Gerçek şairler – Ehli beyt katliamı – Sünnilik/Süfyanilik

Kozmik yalnızlığın bir türküsü var dilimde, her pusula yokluğunda hep bu türküyü terennüm ederim. Aşık Nesimi… “Kah çıkarım gökyüzüne; seyreylerim alemi! Kah inerim yeryüzüne; seyreyler alem beni….”

Nesimi’ye sormuşlar böyle demiş!

Nesimi ve Mahsuni Şerif, “İntikamı alınacak TASAVVUF şairlerinden/felsefecilerinden”.

Şimdi ben bunu yazdım ya, tutar bana “Hah işte ağzından kaçırdı, bu adam ALEVİderler.

(Çoook dediler zaten -sanki Hanif’e bir mezheb gerekiyormuş gibi-. Adama/kadına (=kişiye) diyorsun ki ben HANİF’im! O diyor ki, “Ben de senin gibi HANEFİYİM. İşte mealcilerin Kur’an’ı da bu halde…

Hani hatırlar mısınız? Nerelisin diye -bir avukat- sormuştu. “Danimarkalıyım” demiştim de… “NE MARKA?” diye sormuştu.

Tam bu ayıbını örtüp “Danimarka bir ülkedir” dediğim anda ikinci gafını yapmıştı: “Danimarka’nın içinden mi?

Allah’tan şu soruyu sorunca hemen kaçmıştım: “Kimlerdensiniz, zümre adınız var mı?

Hayır benim kabilem, aşiretim yok. Şeyhim falan da yok. Yani ben “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” hadisi uyarınca şeytanı şeyh edinmiş oluyorum.

İşte böyle bir yanda Hadisi şerif, öteki yanda “Aşık Mahsuni şerif”. Böyle olunca ehveni şer olarak “İkincisini” kendime yakın hissediyorum.

Keşke, Resulullah’ın 40 tane çocuğu, 400 tane torunu olsaydı. Hepsini Yezid ve ebeveynleri ne biçim yok ederdi?

Yahu, eski bir olay ama biz SÜNNİLER(!) neden ve niçin ve de niye EHLİBEYTİ öldürenlerin karşısında değil de yanındayız? Bana bir yanıt verecek var mı?

(Allah şahidim ki, ben alevi değilim ve Allah şahidim ki, benim bir mezhebim yok. Ben sadece Hanif müslümanım.)

Ama Sünnilik (Hanefilik, şiilik ve hanbelilik) üçü de YEZİD’den yana!

<> Benim bütün sülalem Alevi. Sünnetullah değişmiş mi ki biz değişelim?

Sen Yezidilerden ON GÖMLEK üsttesin [candaş]. Sen İslama eleştirel bakabilen bir yapıya sahipsin. Yezidiler ise asla burunlarından kıl aldırmazlar. Varsa Hadis-yoksa Hadis!

<> Hep alıştırarak buralara kadar geldim.

ŞEYTAN en büyük tuzağını bu  H A D İ S L E R L E  ve de 220 yıl sonra kurdu. Öyle bir tuzak ki, mezhebe bölündükten başka, ayrıca da DİN DIŞINA çıktık.

Vay o kitabı elleriyle değiştirenlere, vay onların yaptıklarına, vay onların kazandıklarına. “Doldun mu CEHENNEM, doldun mu?”

Duygulandım, bir aspirin almalıyım.

<> Kaf-30: O gün cehenneme diyeceğiz: “Doldun mu?” O da: “Daha fazlası var mı?” diyecek.

<> Bakara-79: Yazıklar olsun ki o kişilere ki, Kitap’ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, “işte bu, Allah katındadır” derler. Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden! Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden!

 

Aspirin=Salat idi. Salat daha çok duygu verdiğinden, “Büyük acı küçük acıyı unutturur” misali duygularıma fren vuruyorum.

Ama Ehli Beyt için içim yanıyor. Neden bu vahşet? Niçin bu zulüm? Niye bu sülale boyu soykırım? Babalarımıza annelerimize soralım bunu: NEDEN BİZ KATİLLERİN YANINDA=EDEBALI yanında olduk -hem de 700 yıldır-?

Sorun anne-babanıza, mahalle imamına… Amcamıza, dayımıza, babaannemize ve anne annemize… NEDEN BİZ EHLİ BEYTİN yanında değil de karşısındaydık?

NEDEN -sanki yanındaymışız gibi- çocuklarımıza “Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer” adlarını verdik. Neden ATALARIN DİNİ böylesine ikiyüzlü? Dörtyüzlü? Sekizyüzlü…

Tarihi sorgulamak BANA düşüyor maalesef… Görevim  T A R İ H İ   s o r g u l a m a k !  Bunun için bu zamanda bu yerdeyim!

Geçmişi kaşımıyorum, yaralara dokundurmuyorum. Ama onlardan sonra ABBASİ‘ye, sonra dili farslaşmış ama DİNİ YEZİDİ olan Selçuklu’ya, Türkiye selçuklusuna ve onların uzantısı olan EDEBALI yarma ve kakma aşısıyla takviyeli OSMANLI hanedanına…

NEDEN onlar BUMİN-İSTEMİ-TONYUKUK gibi olamadılar… TÖRE’yi Edebalı itinin geleneğiyle değiştirdiler. Orkun kitabelerinde ana tematik “TÖRE“nin bozulmaması üzerinedir.

Bu kan davası değil ama vicdanım da rahat değil! EHLİ BEYT bize KUR’AN’DAN sonra emanet edilmişti. Kur’an yerine HADİSLERİ; Ehlibeyt yerine (Maktul yerine) KATİLLERİ benimsedik.

Vicdanım sızlıyor. Duygularımı bastırmalıyım. BARIŞ BARIŞ BARIŞ. Hayır halen müsekkin olmadım, teskin olmadım. Konuyu değiştirelim bari…

Hans von Aiberg, 24/08/2003 (177/02)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 177 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

177-02-ehli-beyt

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar