Gizemler – Borges – Zigzag – UFO – Zaman yolculuğu

(Neden J.L. Borges yerine L.J. Borges?)

slm&slm sevgideğer sen dostuma, yanıtlar dizisinin ikincisini sunuyorum.

<> Soru: Bugün Borges’in bir şiirini okudum ve bir zamanlar aklımı çokça kurcalayan bir soru tekrar aklıma geldi. Aiberg’in kitaplarında Borges daima L. J. Borges olarak anılır ancak Borges’in adı tüm kaynaklarda J. L. (Jorge Luis) Borges olarak geçer. Bunun neden böyle olduğunu Aiberg’den açıklamasını rica ediyorum.

Cevap: Sevgideğer dost, daha önceki bir mesajdan iki paragraf sunuyorum. Bunların içinde sorularının yanıtı var:

<> “… Ölmüş babamın “Beşiğini sallatıyor bana” Bir Arjantin “LULLABY” ağır bir tango misali… Dont cry for me Argentina! diyor sanki Luis Jorge Borges…”

<> “… Jorge Luis Borges sen gizemlerin mimarısın sanki.”

Geçmişteki Borges ve gelecekteki Borges: Tek fark: Biri J. L. Borges, diğeri L. J. Borges… “İki zamanlı = Zülkarneyn” gibi iki zamanı ayrılsın diye… Küçük bir detay ama önemli. Biri doğmamış olan diğeri çoktan ölmüş olan. (Sembolik de olsa öldü varsayalım.)

<> “… Ama iste 85’indeyim ve biliyorum… ÖLÜYORUM…”: İKİNCİ KEZ ÖLÜYORSUN/ÖLECEKSİN, İKİ KEZ DOĞMANIN BEDELİ BUDUR: İKİ KEZ ÖLMEK! Arjantin-1985 Jorge Luis Borges veya Aşiyan-2294 Luis Jorge Borges…”

Sevgideğer, “Bu da ŞİMDİLİK isbatı mümkün olmayan” ama “Gelecekte isbatlanMIŞ” ya da “İsbatı tehir edilmiş” yazılardan bir yazı… Bu yazıyı, tam “ZİGZAG“ın yeni statüsü açıklandığındaki şokumla yazmış, daha doğrusu açık vermiştim. O arada da kendiliğinden yanıtlar içinden çıkmış oldu.

Borges, Zigzag (Batılı Müslüman bilim adamları 114 plaka no’nun) Şerifidir yani Karl M. Allein takma adıyla süregelen geleneğin sonuncusudur. Bu da “9SCE” = “NaynESsee” ZİP’ini almaktadır.

Ancak 1986’daki ÖLÜMÜ ardından, 12 yıl boyunca, YERİNE 10 SCE konmadı.

Bunun yerine SİEG SAGA adlı “Lobi Kaptanı = İmamı, Prof Siegfried Saga, K.M.Allein NAİPLİĞİNİ üstlendi. Elbette bunun da isbatı yapılamaz. Ama aşağıdaki mesajda bir rastlantı olarak Sieg Saga kendini belli ediyor:

<> “Ayberg’in eserlerini henüz tanımadan Almanya’da Televizyonda 4 Alman müslüman bilimadamlarının röportajını seyretmiştim. Bunların arasında Prof. SIEGFRIED SAGA adındaki (muhtemelen bir künye isim) bilgin yaklaşık 50 yıldır müslüman olduğunu ve sadece Quran’ı otorite kabul ettiğini söylüyordu. Aralarında tesettür taşımayan, İslamiyet”te başörtü emri olmadığını savununan bir Dr. Hanım da vardı. Açıkca bu kişiler Ayberg’in bahsettiği Sieg-Sag cemaatininden olabilirler.”

Sevgideğer dostum, Yukarıda adı geçen Siegfried Saga, “Sieg Saga = Zafer destanı” denen Zigzag Subsdiary kuruluşun kurucusudur. SiegSaga departmentinde “Müslüman olmayı seçen batılı bilim adamlarının” DİN LİGİ ve BİLİM KLÜBÜ hobilerinin “Birleştirildiği” bir KOZA ÖRME SÜRECİ’nin okuludur.

Buraya tırtıl olarak girersiniz, sonra da KOZA’dan Kelebek olarak çıkar ve uçarsınız. O zaman Zigzag’a “Terfi edersiniz”

Prof. Siegfried Saga, (Kahire’ye bitişik bir kent olan) Zagazig’deki Doğulu müslüman 104’lerin Ekim Bey (Hekim Bey de deniyor.) takma adlı Şeyhülislam ile “İlişki kuran” tek, biricik KOORDİNATÖR’dür.

