Cinler – Tasallut – Karabasan – Cinlerin Kurana şaşırması – Şeytanın yalanları – Göklerin cinlere yasaklanması

<m> Hipnoz gibi, insan istemezse hipnotize olamaz

<> Cinler yavaşlarsa, standart bir görüntüleri yok mu?

 

Cinler yavaşlamazlar. (Işık da yavaşlamaz ya.) Cinler, biz toprak (Proton) çevresinde ELEKTRON BULUTU olarak yer alırlar. Yani yavaşlamadan UYDUMUZ olurlar. Ama Doktor [M]’nin söylediği gibi, öncelikle, onlara (Hipnozdaki gibi) teslim olmak gerekiyor. Yani bu insanın rızasından kaynaklanmalıdır.

<> Ama uykuya yeni dalınca izin vermeden de giriyorlar sanki?

Evet, çok iyi bir konuya değindiniz.

<> Girdikleri zaman rüyalar sıkıntı oluyor

<m> Hipnopompik halüsinasyon deniyot buna. Normal insanda da olabilir

Uyku, hastalık (Sayıklama derecesinde) yüksek ateş, tok karnına ve kalbimizi yoracak biçimde yatarak tansiyon değişmeleri vb. etkilerle, Onlarla aramızda bir kesişme (Polarizlenme) oluyor.

Çünkü biz uyanıkken, elektrik ve magnetik alanlarımız birbiriyle çakışıktır. Ama uyku moduna girince, beden (Elektrik alan) yatakta yatay iken, antibeden (Ruh mesela, bilinç ya da zihinsel boyutumuz, hani şu sıfırdan 70 kg. küçük soyut bedenimiz.) YUKARI düşüyor. Yani bir kitabın sayfasının 90 açı derecesi dik durması gibi, Magnetik alan yukarı ayrışıyor.

Cinler ise, bizim yatay (Ceset) ile dikey (bilinç) arasında 45 açı derecesi bir polarizlenme bölgesinde yer alıyorlar. Hem meleklerle hem bizimle SINIRDALAR, onun için gökleri dinleyebiliyorlardı.

İşte bu durumda KARABASAN olayı oluyor.

<> Yani biz mi onların bölgesine giriyoruz yanlışlıkla, uykuya dalarken, besmele de kurtarmıyor

Uykuya dalarken ya da rüya içinde-gerçek olan Katalepsi hali. (Donup, kıpırdayamama, gölge oturması, karabasan falan diyorlar, kıpırdattırmaz sizi ve bildiğiniz bütün duaları okursunuz adeta…) Lohusa humması. (Göğüslerinden mikrop kapan kadınları kastediyorum.) Onlara da albasan/albastı geliyor ve onlar bunu görüyorlar. Ancak vücut ısımızın 40 üstünde olması koşulu var. Böyle ilginç ilginç cinni hastalıklar var işte…

<> Peki akıl hastaları, bunları bilinci açıkken nasıl muhatap oluyor?

 

Akıl ve Ruh hastalıklarını Kur’an kesin ayırıyor. Cinli olanlara Mecnun diyor. Mecnun=Cinli demektir. Akil olmanın tersi ise “Allah’tan gelmiş” bir KAZA gibi kabul ediliyor Kur’an’da.

<> Cinlerden nasıl korunuruz?

<> Karabasan durumunda kurtulmak için herhalde en iyi yöntem uyanıp yeniden uykuya dalmak?

Karabasan Allah’ın El KABİD (Kabzadaki Dad harfi) yani sıkan daraltan isminin talimidir. Bunun tersi olan El Fettah’ı okuduğunuzda hemen bırakıyor. Fettah=Açan, genişleten demek. Ya Fettah derseniz, anında bırakıyor. Hatta sadece Fettah derseniz de…

Bu saatte insanları korkutuyoruz gibime geliyor. 🙂 Beni üfürükçü hocalar gibi konuşturuyorsunuz.

<> Merak etmeyin egoları güçlendiriyoruz.

Evet Bingo!

<> Allah’tan başka korkulacak yoktur.

Bu da Bingo!

Biz nereden nereye geldik? Cinlerden bir devriye vardı. Şıhablardan kaçarken Fatiha’ya yakalandılar. Doğrusal olarak “İlham ettik….” biçiminde anladıkları fatihayı, Resulullah yöresinde “Alemlerin Rabbine Hamdolsun” biçiminde anlayıp çok şaşırdılar. Yani öyle bir evrensel dil oluşmuştu ki, Kur’an’da, Cinlere ve insanlara aynı anda hitap ediyordu. İnanılmaz bir mucizeydi bu.

Şaşkınlıktan hayretten koştular ve reislerine (Klan başkanlarına) şöyle dediler: “Doğrusu biz çok hayret verici bir Kur’an (=Okunan demektir) dinledik.” Ve daha bir sürü şeyler konuştular.

Bu arada elbette bütün cinler kurultayı bu işi çok merak ettiler. Hepsi Resulullah’ın olduğu EMİN BELDEYE (Güvenilir bölgeye, Hira’ya) koştular. Bu sefer ikinci kez şok oldular. Niçin dersiniz????

<> Bekliyoruz

O zaman lütfen Cin suresinin birinci ayetini yazar mısınız?

<> 72-Cin/1: Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur’ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi: “Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur’ân dinledik.”

Cinler neye hayret etmişler gördünüz mü? Hem insanlara hem cinlere iki ayrı dile aynı anda hitap eden bir kitap. Dolayısıyla onların da kitabı. Kur’an onların da kitabıdır. Doğal bir mucizedir ki, daha önce Tevrat ve İncil böyle değildi.

