120 - 4 Eylül 2002 Çarşamba

Selam ve Selam, hoşbuluşturana hamdolsun,


“Hz. Hızır” Yukarı

Şimdi biliyoruz ki, normal olan bize TUHAF geliyor. Hatta yavan geliyor! Bizi niteleyen kuşkusuz PARANORMAL olan evren içindeki evren. Kainat Allah'ımızı NORMAL olarak gizler; ama PARANORMAL olarak GÖSTERİR. O hem ZAHİR hem BATIN'dır. Zahir (açık) ve Batın (Gizli, saklı) PARANORMAL isek O ZAHİR olur! Normal olarak beklemeyiniz! Allah asla bizlere görünmeyecek yaşamlarımızda. Ama biliyoruz ki o hep BATIN olarak TECELLİ etmektedir... Ve ALLAH özellikle BİZLERİN yardımcısıdır! Öyle ki NEREDEYSE GÖRDÜK dercesine korunuyoruz ve de değişiyorsunuz/değişiyorum.

40'lar meclisi TEK bir meclis değildir. Üçyüzlük bir hiyerarşinin ilk kırklarıdır İnanışa göre ölümsüz elçiler var: İdris (ölmeden yüce bir makama kaldırıldı) İsa (Döneceği söyleniyor) ve Yahya as, ya da misakın elçisi. Sonra resul olmayanlar var: Zülkarneyn+ler, Lokman, Hızır, Üzeyir (Ezra). Zülkarneyn’lerin görevi örneğin, Yecüc Mecüc gibi GELECEKTE olacak alametleri GÖĞÜSLEYECEKLER gibi ya da Dabbet olan gibi Zülkarneynler var. Hızır ise Misak'ın Elçisidir. Tüm resullerden misak alınmıştır ve şahit olarak HIZIR gösterilmiştir. Yahya direkt olarak Allah'ın "HAYY" adının bir türevini almıştır. Yah(a)ya demek ölümsüzleştirilmiş demektir. Bunlar dikkat edilirse üçler, sonra yediler vb. diye peşpeşe toplanarak KIRKLARI oluşturmaktadırlar... Ve bunun da bir devamı var (313 Mürseller). Hz. İsa gelince bir çok görevi var. Bunlar gelecekte olaCAK şeyler. O halde Kırklar Meclisi derken Kıyamet’in alametlerinin tamamının gerçekleşeceği GELECEK çağları da kapsayan "Continuum” bir zaman içinde yer almaktadırlar. Böyle düşünüyorum.

Geçmişin değiştirilmesi yetkisi sadece HIZIR'dadır! Kehf suresinde Hızır GEÇMİŞTE bir gemiyi delerek, bir çocuğu öldürerek, bir duvarı onararak GELECEĞİ değiştirme yetkisine sahiptir.

Bir arkadaş diyor ki: "Ne malum o kişinin hızır olduğu?" O bir melek olması gerekiyor. Diyelim ki Hızır değil AMA GEÇMİŞİ değiştirerek GELECEĞİ etkileyen BİRİ var! Adını ne korsanız koyun, onun melek olması mümkün değil, çünkü Allah meleklerini mutlaka "MELEK” diye tescil ederek bildirir. Örneğin Harut ve Marut'un Babil'e inen iki melek olduğunu bildirir (Bakara 102). Lut kavmine gazaba giderken üç meleği betimler Kur'an (İbrahim de onları görür). Her nefis ölümü tadacaktır. Allah dilediğinin ömrünü relativistik olarak UZUN tutmaktadır. Adem ve Nuh on asır yaşadılar. Mağarada Ehli kehf bir günü 309 yıl olarak yaşadılar.

