Dünya üzerindeki Rockefeller faciası

Halil Nebiler: Programın başında öyle bir laf ettim. 🙂 Sen de “İblis İblis” diye bağırdın.

ABDli ünlü işadamı milyarder David Rockefeller, 101 yaşında öldü. “Ben bu kadar zenginim, bu kadar param var, 200 yaşına kadar yaşarım” diyordu.

Uluslararası sistemin önemli aktörlerinden birisi olan Rockefeller enerji şirketi Standard Oils’in kurucusu olan John Rockefeller’in büyük oğluydu.

Rockefeller’in New Yorkta Pocancio Hills’deki evinde uykusunda öldüğü açıklandı. Uykusunda öldü derler hep, güzel öldü hesabına getirmek için ama bilemeyiz tabi nasıl öldüğünü. Rockefeller’e son 40 yıl içinde 6 kez kalp, 3 kez de böbrek nakli yapılmıştı.

Dünya ekonomisinden oldukça nüfuzlu bir isim olarak görülen ve Amerikan kapitalizmiyle özdeşleşmiş isimlerden olan Rockefeller’in kişisel serveti yaklaşık 3 milyar dolardı.

Evet tabi sadece kişisel serveti değil, Rockefellerin önemli olmasında başka etkenler de var. Uluslararası sermeyeyi örgütleyenlerden biri anladığım kadarıyla.

Rockefeller’i, Türkiyede en iyi kim bilir, kim anlar, kim anlatır dediğimizde, bence Erol Bilbilik anlatır.

Erol abi, David Rockefeller 101 yaşında öldü. 3 milyar kişisel serveti vardı diye geçiyor gazetelerde. Ama zannediyorum, 3 milyar kişisel servet başkalarında da var, niye bu kadar önemli bir adamdı Rockefeller, hayatı ve eserleri nelerdir bize özetleyebilir misin, istirham etsek?

Erol Bilbilik: Estağfurullah, rica ederim. Kısaca şunu söyleyeyim: Yani David D. Rockfeller, pazartesi günü sabahı evinde öldüğü ajanslara düştü. Şimdi evi dediği yerin neresi olduğunu biraz sonra açıklayacağım. Uykuda öldüğğ açıklandı bir de.

Rockefeller, 12 haziran 1915 doğumludur. Ölü mü de işte 21 mart 2017 olduğuna göre hakikaten 101 yaşında öldü.

O Amerikanın en meşhur hayat sigorta uzmanlarından en önde gideni olanına maksimum ömrünün hesabını yaptırmıştı. O hesaba göre 114 yaşında ölecekti. Dolayısıyla biraz erken öldü.

Halil Nebiler: Yaaa değil mi, çok genç kaybettik. 🙂

Erol Bilbilik: Evet genç kaybettik. Bir de şunları da hemen silelim: Böyle 3 kere böbrek, 5 kere bilmem, bunların hepsi palavra. Bunların alakası yok, uydurulmuş palavralar, efsane şeklinde. Ben bunu yıllardır yazıyorum, biliyorsunuz.

Bir de hemen şeyin cevabını vereyim, böyle 2-3 milyar dolarlık şahsi serveti merveti demek, bütün dünya insanlarının aklıyla alay etmek olduğu gibi sokaktaki kedilerin aklıyla bile alay etmek olur.

Adam dünyanın en büyük servetine sahip. Onun kurduğu devlet tahvili borsada finansda bir günde gezen para miktarı 17 trilyon dolar.

Bunların hepsini havuzlayan adam Rockefeller’dir. FED üzerinden bütün amerikan vergi gelirlerinin tamamını havuzluyor, kendi kasasına dolduruyor. Tarihte görülmemiş en büyük havuzcubaşı ve en büyük soyguncu, en büyük çete, en büyük insanlık celladı bir kişidir, bu David Rockefeller. Bu bağlamda o tam manasıyla bir IŞİD’dir.