İkinci olarak şok oldukları ise şuydu: Bir gün evvel aralarında konuştukları ve hiç bir insanın duyması mümkün olmayan sözleri, Resulullah BİR BİR SAYIYORDU. Yani dün aranızda konuştuğunuz bazı şeyleri, gizli şeyleri, benim burada saymam gibi… Buna şaşırmaz mıydınız?

<> Elbette

<> şaşırırdık

Fatiha’yı anlatırken, bu sefer de CİN SURESİ gelmişti. Cinler o zaman tam abondone oldular. Çünkü cinlerin milyarlarca yıllık tarihlerinde İLK KEZ GÖKLERDEKİ MEVKİLER YASAKLANMIŞTI. Yani bu DTM bir yana bütün NewYork’un havaya uçması gibi önemli bir olaydır. Cinler tarihinin en büyük olayı, Atlantis batması, Nuh tufanı gibi… Bu olay o kadar önemliydi ki…

Devamını [candaştan] izleyelim: Ayet:2.

<> 72-Cin/2: O Kur’ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.

Çünkü Hiç bir zaman Cinleri hiç bir insanın komşuyu dinlemesi gibi dinlemesi mümkün değildir. (Hız farkından dolayı, sesler çok hızlı dönen bir bant, plak gibi incelir ve yuki sesi olur. Bunu hiç bir insan anlayamaz, çünkü ses ötesi bir hızdır bu…)

Cinler şuna çok şaşırdılar: Biri, O biri ALLAH evet Allah, o bildirmeseydi dün ne konuştuklarını, bugün de Resulullah, “Bana şu vahyoldu….” diye belirtmezdi.

Bunu bildirecek tek GÜÇ herşeye her an şahid olan El Şehid Allah’tan başkası (Melek dahil) olamazdı. Bir tek güç=Allah sadece bu ses ötesini dekode edebilirdi.

Buna şaşırmışlardı.

Evet 3. ayet. [Candaşa] eziyet edelim birazcık.

<> Eziyet olmaz, seve sev…

<> 72-Cin/3: Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk.

Nefilim denen dev adam ifritlerin tanrı çocuğu sayılması gibi bir hatayı anlamışlardı. Üzeyir, İsa vb.yi Allah’ın oğlu saydığımız gibi, haşa, onlar da ifritleri öyle sanıyorlardı. Ama gözleri açılmıştı artık. Gökleri dinleyemiyorlardı.

4. ayet?

<> 72-Cin/4: Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş.

Cennet’te, Cennet haznedarı olan AZAZİL (Kutsal kitaplarda Azazeel) Allah’ın oğlu olduğunu söylemişti cinlere. Kur’an sayesinde Cinler Şeytan olan ırkdaşlarının tam bir yalancı ve beyinsiz olduğunu anladılar.

<> Şeytan

Evet. İblis, Türkçesi Albız, Ablus. Kıpçak dillerinde Yılbız.

5. ayet.

<> 72-Cin/5: Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah’a karşı asla yalan söylemez sanmışız.

Şeytan, insanları eline geçirince yalan söyletiyordu. Dolayısıyla şeytan’ın yalanlarını doğru sandıkları için insanların da doğruyu söylediklerini sanıyorlardı.

6. ayet.

<> 72-Cin/6: Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı.

Dr [M]’nin dediği gibi “Hipnoz, siz teslim olunca vukubulur.” İşte böylece cincilerin, cindarların da foyası meydana çıkıyor.

Oradaki kelime erkekler değil, onu düzelteyim, “Bazıları, bazılarımıza raptoluyorlardı, rabıta kuruyorlardı” anlamında.

7. ayet.

<> 72-Cin/7: Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek.

Oysa Resulullah SON ELÇİ OLARAK GELMİŞTİ. İsa’nın sonuncu olmadığını anladılar.

İsa göğe alınırken yani bir gün=bin yıl relativistik hızında zorunlu olarak, onlarla “TEMAS” kurup geçiyordu. Bu temas, hani siz yavaş bir arabayla giderken, arkanızdan gelen çok hızlı bir arabanın şoförünü görmezsiniz. Ta ki sizinle AYNI hizaya gelince birbirinizi BİR AN görürsünüz. İşte İsa göğe alınırken BİR AN görmüşlerdi cinler ve bunu SON diye ilan etmişlerdi. Resulullah üzerine gelince hatalarını iyice anladılar.

8. ayet.

<> 72-Cin/8: (Cinler, dediler ki): “Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk.”

Bunları açıklamıştım. Melei Ala’ya gidiyorlar ama, oraları kozmik mermilerle dolu buluyorlar.

9.

<> 72-Cin/9: “Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor.”

 

Magnetosferi ve mıknatısın ortasının ne itip ne çektiğini oranın EMİN belde olduğunu anlatmıştım.

10. ayet.

<> 72-Cin/10: “Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?”

Bu konuyu şimdilik bırakalım.

Ama artık bu onuncu ayetle, “MELEKLERDEN GELECEK HABERLERİNİ ALARAK BİLDİKLERİ ŞEYLER, O GÜNDEN İTİBAREN YASAKLANDI.”

Yani “Biz ARTIK bilemiyoruz geleceği” demeye getiriyorlar.

Evet artık yorum sırası sizde. Buyrun anlatılanları yorumlayalım. İsterseniz bir reklam arası vereyim. ;=)

“Hans Ayberg’i dinliyorsunuz, dünyada ilk ve tek, hiç bir yerde yazılmamışları, söylenmemişleri, Web Search olarak bulunamazları bilen adamı izliyorsunuz.” Tamam megalomani reklamım bitti. :=)

<> 🙂

<> Keşke gerçek megalomanyaklar da böyle megaloman olabilselerdi.

-devam edecek-

Hans von Aiberg, 07/10/2001 (006/05)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 006 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

006-05-uyku-karabasan

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar