Kuranda boşanma – Şahitlik – Soyadı – Süleyman adaleti

<> Kur’an ‘a göre boşanma gerçekleştirilir?

Kur’an’da kadının BOŞAMA hakkı vardır. Erkeğinki üç taksit, kadınınki PEŞİNDİR! Kadının boşama üstünlüğü bile vardır. Erkek bir kerede boşayamaz! Çünkü, primer olarak, erkek rızk sağlayıcı güvencedir. Nafaka temini zorundadır. (Aile boyu)

(Bunu mağara devrine göre veya Bosna’daki gibi soykırım savaş koşullarında düşünün diye primer dedim.)

Erkek primer olarak, ailesini koruyan doğal ASKERDİR. Öyle kaçamaz erkek…. Bir kerede değil; ÜÇ TAKSİTTE boşaması ALLAH‘ın emridir.

Üstelik boşayana kadar daha beş şart var. (Güzellikle uyarı, küsmek, anne-baba evinde iki hafta misafir edip, birbirlerini özlemeye çalışmak, bir birleşme olunca, illa ki kötü huylarına set çekmek, eşine hizmetçi/süt anne vb. bulmak zorunluluğu vb.)

Erkek kendi hatalarını GİDERMİŞ    i   s   e    ve eşi gideremiyor ise ÜÇTE-BİR boşar! Hatta dokuz kez birleşip ayrılabilir.

Ama bunlar KADININ BOŞANMAYI istemeMEsi halinde geçerlidir. Ya kadın istiyorsa? Üç taksit falan yok! Gidiyor ve ikna ediyor HUKUK yetkili merciini. BİR KEREDE boşayabilir -yaramazlığı sabıkayla menkul- erkeği!

Kur’an bunu söylüyor!

<> 2-Bakara/229: O boşama iki keredir. Ondan sonrası, ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helal olmaz. Erkek ve kadın Allah’ın yükümlü kıldığı görevleri yerine getiremeyeceklerinden korkarlarsa o başka. Eğer siz de bunların Allah’ın verdiği yükümlülükleri doğru dürüst yerine getiremeyeceklerinden korkarsanız, kadının ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur…

Evet, kadın BİR KEREDE hukuken haklı bulunduğunda ERKEĞİ boşayabiliyor. Ama erkek, dikkat ediniz, ÜÇ KEREDE bunu yapıyor. Kadın avantajlıdır. Erkeğin müracaatında ÜÇ VAKİT vade varken, Kadın TEK KALEMDE/CELSEDE nikahı bitiriyor. Bunu tescil etmelidir. (Aksi halde yeni bir adayı Zina sayılıyor.)

Hukuken tescilli olarak boşanmış kadın dilediği kişiyle yeniden nikah ve Mutabakat (Flört/birlikte çıkmak) biçiminde bir araya gelebilir. (Burada varsa çocukların durumu ayrıca konuşulur.)

Erkek kendi boşadıysa, kadının hiçbir malını, evlilik içinde biriktirdiklerini ve katkılarını vb. isteyemez. Ortağız diyemez. Ama kadın kendi boşanıyorsa, MEHİR’ini ister.

Bu da Kur’an’da kadına erkekten fazla önem verildiğinin TAM bir belgesidir.

Erkek kadından MEHİR isteyemez. (Drahoma alamaz.) Ama kadın nikah kıyılırken, mutabık kalınan bir MEHİR’i isteyebilir. Boşanmaya başvuran kadın bunu İSTER ve nikah şahitlerinin de dinlenmesiyle ALABİLİR!

Yukarıdaki ve benzeri ayetler bunları anlatıyor canandaşımız.

<> Nisa/4: Kadınlara mehirlerini efendicesine verin, şayet onun bir kısmını gönüllü olarak bağışlarlarsa, onu da içinize sine sine yiyin.

<> Bakara/227: Ancak, eğer boşanmaya karar verirlerse, şüphesiz Allah, söylediklerini işitir, kurduklarını bilir.

<> Bu ayete göre ”boşanmada Allah şahitliği yeterlidir” denebilir mi?

Kural şudur: ŞAHİTLERİN OLMADIĞI (ölmüş olabilir, korkutulmuş olabilir, tuzakçı şahit olabilir, o an adresi bulunmuyor olabilir, kayıp taşınmış olabilir) her davada (Boşanma, alacak verecek davaları ve her türlü ağır ceza davalarında) şahit yoksa ŞAHİT OLARAK ALLAH YETER!

Örneğin iki gencin birlikteliğine anneler-babalar izin vermiyorsa, bu gençler ALLAH’I ŞAHİT TUTARAK aralarında mutabakat (Mutaa değil) nikahı yapabilir.

Burada amaç, “Zinanın önlenmesi”dir. Olası olumsuzlukların (Çocukları olabilir vb.) giderilmesidir. Yani dünya mahkemeleri erkeklere; ilahi adalet ise kadınlara çalışmaktadır.

Kadınların bir tek eksiği vardır: Çok erkekle aynı anda evli olamazlar! (Babanın kim olduğu bilinmelidir ki, miras kime kalacak, kim kendi çocuğuna soyadını verecek vb. anlaşılsın diye.)