Ekim Bey’in emanetindeki Hızır Tezkirelerini sayfa sayfa elden alarak Karl M. Allein’a teslim etmektedir. Allein ise “Eşsiz dehasıyla” bunları gereken kimselere yine posta yoluyla iletmektedir. Hızır Tezkireleri “Kapalı devre bir yayındır”. Bunun anlamı “Tıpkı kurumlar arasındaki yazışmalar, LAN ağları gibi” dışarıya yayınlanamazlar.

Bugün ABD’den örnek verirsek, “Blue book Project”, yani Pentagon’un “UFO dosyası”, kapalı devre olduğu için açıklanmaz ve dışarıdan soranlara “Reddedilir”. Bunun gibi CETİ (Akıllı yaşamlar dosyası) da bir dev bölümde yer alır ama, “Kapalı Devredir” açıklanamaz.

ABD 51. Silo vardır: Çünkü orada bir de kazaya uğramış bir UFO hurdası vardır. Askeri tesislerde “LİSTE” olarak gösterilir, ama bir sivil sorduğunda “Böyle bir Silo yoktur” yanıtı verilir. Oysa Daytona RedRock askeri üssünde sayısız “UFO malzemesi” raflara konmuştur. Ama sivillere “Varlığı” reddedilir.

Başkan Eisenhower “Torunları” olan UFOnotlar tarafından resmen görüşmüştür. Musevi bu torunların deşifre olmaması için, piyasaya bol miktarda “Alien=Yaratık” fotoğrafı sürülmüş, böylece “Geleceğin savaşlarının iki karşıt torun grubu tarafından yapıldığı” örtbas edilmiştir. Bunu planlayan bizzat DEVLET’tir.

Roswell olayı %90’a yakın DOĞRUDUR. Yalnız işin içinde “Uzaylı” yoktur, onlar sizlerin torunlarıdır.

Geleceğin ileri teknolojisiyle (TARIK) zamanda geriye gitmek mümkün olacaktır. Hemen her kurgu bilimde ve filmde olduğu gibi “İyiler” ile “Kötüler” iki grup halinde savaşım vereceklerdir. (Vermektedirler):

Birinci grup, “Dünya ekonomi devleti” kurma peşinde olanlardır

Diğer grup ise “Dünyada eşit ve eşgüdümlü WEMB = Mehdist/Mehdianist sistemin” savunucularıdırlar. (The almighty system/The mighties sys.)

Bu savaşlar Kur’an’da  M İ S A L  olarak iki surede verilmişlerdir: Birincisi Kalem-17>>33 (Dahil) ayetler, ikincisi ise Kehf-32, 43 ve biraz da 44>>46. Aslında bunlar birbirinin devamıdır ama, nedense, iki ayrı sureye dağıtılmıştır.

Yani orada gördüğün “İKİ BAĞ’IN SAHİPLERİ MİSALİ” öyle kupkuru bir anlam içermiyor, zaten Allah’a da “BASİT YAZMAK” yaraşmaz.

Orada yazılan, başkalarının sandığı gibi “Müteşabih” ayetler değildir. Allah doğrudan “MİSAL” demektedir. Ankebut-43. ayet ise “ALLAH bu MİSALLERİ TÜM İNSANLAR için veriyor. Ama onu ALİMLERDEN BAŞKASI ANLAMAZ!” diye AÇIK bir senet vermiştir.

MİSALLER, KUR’AN = İLİM ayeti gereği vardır. Kur’an’ın muhkem denen ayetleri bile yarı yarıya MİSAL’dir.

Eğer Kur’an programın varsa ve buradan “Misal, Emsal(Çoğulu) Temsil, Mesel, misli, Mesela” vb. kelimelerini aratırsanız, ne demek istediğimi daha da iyi anlayacaksınız.

Hemen her yerde: “Biz misalleri düşünsünler diye indiriyoruz” ibaresini görebilirsiniz.

Nur-35. ayette: “Onun MİSALİ” diye başlar ve üç yerde daha MİSAL kelimesi geçer. “Biz Kur’an’ı dağlara indirseydik…. bu misalleri düşünenler için veriyoruz.”

Şu ayetlerdeki MİSAL terimlerini inceleyiniz:

Zümer-27: “Her çeşit misalin getirildiği,”

Ankebut-43: “Bunu sadece Alimlerin anlayıp yorumlayabileceği,”

İsra-41: “Kur’anda her yerde misal verildiği ve böylece ÇIKARIM, ÇIKARSAMA yapılabileceği, fakat tersine bu misallerin insanlarca Haktan, hakikatten kaçınmalarına ters tepki verdiği yani Alimler’den başkasının DOĞRU’yu bulamayacağı,

İsra-89: “Kur’an’da her türlü ve bol MİSAL getirildiği fakat insanların bu Misalleri kabul etmediği,”

İsra-12: “Kur’an’da herşeyin (Misal=Modelleme yöntemiyle) tüm ayrıntılarıyla açıklandığı,”

En”am-38: Kur’an’da hiç birşeyin eksik bırakılmadığı, (Misalleri anlayıp çözümleyecek tek mercii olan alimler sayesinde…)”

Furkan-50: “Kur’an’da insanlara çok sayıda MİSALLER verildiği fakat (Alimler dışında) kimsenin bunun kıymetini bilmediği…”

Rum-58: “Kur’an’da insanlara her türlü misal getirildiği ve benzeri ayetlerde ISRARLA anlatılmıştır. Acaba Allah’ımız niçin bu kadar ısrar ediyor dersiniz!”

Orada belirtilen “Misal”deki “İki bağ sahibi” de, böyle bir MİSAL’dir. Tefsircilerin (Yaşar Bey dahil) bunu anlamaları mümkün değildir. Çünkü “Bağ”=”Kamp”, “Bağçe/Bahçe”=”kampus” anlamındadır.

Burada anlatılana örnek, “Düşman KAMPLARA bölünmek” anlamında bir MİSAL’dir.

Yani özetle, gelecekten geçmişe taşınan teknoloji ve rekabetle “İki düşman Kamp”tan, “kamplaşmaktan” söz edilmektedir.

Zigzag, “Dünyayı ele geçirmek isteyenlerin” karşısında, “12 ana-devlet (dil birliği, ırk birliği değil) düzeninde ve düzineye indirgenmiş (WorlDosen) “eşit, eşgüdümlü, eşkatılımcı, paylaşımcı, hakkaniyetli” bir düzen”den yana kuruluştur. Konfederasyon (Aslında “BloCamPact”=Bloklar, kamplar, paktlar) düzeyinde Mehdist yapılanmadan yanadır.

Nasıl ki, ABD’yi geçmişte 300 kadar aile ve kervanlarından oluşan Pioneer denen öncüler keşfe açtılarsa, ZigZag da karınca kararınca kendine düşeni yapmaya soyunmuş bir PİONEER ön-kuruluştur.

Pioneer olmayı küçümsemeyiniz: Adem ve Havva “İKİ KİŞİLERDİ“, bakın şimdi on milyarlarca kişiler…

Resulullah ve Hatice Anamız, “İki kişiydiler”. Resulullah mağarada başına gelenleri anlattı: “Ya Hatice, sevgili eşim, yeni bir din emri geldi, birgün bütün dünya müslüman ümmetinden olacakmış. İyi ama, biz iki kişiyiz, nasıl olur bu?” diye ümitsizce konuştu.

Ama “İkra” = Alak suresinin üzerinden 23 yıl geçince ve son sure olan “NASR” = “Allah’ın yardımı ve fethi geldiğinde İNSANLAR AKIN AKIN İslama girerken görürsün” ile daha yaşarlarken o kerametin en başını çektiler, gördüler ve yaşadılar. Onlar da, ZigZag’da 313 kişiyle birer Pioneer’dir.

Hızır Tezkireleri de böyle “Kapalı yayınlar”dır. Yayınlanmasını beklemeyin, (Belki zaman aşımından sonra yayınlalanabilir. Ama bu kez, “Nereden bilelim, kim yazdı, doğru mu? tezgah mı?” gibi sorular karşımıza çıkacaktır.) Gelecekte biz doğrulanana kadar, şimdilik “Havet”ler ile idare edeceğiz.

Bir LAN sistemi kanalıyla asla dışarıya direkt olarak sızdırılmayan ama açılması gerektiğinde özellikle benim kitaplarımda deşifre ettiğim ya da Hawking’in “Karadelik buharlaşması, mini karanoktalar ve relativite ile quantum kuramlarının birleştirilmesi, başlangıç tekillikleri” gibi bulguların tamamı, Hızır Tezkiresi”dir.