Böyle bir adam öldü. Dünya halkları büyük bir nefes alacaktır.

Halil Nebiler: Bayram ilan edebilir miyim abi, kendi adıma.

Erol Bilbilik: Bayram edebilirsiniz. Şimdi beklediğim iki kişinin daha ölmesi lazım.

Halil Nebiler: :)) Hayırdır

Erol Bilbilik: Bu iki kişi de onun fino köpekleri olan iki tane büyük stratejisttir. Birisi bu Rockefeller’in sağ kolu olan en güvendiği en büyük strategisti olan Zbigniew Brzezinski’dir. Zbigniew Brzezinski bunun tayin edilmiş en büyük celladıdır.

Bu Brzezinski çok sağlıklı adam malesef. Fakat ikinci büyük celladı da: Alfred Henry Kissinger’dir. Bu da en iğrenç en iğrenç bir çapulcudur, o kadar ki “savaşı ellerini ovuşturarak karşılayan iğrenç bir çapulcu” diye Hitchens “Kissinger yargılanıyor” adlı kitabında bu ifadeleri kullanmıştır. [Kissinger’in Yargılanması, Christopher Hitchens]

Halil Nebiler: Erol abi bu Rockefellerin gücü sadece parasından gelmiyor anladığım kadarıyla, bir örgütlenmesi gücü var bunun, değil mi?

Erol Bilbilik: Hayır para değil. Finans gücü dedim ya, işte borsalar, finans gücü ve devlet tahvilleri, hepsi. Bir de amerikan halkının hepsinin parasını bütün kazançlarını kendi havuzuna dolduruyor. Anlatacağım vakit varsa.

Halil Nebiler: Şunu kastediyorum: Hani Bilderberg var, CFR var, Trilateral komisyon. İşin o tarafına girersek biraz hızlandırma anlamında söylüyorum.

Erol Bilbilik: Hayır oraya girmeyeceğim. Kısaca başka yoldan anlatacağım. Bu havuzu nasıl dolduruyor, onu anlatacağım. Esas şey şudur bakın: FED, American FED var ya, Amerikan merkez bankası. Bu yapılanma dünyada yaratılmış en büyük soygun ve eşkıyalık mekanizmasıdır. Buradan havuzlanıyor.

Halil Nebiler: Aslında Amerikan Merkez Bankası diye bildiğimiz şey David Rockefeller’in kendi bankası mı?

Erol Bilbilik: Kendi bankası içinde hepsi, şahsi bankası ama.

Şimdi bunun nerede öldüğünü ve bu ailenin ana hatlarını bir çizeyim. Ondan sonra o merkez bankasını kısaca öyle uzatmadan anlatırım.

Bu David Davidson (D. orada Davidson’dur) David Davidson Rockefeller bir hanedanlıktır. Dedesi tarafından kurulmuş hanedanlıktır.

New York Zafer Abidesi var ya, Manhattan’a bakan tarafında o Zafer Abidesinin yükseldiği taşlık bir zemin vardır. O zeminin denizin altında, (o bölgenin ismi de New York Pocatico Hillsdir. Pocatico Hills bir yarımada gibidir bu,) denizin dibinde bir muhteşem sarayı bulunmaktadır.

Bu denizin dibinde yaklaşık 3 bin hektar büyüklüğünde bir alandır bu. Aynı zamanda Rockefeller’lerin idari işlemlerinin görüldüğü büyük bir mekandır bu. Yani denizin dibine hava sahasını, bir de deniz sahasını da dahil edin, orada hiçbir tehdide maruz kalmaması için bütüün siber teknolojiler kullanılarak bu deniz altındaki mekanı korumaktadır.