<> Anne soyadının verilmesinde sakınca var mıdır?

Allah ilk nikahlı çifte şöyle seslenmiştir: Beniiy Adem!

(Doğum anneden; soyadı babadan.)

Eğer babanın soyadını almazsan, en baştan mirasını da alMAMAyı göze almalısın. (Annenin mal varlığıyla yetinmelisin.) Siyer’de “Babalarınızın ismiyle >>>> SOYADINIZ ile çağrılın” vaazı kayda geçmiştir. Doğum anneye, soyadı babaya verilmiştir. İKİSİ EŞİTTİR.

<> (Veya Anne-baba soyadı, her iki soyad birlikte olabilir mi?)

 

İkisi de bir TİRE koyarak anne ve baba soyadını veya Hatice Annemizde olduğu gibi “Zümre” adını kaydettirebilir. Evli çiftler (Çiller’ler gibi) birbirlerinin soyadını alabilir. Ama bu mutlaka kimlik bilgisinde “Önceki soyadı” bölümünüde belirlenmelidir.

Yasalara göre ben baba soyadım olan Heiberg’i (Bir kaç ailede ayrı telaffuzları var.) beni doğuranın soyadı olan Weissschild’i kullanabiliyorum. Eğer isteseydim, Mesude hanım’ın bekarlık soyadını da alabilirdim. (Kimlik bilgisine illa ki eski soyadınız yazılı olacak) Bunlar törelere vb. bağlı şeylerdir.

Mesela bundan bir önceki eşim fransızdır. Boşanma yasalarına göre boşandığım halde eşim ölene kadar Madame von Aiberg olarak kaldı.

(Papalık iki kez evliliği yasaklıyor, ikinci evlilik katolik toplum için zina ve aforoz nedenidir. Bu yüzden Danielle Mitterand boşandığı eşinin soyadını taşıyor.)

Kur’an ise “BABANIN ADI” esas olması şartıyla “SOYADLAR” kullanılabileceğini söylüyor (Kaynak: Adem oğulları ve Havva kızları.)

Siyerdeki “Babanızın ismiyle çağrılın” ise tam bir saptırmadır. Burada bildirilen şudur: Babanın bir soyağacı ismi vardır, zümre ismi vardır, soy-sop ismi vardır, yani bir DAMGA ismi vardır. Bu isim  S O Y A D I  olarak kullanılır.

Ama Ahmed Hulusi gibi anlayışlarda bu araplaştırılır. Soyadı Akten olan Ahmed, babasının adı olan HULUSİ’yi almıştır. Oysa bu yanlıştır. Çünkü Cumhuriyet soyadı kanunlarıyla aynı soyadını taşıyan GENİŞ bir aile dururken, siz tutup babanızın adını alıyorsunuz. Komedi çıkıyor ortaya:

Bir prens arkadaşımın adı şöyle; Abdülaziz ibni hışam ibni Osman ibni Bessam ibni….. Bu komedidir. 😉

<> 🙂

Şimdi Ahmed Hulusi de ahmed bin hulusi bin a, bin b, bin c >>>>>> soyadı yasasındaki BİRİNCİ dedesi olan AKTEN’e… kadar uzar gider. Bu kadar atanı saymamak için Ahmed Akten deyip kurtulsana!

Kuşaklar boyu AKTEN soyadını anlarım ama her bir kuşaktaki şu açmazı anlayamam:

Ahmed bin Hulusi

Hulusi bin Mulusi

Mulusi bin Mehmet

….

Her bir kuşak kendi babasının adıyla (DİKKAT SOYADIYLA DEĞİL.) anılırsa, bunde devlet ve mahkemeler de şaşırır.

Demek ki AVRUPA‘da olduğu gibi, TC’de olduğu gibi soyadınız  Z A T E N  atalarınızın soyadıdır. Yani zaten büyük büyük babanızın adıyla çağrılıyorsunuz.

Bir SOYADINIZ olsun!

Soyadınız zaten BABANIZIN adıdır. Soyadları BİR TEK TEKELDE toplanır. Yani ilk insan çiftine gider >>>>> BENİ ADEM olur. Hepsi baba soyadıdır.

Sami kaynaklarında ayrıca babanın soyadını ALMAMAK hakkı vardır. Havva çocukları da diyebilirsiniz. (Savaş AY, annesi Şükran AY’ın soyadını almıştır.) (İkisi de sanatçıdırlar, buradan selam ve sevgi.)

<> Beniiy Adem!

Evet dört elif miktarı okuyunca BENİİİİ Adem oluyor.

<> burada kalmıştık kaptanım (evlilik ve boşanma konularında)

Tşk, ama bu baba adı safsatası da anlatılmalıydı. Yani aklımızda bir kuşku kalmamalı. Haniflik KATIKSIZ püritan bir Allah yoludur.

Ben soyadını anlatırken, öte yandan da Ahmed Hulusi müridlerine, “Babanızın adıyla bana kaydınızı yaptırın” diyor ise bu ikisinden hangisinin ASIL olduğunu anlatmak için bunları yazdım…

Kadının bir başka eksikliği de şudur: İki veya daha fazla kızkardeş aynı anda aynı erkekle evli olamazlar. (Erkeğin böyle bir sıkıntısı baştan yok.)

Yani şu çok evlilik hükmü dışında hep kadınlar üstündür. Cennet’te de tek kadın, binlerce hurinin tamamından üstündür.

Allah’ın işleri böyle, bunlara yorum katamam.

<> bir de şahitlik de erkek üstün.

Onu saymıştım daha önce. Şahitlik konusunda hanımların sabıkası var. (Havva anamızdan başlayarak.)

Erkeklerin yok mu? Var ama, yüzlerine gözlerine bulaştırırlar.

Yüz bulamayan erkeklerden bir grup yüz bulamadıkları kadın için “Bir köpekle bestiality halindeydi” diye peygambere giderler. İftira atarlar, amaçları kadını Yahudi örfüne göre cezalandırmaktır.

Ama peygamber, dört erkeği ayrı ayrı odalara koydurur ve köpeği tarif etmelerini söyler. Renginden cinsine kadar herbiri başka bir ifade kullanır. Hatta biri kördü bile der. (Bir gözü)

Ama aynı peygamberlerin huzuruna çıkan kadınlar bu işi ince elediklerinden, iftiraları zor yakalanıyor. Hukuki kanıt izi bırakmıyorlar.

Fakat peygamber onları duygusal olarak YAKALIYABİLİYOR. “Bu çocuğu ikiye bölün, anne+lerine geri verin” diyerek… Oysa kadınlar bir takım arkadaşlık veya menfaat karşılığında gerçek anne olmayan için “ASIL ANNE BUDUR” dediler. En insaflısı, “Ben hatırlamıyorum” dedi.

Erkek şahit bulunamayınca, peygamber de çocuğun ikiye bölünmesi blöfüne başvurdu.

Uzatmaya gerek yok, beni anlıyorsunuz.

<> pardon hocam süleyman peygamber değil mi

Evet. Süleyman ve Davut peygamberler ADALETLERİYLE ünlüdür. Onların adaletini Efendimiz bile yapamadı. (Kör’e bile adalet gösteremedi/Abese suresi.)

Her elçinin MEŞHUR olduğu bir şöhreti vardır. (Ötekine üstünlüğü yoktur)

Aslında biz RÜYADA kalmıştık, İbrahim’in rüyasında. Bu konu çok önemlidir candaşlar. Omnijektivizm, hologram bunlar çoooook önemli.

Gerçekleşen ve gerçekleşmesi ÖTE’de oluşan A ve B ile AB durumları için o ayetleri saklayalım ve ilk chat’de başka bir konuya girmeksizin, bunları açalım.

(Şu anda oturmaktan sırtım mahvoldu. Bir de ev gürültü dolu, beynim mahvoldu.)

<> ilginize ve bizlere olan emeğinize tekrar tekrar çok teşekkürler kaptanım

Ben teşekkür ederim. Ama bu chat’in RÜYA konusu gerçekten önemli… Onu ihmal etmeyip, sonlandıralım.

<> Teşekkür Ederiz Hocam

 

Şükranlar Allah’adır… O dilemezse hiçbir şey olmaz. O dilemezse, şu anda ben dünyanın en cahil, en unutkan, ya da bunağı olurdum. O dilerse cinlenebilirim, Hunnes yerine Hannas olabilirim. Müddesir suresindeki Sekar’a atılan ALİM olabilirim. Şu anda canımı alır ve bilgi akışı kesilir.

Şükranlar Allah’adır, kuluna teşekkür etmeye bile değmez. Benim yerimde KİM OLSA bunu yapardı.

Siz insanlar arasında seçilmiş ve ötekilerden ayırt edilmiş bir HURİ (Ali İmran) ümmetisiniz.

Sizler hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan ve ata dininden ayrılmış, Hanif bir milletsiniz.

Sizlerden hangisi benim yerimde olsaydı, bunu yapardı EMİNİM. Onun için teşekküre değemez -gerçekten-.

Ama Allah’a hamdüşŞükre değer elbette.

Allah Hanifliğinizi tescil etsin. Dost edinsin sizleri/-+beni=Bizleri.

<> amin

Allah yolunda olmak en büyük beratımızdır. İki bağ arasında bile Allah bu tercihi yapmıştır. Allah HANİF kullarını kutsamıştır. Üstün tutmuştur.

Peygamberler arasında üstünlük yok ama, Hanif’in takvaca diğer kalan tüm iyi ümmetlere KESİN üstünlüğü vardır.

İbrahim atamız peygamber olarak diğerleriyle eşittir ama, İNSAN OLARAK diğer hepimizden üstündür -tekrar ediyorum İNSAN olarak-. Çünkü Allah ibrahim’i dost edinmiştir.

O’nun dostunun dostu, Allah’ın da dostudur elbette…

Geronimo böyle düşünüyor.

RZİ

MİH

BYE

<> teşekkür ederiz efendim

<> bye

Hans von Aiberg, 25/01/2004 (218/05)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 218 anasayfasına dön | sonraki CHAT’i (219) oku

218-05-bosanma

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar