı Geon. Ge(ometri >>> Kehf) ve ON >>> Rakim. Kehf ve Rakim'in dinamizminden söz ediyoruz şu anda. Artık Nuru Muhammedi yalanına inanmayalım.

AŞAĞI MİSAL ALEMİ. Niçin aşağı? Çünkü "Misaller İNDİRİLDİ"... Ve şimdi “aşağısı“ olan bir şeyin “YUKARISI” da vardır. “Yukarı Misal Alemi”. Burası nasıldır? İLKİNİN TERSİ. Dinamik değil STATİK. Herşey durağan. Neden durağan? Çünkü Süper Uzay’da = Aşağı misal aleminde. IŞIK HIZI >>> “C” esas idi. Ama Yukarı Misal Alemi’nde ise SIFIR DERECE KELVİN esastır. Zaman dahil HERŞEY DONMUŞTUR. Herşey bir heykel, bir büst halindedir. BLOK ZAMAN denen bir durumdadırlar. Orada ben varım=Siz varsınız ve donmuşsunuz... Yani Kehf Suresi’ndeki gibi "ONLARI GÖRSEN DEHŞET İÇİNDE ORADAN KAÇARDIN" ayeti uyarınca benim orada BÜSTÜM var. Sizin, herkesin ve donmuş haldesiniz, yani statiksiniz. Dinamik hiçbir şey yok. Kristalsiniz ya da QUANT değil GLOBULAR yani TÜMELSİNİZ. Kuantlar sayısız parçacık. Ama orada siz TEK PARÇACIKSINIZ ve herşeyle birlikte tek parçacıksınız. O herşey RUH(+lar) gibi TEK PARÇA ama bilirsiniz ki şu heykel benimki, bu kıvamlı hologram da yediğim karpuzunki ama BİRLEŞİKSİNİZ, koparılamazsınız. Elması parlattığınız pamuk ile elmas aynı sertlikte, asla zarar veremezsiniz. Orada bir mektup vardır ama yırtamazsınız ya da değiştiremezsiniz.

İşte HIZIR blok zamanda (Dehr) herşeyi böyle görebiliyor. Allah dilerse, ki hep diler, oradan TAHTI koparıp, Süleyman'ın sarayına getirir montajlar ve blok zaman denen Hiper Uzay'dan DİNAMİK Süper Uzay'a hologram aktarılır. O da bizim evrene girer. Taht dinamikleşir ve dinamikmiş görüntüsü alır.

İşin tuhafı yukarı diyoruz ama HYPER Space, yani AŞAĞIDA kalıyor. Yerin 70 cm. kadar aşağısında ZAMAN DONMUŞ, ısı sıfır, yani enerjinin kendisi de buz tutmuş. Buz tutulunca herşey DONMUŞ ama PARÇACIK olmadığından KARADELİK de olamıyorlar. Orada parçacık yok, tümellik var (Tümellik entegrasyon değildir, bileşenleri yoktur, parçacıklar yumağı ve kombinasyonu değildir). TÜMEL olan BİR TEKTİR, ikinci bir parçası daha yoktur. Yukarı misal alemi (Hyper Space) pozisyonu şudur: E=m'dir, enerji donmuştur. Madde ise BİR TEK (Pan) biçem (Formatı) vardır. Madde ve enerji kuantlardan oluşur. Bunun nedeni c kare denen EK işlevdir. Ama C2 kalkınca E=m olur. Eğer enerji kuantlar = biçiminde olsaydı karadelik halinde çökecekti. Ama enerji sıfır kelvin denen bölgede TEK KUANT (Blok uzay-blok zaman) halindedir. PARÇACIK olmayınca elbette karadelik durumunda kıyamet göremiyor. Yani oradaki biçim ve biçemler KALICI, ebedi, bakidir. Oysa bizler kuant halindeyiz ve YAŞLANIR, dezentegre olup çürürüz, ölürüz.


“Peygamberler Arasında Ayrım Yapmamak” Yukarı

Resulullah'a kurban olurum ama, böyle kocaman iftiralar atılmasına da karşı çıkarım. Allah'ın resulleri AYRIMSIZDIR, o zaman İsa, Musa, Adem vb. için de NUR-U İSEV, Nuru Musev dememiz gerekirdi. O zaman da İsa - Musa ve Resulullah AYNI evrende olmazlardı ve birbirlerini hiç tanımazlardı, her biri için bir evren yaratılırdı. Nur-u Muhammedi bu evrende VAR olsaydı, o zaman İsa-Musa-Adem’den ASLA haberimiz olmayacaktı. Buradaki felsefeyi (pozitiftir) anlatabildim mi? Resulullah'ı çok sevin, canınız kadar sevin ama abartmayın. Benim yaptığım gibi... Allah ve melekleri ona selavat getiriyor selamlıyor, BEN DE BUNU yapıyorum, fakat Allah'ın 114 adını andıktan sonra.... Allah'ımızın ÖNÜNE (El evvel) KİMSEYİ koymayın. Herşey yerli yerinde ve hiyerarşisiyle dursun. Melek bizden üstün değildir, biz de melekten. Cebrail Hans'tan üstündür ama bu melekleri bizden üstün kılmaz. Çünkü Hızır dede Cebrail'den ÜSTTEKİ yerleri denetleyebilen TEK İNSANDIR. Azrail Allah'ın dostu değildir ama İbrahim DOSTUDUR. İbrahim Azrail'den üstün değildir. Azrail can alır, İbrahim alamaz. Yani üstünlükleri keyfi olarak benimsemeyelim. Diyelim ki, "Her bir nesnenin/kimliğin diğerine üstünlüğü ve zaafı vardır". Bu daha iyi bir tanım... Ve bunun Kur'an'daki adı Tafdil >>> Faydalı, Müfid icat etmeyin diye geçmektedir.

Bir ayette hiçbir elçinin diğerinden üstün olmadığını yazarken, bir diğer ayet ise "Bazı elçilerin diğerinden üstün olduğunu" yazıyor. TAFDİL ile (Faydalı) ÜSTÜN kelimesini anlamak farkı gözetmek için, hatırlarsanız, "Kimse kimseye (İbrahim ve Resulullah dahil) şefaat edemez, sadece ALLAH şefaat eder” diye bir ayet vardı. Bunun gibi bir de "Allah'ın diledikleri müstesna diyen ayet vardı. İkisinin farkını anlatmıştım. Resulullah bir mümin için ŞEFAAT edemiyordu ama, bir örnekle, bir tek sevabı olan birinin bir tek sevabı olan diğerine -ki terazi tartısı denk idi ve bir tek birim sevab arıyordu- "AL BENİM TOPU TOPU BİR TEK SEVABIM VAR O DA SENİN OLSUN" diyordu. Ötekisi bu bir tek sevabı alıp CENNET'e giriyordu ama "Seni buraya gönderen KİŞİYİ DE AL GETİR" diyordu kapıcı melekler. O kişi Cehennem’de avaz avaz bağırıp yanarken, CENNET'e girmeyi hak ediyordu. Bunlar MASAL değil MİSAL. RESULULLAH şefaat edememiş; ama Allah'ın DİLEDİĞİ bir günahkar bir tek sevabını vererek CENNET'e girene ALLAH'ın izniyle ŞEFAAT etmiş. (Bu misali doğrudan ALLAH VEKİL ayetinden çıkardığımı da bilmenizi isterim. Allah'a vekalet veriniz. Allah'tan Asla ÜMİT kesmeyiniz. Ümitsiz >>> İBLİS'tir. Evrendeki tek ümitsiz ŞEYTANDIR. Ümit edin... Büyük oynayın. Cennet'i istemeyin, tenezzül etmeyiniz. Bizim çıtamız yüksek SABIKUN. Sabıkun'u ümit ediniz. Ümit etmeyen HANİF değildir.

Şimdi bunları niye anlattım? ÇELİŞKİ gibi görünen iki ayetin aslında ÇELİŞMEDİĞİNİ anlattım.