Bu yarımadaya giriş son derece kontrollüdür. Zaten kimse giremiyor, giriş yetkisi yok. Bu yarımadaya giriş kesinlikle dediğim örgütler tarafından CİA başta olmak üzere izne tabidir ve inşası aşağı yukarı hatırladığım kadarıyla 1930 yılında baba John Davidson Rockefeller tarafından başlanmıştır. Ve o günün parasıyla, 1930 yılının parasıyla 50 milyon dolara malolmuştur. 50 milyon dolara!

Halil Nebiler: Hiçbir şey değilmiş abi, o kadar paraya rağmen, devede kulak yani, ne olacak.

Erol Bilbilik: Evet evet, öyle. Basın bu gizli yarımadaya ancak nasıl girebilmiştir biliyor musunuz, 1950 yılında Steven Rockefeller’in (kardeşlerinden birinin) düğünü sayesinde girmiştir. Bu yerin içerisinde onlarca km. uzunluğunda labirenti andıran yollar ve koridorlar bulunuyor, denizin dibinde. Burada işte Rockefeller hanedanının gizli evraklarının saklandığı dünyanın en büyük veri arşivi olduğu biliniyor, tahmin ediliyor demeyeceğim, biliniyor.

Arazide 75 bina mevcut olup içeride 500e yakın hizmetçi çalışıyor. Hizmetçi de böyle hizmetçi filan değil yani, istihbarat görevlileri, bunun beyin takımı, çekirdek takımı. Rockefellerler, Kissingerler, Brzeniskiler oraya girip çıkıyor, Bill Gatesler…

Rockefeller hanedanının yanısıra bu David Rockefeller, New York’ta saldırıya uğrayan meşhur kuleler var ya, 110 katlı kuleler, o arazi de doğrudan doğruya Rockefeller’e aittir. O Rockefeller’e ait olan şey biliyorsunuz olduğu gibi muhafaza edildi. Şimdi oradan sağlanan para, o kulelerin inşasında sarf edilen paranın 7 katı para kazanıyor, yılda, 7 katı. Yani herkes bakıyor bakıyor selfie çekiyor paraları şey yapıyor.

Denizin dibindeki bu şeyde arşivin özel bir bölümünde de  gelecekte inşa edilecek Yahudi krallığının ilanı sayılacak Süleyman mabedinin bir maketi, aynı Kudüsteki gibi, esrarengiz müzesinde de saklanmaktadır. O maket burda Pocancio denizin dibinde. Aynısı da İsrail’de. O Süleyman mabedi orada muhafaza ediliyor.

Hanedanın ayrıca sahibi olduğu East-Riverda, nehirin doğu kısmındaki büyük arsada bugünkü Birleşmiş Milletler binası var ya, bu arsayı parasız hibe etmiştir, BM binasını.

Halil Nebiler: Babasının hayrına hibe etti değil mi BMye? 🙂

Erol Bilbilik: :)) Evet. İşte kısaca da bazı şeyler söyleyeyim: Rockefeller’in bazı söyledikleri var.

Mesela Rockefeller daha 1994te BM iş konseyi toplantılarından birinde şu lafları ediyor. Ama bu kayıtlara geçmiş laftar böyle, sahih laflar. Diyor ki:

“Küresel bir değişimin eşiğindeyiz. Beklediğimiz şey tam zamanına gelecek. Büyük bir bulanımdır bu. Uluslar Yeni Dünya Düzenini o zaman kabul edecekler.” diyor.

Bunun anlamı ne? Abii, bunun anlamı beklenen 11 eylül 2001 saldırılarıdır. Bu saldırıları CFR bizzatihi kendi eliyle yapmıştır. O saldırıların hepsi kendi CFR’nin içinde istihbarat örgütlerince yapılan saldırılardır, bunu kastediyor. Ve şöyle devam ediyor buna:

“Beklenen amaç, egemen ulus devletleri serbest pazar veya askeri müdahele yollarından biriyle aşmak idi. Buna ulusal toplumları istikrarsızlığa sürüklemek ve bölünmeleri, giderek kopmaları gerçekleştirmek de dahildir.”