Benim Arz-Arş dizisinde ise “AÇIKÇA” belgeleyip yazdığım, yorumladığım pasajlar da Hızır Tezkiresi”dir. K. M. Allein olarak bize posta yoluyla tevdi/distrübte edilenler de Hızır Tezkiresi”dir. Üstelik “BİTMİŞ“, yani tamamı yayınlanmış durumda…

Sadece bende “Yeniden yapılanma” = Zil-Zal (Biz Zip-Zapp dedik) bölümü kaldı. Onu da zaten şöyle ya da böyle, örtülü/açık yazıyor, sizlere “Saydamlıkla” naklediyorum. Kalan bir kaç paragrafı da yine siz okurlarıma transfer edeceğim. Böylece tüm Hızır Tezkireleri deşifre edilmiş ve kapalı devre yayın halinde kalmaktan kurtarılmış oluyor.

Bu “Tezkire” Ekim Bey’de idi. Tezkire bitince “Ekim Bey=Şeyhül islam”lık kurumu da tarihe karışmış oluyor, yerine “Şerif ül İslam”lık kurumu geçmiş oluyordu. Ekim Bey gibi, Sieg Saga, yani koordinatör kurum da kendini lağvetti.

Böylece 50 yıllık bilgi birikimiyle 1986’dan bu yana K. M. Allein Borges (9SCE) yerine NAİP olarak bakan Siegfried Saga’da kendini lağvetmiş oluyor.

Son sayfa tezkireye kadar, Hanım Müslüman yani Bayan Siegsaga da koordinatörlük görevini bitirdi. Bunların tamamı on gün içinde ve aniden oluverdi.

Pekiyi ne olacak şimdi? ZigZag ismen kalacak. Sieg Saga yerine Zip Zap kurulacak. KM Allein olarak artık bir değil, İKİ KİŞİ görev yapacak. 10SCE (Tennessee) olan bu iki kişi:

Kaptan: 10SCE/mrs.cp (Zig-Zag ve Sieg Saga’yı yönetecek.) ve Co-Capt: 10SCE/miss.ccp (ZipZap adıyla 104-Doğulu hanifler ile 114-Batılı Hanifleri BİRLEŞTİRECEK.)

Yani “Bir ağacın iki dalı olarak ayrılsınlar” vasiyeti sona ermiş bulunuyor. Bunun yerine 150 yıldır ayrı yaşayan Batı ve Doğu dalları “TEK BİR VÜCUT” olarak içiçe birleşecekler.

“Bunlar Zigzag içi İÇMESELELER… Kimseyi ilgilendirmeyebilir” diye düşünenler de haklı… Ama bana verilen ilk talimat: “Milat başladı. Tarih yazılıyor. Tarihe açık belge bırak.” Yani bu kadar şey yazmakla sadece, istemeyerek ve Ha-vet kaypaklığına da bürünüp, ilkelerimi feda etmek bedelinde son emri yerine getirdim.

O Emir ki, Bağdadi’den öte “Küçük Patron”un vasiyetidir. “Büyük Patron” kim derseniz, “O ALLAH“tır. (MONONOME = Monom) Allah dilemezse, küçük Patron hiçbirşeydir: ben gibi NONE-NOME=NONOM’dur. Mrs.cp ile Miss.ccp ise BİNOM’dur. 10SCE karşısındaki “Öteki Kamp” ise birbirinin ANTİNOM’udur. Matematik bilen bilir son ikisini… Ama NONOM ile MONOM’u henüz sizlere dökümlemedik.

Evet bunlar isbat edilemez şeyler! Ama arayanlar için ipuçları verebilirim: İlk K. M. Allein olan Axel Heiberg adına, Kanada Kuzeyinde aynı adlı bir ada’yı görebilirsiniz. İlk deneyler orada yapıldı. Çünkü eskiden kuzey MAGNETİK kutbu oradaydı. (Biliyorsunuz kutuplar her yıl yürüyerek yer değiştirir.)

Groenland adasının en kuzeyindeki buruna bakın: Orada Morris Ketchum Jessup Burnu yazıyor. Bu kişinin Philadelphia deneyini yapan kişi olduğunu bilen biliyor. Jessup adını alan Burun ile Axel Heiberg adası arasında LİNK kurdu ve böylece Philadelphia deneyinin önkoşulu hazırlandı.

Bu deneyi kendisine yaptıran KM Allein”ı şu linkten bulabilirsiniz: [ http://web.archive.org/web/20010806022118/http://www.parascope.com/en/articles/allende.htm ].