Meryem 33: "Selam bana doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün". Şöyle ki : Doğdu ve öldü Ama arada DİRİ olarak indi/inecek "Ey bizim Rabbimiz bizi İKİ KEZ öldürdün; İKİ KEZ dirilttin" bu da ayettir. İki kez dirilmeler ÖZELLİKLE "yeniden doğmuş” gibi olanlara atıftır. Bazı Zülkarneyn’ler gibi... Yani Kıyamet öncesi bu dünyada İKİ kez doğmak mümkün GELECEKTE doğmuş bir zaman yolcusu GEÇMİŞE geldiğinde zaman geriye sardığı için küçülür, bebekleşir ve embrio olup İKİNCİ KEZ yeniden DOĞAR ve normal olarak ömrünü sürüp ÖLÜR. Tarık Suresi’nde de bu vardır ve "Ahiretteki" dirilme ÖNCESİNDE böyle iki kez DOĞMANIN Kur'an paranormallerine tıpatıp uyduğunu biliyoruz. İsa da zaman yolcusudur. Göğe alınmak örneğin bir gün gitmek ve bir gün de dönmek birer gün ise BİNER yıl (ilahi takvimde) olduğundan İsa'nın ikinci gelişi İKİNCİ doğum gibidir. Bunları daha önce konuşmuştuk.


“Şıhablar” Yukarı

Rezonanslar şudur: Mesela Omega parçacığı (sss) ya da bundan çok yukarıdaki bbb ve piramitin (şimdilik zirvesindeki) ttt (üç adet top kuarktan oluşmuştur) ttt doğrudan bir rezonanstır. b (bottom) kuarkının 93 katı kitleye sahiptir. t'nin bu aşırı hali yüzünden, saniyenin (dikkat: -16 sıfırda biri zamanda) var ve yok olurlar. Şıhab diye adı geçen hyperon budur. ttt üstündeki rezonanslar artık TESBİT edilecek parçacıklar değillerdir. Yani MADDE olmaya zamanları yoktur. İnanılmaz titreşirler ve bunlara N rezonansları denir. NNNN gibi bir rezonans var ki Planck Sabiti altından (Hilbert Uzay’ından) Parite yan penceresinden giriyor ve elektrik yükü bizim uzaya geçince +++ oluyor (6/2).

9/7 spini var bunun spinnary kuantum sayısından söz ediyorum. tamamı + 9/7 gibi anormal rakamlara tekabül ediyor (elektron 1/2 olunca gerisini siz düşünün). Elektron 1/2 ile delici ve girgin bir gamma ışını halinde patlıyorsa 9/7 spin bir NNNN rezonansının var sen gerisini düşün. Böyle primerleri "Güneş" göndermez. Bunlar uzayda sonsuz özenerjinin (Hilbert uzayı altındaki intrinsic sonuşmaz enerji=Nur) GEREKTİĞİ yerde uzayın bir noktasında var olurlar. Şıhab bunlardır. Çünkü elektrik yükleri +++ ve hatta Higgs bozonlarındaki gibi +++++++/-------- bile olabiliyor.

Gelelim nasıl oluştuklarına: Önce karşı kutbun çıkması gerekir: Bu rezonanslar güneşten gelmiyorlar. Gelselerdi magnetosferde törpülenir ve sağanak (shower) parçacıklara ufalanır ve tutulurlardı.

Rezonansların kaynağı ışıktan hızlı titreşen Takyon denen soyut kütleyi oluşturan SOYUT ENERJİ=Nur'dur). Esir ise Planck Sabiti’nin altındaki SOYUT uzayın dolgusudur.

Şıhab nasıl oluşur? ve nasıl etkiler? Elektronun 2,7 ile gösterilen bir çapı vardır. Elektronun BAŞI şudur: Çapı sıfır olan bir kuanttır, çapı sıfır olduğunda enerjisi "SONSUZ ÖZÜNLÜ ENEJİ" olur, yani kudreti NUR olduğundan elektron gibi zamanla soğumaz (NAR soğur), tersine kendini 2-4-8... diye katlar. İŞTE elektronun bu Primer durumuna ŞIHAB deniyor Elektron denen olgu Planck sabitinden yukarı çıkmadan önce çapı sıfır olan bir kuanttır. Bu öyle bir kuanttır ki, kaynağı şu yıldız bu kuazar falan olamaz. Elif noktası gibi bir kaynaktan çıkar ve işlevini yapar. Cinleri oluşturan yapı ise şöyle: Bir insanı ışık hızında iterseniz o insan (madde) ENERJİ (cin) olur. Yani enerji maddenin ışık hızındaki sonsuz kütlesinin adıdır.