Bunu yazıdan okuyorum. Çünkü bunu atlarsam bu şey kaçar.

“Küreyi 11 eylülden önce sarmış olan ekonomik bunalımın kökü serbest pazar reformlarındadır. Bize benzer ekonomiler bir bir çökmüş, Arjantin’den Türkiye’ye ülkelerin tümü su ve sağlık gibi en temel alanlarda bile yerli yabancı büyük sermayenin işgaline açılmıştır.”

Bakın, kendi yaptığını nasıl millete mal ediyor.

Eski Yugoslavya Federasyonundan bağımsızlığını kazanmış olan Makedonya bugün önemli ölçüde cocacola şirketinin denetimi altına girmiştir. Dikkatlice hazırlanmış ve yeterince tartışılmamış olan terörizme karşı savaş propaganda kampanyasının ardında serbest pazara teslim olmayanlara müdahaleyi meşru gösteren bir sunuş yapıyor.

“Amerika’nın savaş mekanizması özel servetlerin gitgide daha az sayıda kişilerin elinde toplamaktadır.” diyor.

Yaa adam planını söylüyor yani. Bunu yapıyor adam.

Halil Nebiler: Evet, açık açık

Erol Bilbilik: Kasım 1967de ise Cenevrede bir göl kıyısında bir otelde düzenlenen olağanüstü bir konferansta konuştu. Katılımcılar arasında tabi ki Rockefeller, dünyanın en güçlü kapitalistleri, General Motors olsun, British American, Tobacco, Amarican Chemical Industries, American Express, Siemens, Goodyear, US S??ir gibi petrol sanayi şirketleri, bankaların üstdüzey yöneticileri vardı.

İşte burada söylediği şey tekrar şudur. Times Incorporated başkanı James Linnen küreselleşmeye dair şu kahin ???iğini yaparak toplantıyı açtı ve şöyle dedi:

“Özel teşebbüsün ve kalkınmakta olan ülkelerin özgür dünyanın yararına birlikte çalıştığı yeni bir ilkim yaratmaya çalışıyoruz. Uluslararası teşebbüsün dünyası hükümetleri aşıyor, küresel ortamı devrimci bir hızla şekillendiren görünmez bir ağdır bu.”

Bu görünmez ağ işte Rockefellerin ağıdır. Burada bunu kesip, uzatmayayım…

Şimdi FEDe geçiyorum. FED bu kadar uzun da sürmeyecek yani. FED’den önce giriş yapmak için:

Biliyorsunuz Amerika küresel imparatorluk kurduydu, değil mi. Dünya hegemonyası, hegemonik güç. Sonra Brzezinski’nin önerisiyle Rockefeller’e bu sunuldu, kabul edilmedi. Dünya hegemonyası kuracaktı, onu yumuşak gözüksün diye “Küresel güç” dediler, tezgah çakılmasın diye.

Şimdi o zaman bu kendisini hegemonya, yani krallıktan öte olarak küresel birlik, dünya birliğinin çağı olarak ilan etti, David Rockefeller. Küresel Birlik Çağı dedi.

Bu küresel birlik çağına ise Japon elitlerini, Kuzey America elitlerini, Avrupa elitlerini koydu. Ve buradan da bunların yönetiminde bir Avrupa Birliği kuracaktı; bir Amerika Birliği, yani Amerika Birliği, Güney Amerika dahil, kendine bağlı olarak kurulacaktı; bir Asya birliği kuracaktı, orta asyaları birleştirip kendi emrine alacaktı; bir de Sovyetler birliği kuracaktı. Sovyeler birliği kuruldu, onda başarılı oldu. Fakat Zbigniew Brzezinski Afghanistan harekatıyla bir mantar tabancası patlatmadan Sovyetleri 100 parçaya bölüverdi ve tarihten sildi, soğuk savaş devrini bitirdi.

İşte bu projede çalışırken Rockefeller, tabi bunun dünya çapında bir sürü firmaları var. Kısaca onları da şöyle söyleyeyim: Mesela ExxonMobil, Chevron Texaco, Shell Texxon, British Petrol, Amoco, Marathon Oil, Quaker Oils, Assorca, United, Delta, Northwest, ITT, International Harwester, Keros, Boeing, Westing House, Hawlett Packard (yaw, Hawlett Packard zaten 100-200 milyarlık dolarlık şey, 2 milyar dolar serveti olur mu bu herifin?), ??? Honeywell, Internationel Paper, Pfizer, Motorola, Monsanto (Genetiği değiştirilmiş  ürünleri üreten Monsanto’yu daha 1965’de Cenevre’de kurdu, Kissinger’le beraber), United Car??? ve General Foods var.

Gelelim şimdi vakıflara. İşte en büyük soygun: Rockefeller öyle bir güçlüydü ki bütüüün kendi öz varlıklarının tümünü gayri-menkul olsun, menkul kazançları da dahil olarak kazançlarının tümünü metazori olarak vakıf haline getirdi.Vakıf haline getirince hiçbir kuruş vergi ödemiyorsun. Bütün kazanç cukka havuza giriyor.

FED’i az sonra anlatacağım. Şimdi Türkiyede Tesev, Tüsiad denen amerikan kuklası kapitalist örgütün zavallı adamları holdingleşme konseptini burdan öğrendiler. Holdingleşme başladı ya, holdingleşmeye gidenlerle vakıf kurdular. Vakıf kurunca ne ilan veriyorsun, ne bir vergi, beş kuruş para ödemiyorsun. Holdingleşmeyi Rockefellerin vakıflarından öğrendiler.

İşte bu FED havuzu dediğim havuzda bütün bu adını saydığım Rockefellerin varlıkları var. Bu varlıkların FED New York üzerinde toplanır. FED New York Amerikadaki 13 FEDin, Fort Boston, Fort Chicago falan filan, hepsinin anasıdır.

Bütün Rockefeller %99u servetinin, malvarlıklarının New York FED üzerindedir, gelirlerinin hepsi de New York FED üzerinden Rockefeller havuzuna akar. O paralarla Rockefeller kendi silah firmaları, siber savaş firmaları, petrol firmalarına devletin parası olarak ihaleler vererek aynı paraları karlarıyla cukka havuza doldurur.

Mesele bundan ibarettir.

Halil Nebiler: Peki çok teşekkür ederim Erol abi. Bir gün sizi stüdyoya davet edelim de, bu maddi durumun dışında uluslararası siyasi duruma da dokunalım. Çok teşekkürler, sağolun varolun.

Erol Bilbilik: Bir dakika varsa, bir de böyle kararlı milletin ruhu, çok önemli bir şey söyleyeyim, bu söyleyeceğim şey bilinmiyor: Amerikanın yani Rockefeller’in en büyük rakibi Çin’dir. 2015’te Amerika seviyesine iktisadi filan gelecek diyor ya, kardeşim, Çin bugün iktisaden ABDyi geçerek dünyanın 6. ekonomisi olmuştur. Yani geçmiştir.

Bunun da esası, Çin büyük dehasının, Çin’in siber savaş hackerlerinin dehasının yarattığı digital para birimi olan BitCoin değeriyle sağlamıştır, sağlamaya devam ediyor. Bu da Türkiyede hiç kimse tarafından bilinmiyor.

Tekrar ediyorum, Çini iktisadi, Amerikanın istisadi durumunu geçmiştir. Çok fazla öne geçmiştir ve dünyanın en büyük 6. ekonomik gücü olmuştur.

Halil Nebiler: Peki. Çok teşekkür ediyorum Erol Bilbilik. Sağolun varolun.

[embedyt]https://www.youtube.com/watch?v=3XndzCArNWA[/embedyt]
Yorumlar