Bakara 285: Resul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiçbirini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdi: "Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız sanadır."

Dühan 32: Yemin olsun, biz onları bir ilim sayesinde âlemlere üstün kılmıştık.

Bir yanda ÜSTÜNLÜK var öte yanda EŞİTLİK burada bir çelişki var mı?

Zümer 44: De ki: "Şefaat, tümden Allah'ındır".

Hanif şefaat edebilir. Çünkü, o bir tek sevabı olan gibi VERİCİDİR. İmtihan orada da sürmektedir. Çünkü Cennet'ten içeri girene kadar sınav sürmektedir. VERİCİ ve SENCİL olmayan Müslümandır. HANİF MÜSLÜMAN değildir. Verin birbirinize tüm sevaplarınızı. Benim -eğer varsa- tüm sevaplarım SİZLERİN olsun. Allah şu anda şahidimdir ki, Cehennem benim olsun. Bu bedel karşılığında tüm sevaplarım sizin olsun. Sevap denen şey nedir ki, manevi para biriktirmek. Hani kefenin cebi yok ya, orada sikke değil SEVAP diye bir matematik para birimi geçiyor. Sevabın da kıtıpiyozluğunu cimriliğini yapmayalım artık. Sevabı da verelim, hediye edelim. İŞTE BUNU YAPTINIZ MI, samimi-içtenlikli yaptık mı HANİFLİKTE büyük aşama, yani formatlanma süreci başarılır.

Ve gelelim Resullerin birbirinden üstünlüğüne... Adem üstündür, çünkü ilk ata, elçi, hem Cennet'te hem Dünya’da peygamberlik hem de ilk elçilik yapmış tek insan. ONA genetik olarak benziyoruz, ondan türedik, onun gibi gözlerimiz aynı yerde vb. Adem'den daha üstün var mı? Allah Adem'e ruhundan üfledi. Adem'den daha üstün var mı? VAR! İsa... Allah O'na ruhundan başka KUTSAL RUHUNDAN üfledi ve KELİMESİNİ (Direkt mikrofonunu) koydu. İsa'dan üstün var mı? Babasız yaratıldı. Bundan üstün biri daha var mı? VAR: ADEM. Adem hem annesiz hem babasız yaratıldı, üstündür!

Dostlar bunun altından ÇIKAMAZSINIZ. Birinin diğerine ÜSTÜNLÜĞÜ ile (Yani bir tek konuda üstünlüğünden söz ediyorum) bunun tersine zaaflarını da gözönünde bulundurun. Karar verelim bakalım: Adem mi üstün İsa mı? Adem öldü, İsa ölmedi gelecek! KİM ÜSTÜN? Bu futbol takımı tutmaya benzemez. Resulullah bir istisna olarak SON elçidir ve cinlerin de peygamberidir. Bundan üstün biri daha var mı? VAR İSA.. İsa ZAMAN-AŞIRI ELÇİDİR. Resulullah'tan önce de var İDİ ve sonra da GELECEK, gelecekte yer alacak. Hatemül Enbiya Resulullah ama İSA ondan da sonra gelecek. O halde İsa üstün! Hayır Resulullah üstün, çünkü Resulullah cinlerin de peygamberi. Hayır İsa üstün. Çünkü Kutsal ruh / Ruhül Kuddüs Resulullah da yok, İsa da var. Çıkın işin içinden bakalım!

Bunların üstünde biri daha var: Misak'ın RESULÜ. Tüm resuller Hızır, Yahya ve rauf olanlardan İdris'e misak verdiler. Misakçılar da HIZIR'a ... Hızır elçi değil. ELÇİLİĞE TENEZZÜL ETMİYOR, Yunus Emre gibi "Bana seni gerek seni" diyor. PEYGAMBERLİĞİ İSTEMEYEN TEK İNSAN. Allah ise ona "Pekiyi o halde seni Cebrail'in üzerindeki makama LEVHİ MAHFUZ’A alıp, tüm peygamberlerin üstünde peygamber yapıyorum". Yani MİSAK alıyor Allah tüm peygamberlerden... HIZIR bunun için ayrıcalıklı.

Allah buyuruyor ayette: " Rabb’im ilmimi artır de". Hızır diyor: "Rabb’im bu duayı okuyanların sayısını artır...”. Yani artırma işini “n” gibi bir katsayı ile çarpıyor. Allah'tan daha mı çok biliyor? Hayır, çünkü KUR'AN'I değil, onun indirildiği LEVHİ MAHFUZ'u biliyor. Orada okuyor: "Kullarımdan bilim ve rahmet verdiğim biri BU LEVH'e gelecek ve gelmeden önce de "Rabb’im ilmimi artır diyenlerin sayısını artır" diyecek! Hızır gidiyor ve bunu okuyor!. "Ben bunu demiştim, öyle buraya gelmiştim". ALLAH herşeyi bilendir diyor ve Allah sevdalısı, karasevdalısı olarak İŞBAŞI yapıyor. Bu arada Hans'ın da başına binbir bela açıyor Hızır!

Aranızda kim nefsini ıslah ettiyse bilsin ki HIZIR'ın bu gölgesinden öte KENDİSİNİ görecek ve ŞEHİT olacaktır. Şehitliği ölüm olarak algılamayın, ölüm zaten başımıza gelecek. Şehitlik ise ÖLÜMDEN SONRA DİRİ KALMAK gibi inanılmaz bir ayrıcalıktır. Islahı nefs olan kişiye HIZIR değmiştir. Bir tenha zamanda ve KENDİ DİLİYLE konuşan bir yabancı erkek... Bunu yaşayan kişilere böyle siluet gölge olarak Hızır görünmüştür. Hızır bilgidir, rahmettir ve sürprizdir. Hızır kimseye para vermez AMA duvarı onarır ve PARANIZI günü gelince ortayı çıkarıverir. Islahı nefs olanlar kesinlikle DUVARLARI doğrultulmuş insanlardır. Yaşayıp göreceksiniz. Hızır'dan KALPAZANLAR gibi para basmasını beklemeyin. Hızır odur ki: DUVARIN altındaki parayı vermek için size TERS işler yapan bir insandır.

Hızır için ZAMAN ve zamanın çakıştığı MEKAN bir sorun değil. Hızır size TAHTI getirir ama satmanız için değil! Hızır onu daha yüce bir amaç için yapmıştır. Melike Belkıs'ı şaşırtmaktan öte... İFRİTLERE insanın dominant olduğunu göstermiştir... Ve Allah'ın MUCİZESİNİ yapan majisyendir. İfa eden Majisyen. Hızır anlatılamaz ve anlaşılamaz. O nevi şahsına münhasır/özgün biridir. Onu anlatmak için onun GİBİ olmanız ve analoji kurmanız gerekir.

Resulullah'tan BİR KÖR (İbni Maktum) bile ÜSTÜN OLDU BİR ARA (Abese Suresi). Resulullah, Abese, Hümeze, ve Lümese yapmıştır. On üzerinden notu üç kırıkla 7'dir ve bu 7 not ile bizden yetmiş milyar üstündür. Benim de Resulullah'tan üstün bir tek noktam var: Allah'ın ona unutturduğu açık ve gizlileri BİLEBİLİYORUM. O unuttu ben hatırlıyorum. Milyarda-bir de olsa bu Resulullah'tan üstün olduğum bir kırıntıdır. Ve sen de üstünsün bir tek kırıntı olsa bile... Çünkü? RUH BİRLEŞİKTİR. Bizlere quantik (nefs) olarak paylaştırılmıştır. RUH(lar) dediğimiz şey nefslere bölündüğünde KENDİNE DÜŞEN ÜSTÜNLÜĞÜ alır. Her birimiz bir konuda diğerinden üstündür. Resuller de buna dahil. Hanif bir Alim Yahudi elçilerinin toplamına eşittir. Yani onlardan birer üstünlüğü vardır. Ama artık bunları üstünlük gibi görmeyin. RUH(ların) MÜKEMMELLİĞİ gereği gibi düşünün. Yani RUH mükemmeldir, fakat Ruh'u birim nefslere ayırt ettiğinde, birinin diğerine üstünlüğü ve aynı anlamda altlığı vardır. Buradaki FELSEFE'yi anlatabildim mi?

Allah şefaati efendimize VERMEYEBİLİR ama bir tek sevabı olan GÜNAHKAR KULUNA verebilir. Bundan Resulullah alınmamalıdır. Resulullah İbni Maktum ile daha HESAPLAŞMADI! Bir köre abes ile iştigal etti. Bakalım ama Maktum hakkını HELAL edecek mi? Resulullah BİLE bir görme özürlünün ŞEFAATİNE muhtaç! İşin ciddiyeti bu: KUL HAKKI! Allah'ım bizi sen yargıla ama KULUN bizi yargılamasın (Amin).

Fakat Resulullah öyle ÜSTÜNDÜR Kİ, kul hakkını ve ehli beyt kıtalini BİLE Ebu Süfyan'a HELAL etmiştir (Etmeseydi, öldürtürdü ve torunlarını kurtarırdı). Ebu Süfyan bile Resulullah'tan bir konuda ÜSTÜNDÜR, YAHUDİDİR. Ben YAHUDİLERDEN üstünüm, çünkü LANETLENMEDİM (Lanetlenseydim, Ebi Leheb gibi Kur'an'da benim adım yazılı olurdu). KİM ÜSTÜN? Karar verdiniz mi?


“Allah - Sünnetullah” Yukarı

Külli şey'in SONSUZ YÜZEYLİ SONSUZ TANE zarın, SONSUZ KEZ ATILMASIDIR. Elif noktası bunun BİR ÜSTÜNDEDİR. Bunun da bir üstünde ELİF KEZ ELİF vardır... Ve onun üzerinde de bunun +1'i olan VAHİD ve EHAD olan ALLAH vardır. Herşey ölür VAHİD olan kalır. 1, 2, 3, ... sonsuz diye gitmeyin. Sonsuz ötesinden GERİYE sayın (Countdown), o zaman bizim ışık hızı (C) ile mutlak soğuk (sıfır derece Kelvin) arasında KISITLI sıkışmış, hapishane gibi bir yerde yaşadığımızı görürsünüz. İmkansızın ötesine geçerek MÜMKÜN olanı görürsünüz. Burada zor olan İMKANSIZIN ÖTESİNE geçmektir. Bunun diğer adını da biliyorsunuz: PARANORMAL. Ben normları, normaliteleri değil, paranormları işleyerek zaten BİZLERİ SONSUZ ÖTESİNE GEÇİRMEDİM Mİ? İmkansızın ötesine (Tekillik, “singularity” gibi) geçerek mümkün olanı (normali) betimlemedik mi?

"ALLAH KENDİ SURETİNDE YARATTI İNSANI", yani bunun öteki adı WHOLE-GRAMM, ya da KÜLLİ ŞEY'İN, insan faktörü ise Holy-Gram denen bir hologram formasyonu. Yani PAN-MATTER ya da METAMORPHUS denen hologramı kıvamlı biçimde dolgulama olayıdır.

FİZİK BİLİMİ ve bu yasaların bir diğer adı da SÜNNETULLAH'tır. Yani fizik yasalarına HÜKMETME. Hakim-Hakem ve Hakk olan Allah'ın hüküm ve hikmetler topluluğuna SÜNNETULLAH diyoruz. İbrahim ailesine verilen hikmetler: Süleyman'a verilenler İfritleri teshir etme bilimi, biyosfer canlılarının tümüyle konuşma bilimi, rüzgar ve yeli emrine verme bilimi, dalgıçlık bilimi. Davut için zırh bilimi, Yunus için denizaltı tekniği vb. HEPSİ FİZİKTİR. Mesela Nuh’a transatlantik-tersane bilimi, Tennur (Reaktör) bilimi vb. İlmi Hikmet'e bakarsanız sözlükteki karşılığı “PHYSICS” diye yazar.

Geri Dön     Yukarı