Bu rezonanslar ELEKTRON GİBİ olan cinlere FOTON gibi (örnektir) çarpıp elektron kopartıyorlar. Aslında sonsuz özenerji enerjiye mermi etkisi yapar; enerji de maddeye mermi etkisi yapar.

Bunlar henüz kuantum mekaniğinin BİLMEDİĞİ ancak bizim bildiğimiz YEPYENİ şeyler. Kuantum mekaniği sadece "Parçacıklarlar" ve "Parçacıkların çarpışma ÖNCESİ ve SONRASI” ile ilgilidir. Çarpışma anındaki DAVRANIŞ ile ilgilenmez. Çünkü çarpışma anında parçacıklar çözünür ve DALGACIK haline gelirler (Dualitesinin öteki yüzü) Fakat bu dalgacık daha doğrusu REZONANS hali ile KUANTUM fiziği ve dinamiği ilgilenmez. Bu şu demektir. Parçacıklar çarpıştığında BU EVRENDEN DIŞARI (Tünelden içeri) KAÇARLAR yani dalga davranışına geçerler. Bu evrenin 11 boyutlu olduğunu dört boyutunun açıldığını kalan 7 boyutunun kuantum köpüğünü oluşturan kuantum tünellerinde (süper sicim içlerindeki ağ) kaldığını yazmıştım. Burası artık PARÇACIK=DURUM uzayımız değil: tersine; Aşağı Misal Alemi=Süper Uzay denen yerdir. Yani bizi buzdağı gibi düşünün. Madde (Parçacık) su üstünde: kalan 7 boyutta su altı kesiminde... Dolayısıyla BU UZAYDA/EVRENDE olan herhangi bir şey doğrudan evrenin de (ve sonsuz evrenin de) içinde bulunduğu Süper Uzay’dadır. Burada çarpışan iki parçacık ASLINDA çarpışma anında Süper Uzay’a giderler. Ama biz bunu görmeyiz (Buzdağının su altı kesimi) orada GEON denen özel bir UNİFORM parçacıktan yeniden buraya dönerler. Daha doğrusu su üstünde kaldıkları yerden devam ederler.


“Nazar” Yukarı

NAZAR NEFSİN yoğuşma halindeki KUVVETLERİNDEN biridir. Kaynağı NEFS (Kirlian Fotoğrafçılığı’nda görünen ışıklı enerji bedenimiz) ve tutkuları (İhtirasları, kıskançlığı vb.), bir kaç yolla kendini dışarı atmaya çalışır. Psikolojik olarak bu ihtiraslar enerji üretiyorlar. bazen dokunarak (Elektrik gerilim farkı bir vücuttan ötekine zıplar), bazen DUA/Beddua yoluyla (Ah etmek, beddua etmek de bir deşarjdır). En önemlisi de NAZAR vücudun yegane SAYDAM ve PENCERE olan organı GÖZ aracılığıyla karşıyı LASER gibi vurur. Burada laserin kaynağını oluşturan HASED (Kıskançlıkta yoğunlaşma) fenomenidir. Göz merceği onu yönlendirmekte ve bakılan kişi (kıskanılan target/hedef) ise bu Laser benzeri NEFS ışımasıyla (Biyo-elektromagnetik ışımadır) vurulmaktadır. Bu kontrol edilemez! Çünkü "İza Hasidin Hased" ayet ile bildirilmiştir. (“Hased edenlerin hasetlerinden sığınırım Allah'a”, Felak Suresi gibi).

Büyü insanın kudretlerinden değildir. Ama hasetlik/nazar/beddua BİZDENDİR. Bakara 102'yi hatırlarsanız: Büyü GÖKSEL öğretidir ve Babil'e indirilmiştir. Ama Nazar keyfiyeti Ademin oğullarından (Kabil Habil'i kıskanırdı) beri var olan olumsuz bir NEFSANİ elektrikten ibaret.

Geri Dön     Yukarı