Ekim Bey’i de link’e yazarsanız. Arama motoru sizi bir Önceki K M Allein olan Gurdjeff’e götürecektir: [ http://www.gurdjieff.org.uk/gs9.htm ]

Orada ilk ya da ikinci EKİM BEY’i göreceksiniz: “1885 summer G. visits Constantinople (where he meets Ekim Bey) to study the Mevlevi and Bektashi dervishes. He returns to Alexandropol, where his parents now again live, via Hadji Bektash, Konya, and Aksehir.”

DAHA ÇOK AYRINTI İÇİN, ATA NİRUN’a yazınız ya da ellerinde “Bilinmeyen Dergisinin” ciltleri olanlar, Ekim Bey maddesine baksınlar, çooook ilginç bir kaç yazı bulacaklar. Hatta, bir arkadaşımız kendini görevlendirebilir ve (Galiba Fenomaen dergisinin başyazarı olan Ata Nirun’dan bu yazıları sanal ortamda isteyebilir ve buraya asabilir.)

Kahire bitişiğindeki Zagazig kenti bu ismi nereden alıyor? Grönland Batısındaki Thuleqaanaq (Zülkanak okunur=İkiboynuzlu) kenti bu ismi nereden alıyor? Neler oluyor?

Einstein’ın ünlü bir demeci var: “Uçan Daireler gerçektir, KAYNAKLARINA dönüyorlar” demiştir ve kayıtlı bu cümle ile ne demek istedi acaba? Son nefesindeki “Tarık beni götürsün anlamındaki Dhurakhapalam” sözü neydi acaba?

Bir link daha vereyim:

[ http://web.archive.org/web/20010803031816/http://home.planet.nl/~brom0022/AZT.htm ]

Orada flamanca yazılı bölümde şu paragraf ne diyor acaba?

Russische universiteiten reeds met middelen experimenteert, die de telepathische eigenschappen eventueel zouden kunnen bevorderen. Tsaar Nicolaas II heeft de russen het nieuws over de dhurakhapalam nagelaten. Hij bestudeerde nl. geestdriftig de verhandelingen, die een zekere Sédir, een Franse expert van de “geheime wetenschappen” over dit bizarre thema schreef. Deze schilderde in een boek met de titel Initations, de ontmoeting van zijn meester met de scheppers en piloten van het mysterieuze vehikel.

Het privé-archief van de laatste Russische tsaar, moet echter nog veel meer bijzonderheden bevatten, daar de heerser zeer intensieve vriendschappelijke betrekkingen met Sédir onderhield. Als we de heilige Indische “Kaap Kennedy” bereiken willen, moeten we ons nogmaals naar de legendarische onderaardse gangen begeven. Het bevindt zich nl. in een onbereikbare dode stad in het hoogland van Dekan, waar alleen ingewijden kunnen komen en wel door een steile tunnel, die van de voet tot aan de top van een berg loopt. De monniken van deze eigenaardige hermitage zouden o.a. weten, hoe men “metalen van het aardmagnetisme isoleren” kan.

Ze kunnen metalen ook buitengewone eigenschappen verlenen, ze doorzichtig maken en met een geheimzinnige energie opladen. Dat bereiken ze allemaal door onophoudelijk te werken met bijzonder kleine hamertjes, waarvan de klank een heel grote rol speelt in het veranderingsproces.

Op deze manier zou de dhurakhapalam vervaardigd zijn. Een doorzichtige kubus met gouden weerschijn en zijden die ongeveer anderhalve meter lang zijn. Binnenin zit – volgens Sédirs woorden – de piloot op een kistje vol met laurieras, die als isolatiemateriaal dienst doet. Voor zijn ogen heeft hij een plaat van donker goud, waarmee hij de route controleert.

De enige instrumenten voor de besturing zijn twee kristallen knoppen, die twee zilveren draden met een accumulator voor geluidsenergie verbinden. De kubus beweegt zich in de eerste plaats dank zij deze onbekende krachtbron, hoewel alle elementen van de Indische mystiek aan de opstijging meewerken. Met een stormachtig gebulder verheft de dhurakhapalam zich en verdwijnt uit het gezicht van de aanwezigen om naar onbekende gebieden te ijlen. Het rijst door de hyperkosmos, “een grijs niets, waar lichtflitsen en witachtige explosies” doorheen schieten, om daarna weer in de wereldruimte op te duiken en met ongelofelijke snelheid van de ene planeet naarde andere, van zon tot zon en wellicht van Melkweg naar Melkweg te suizen.

Evet Sevgideğer, Ben neyi nasıl isbat edebilirim bilmiyorum ama, verdiğim bir kaç ipucu size yazdıklarımın afaki ve muallakta, muğlak şeyler olmadığına ilişkin hiç değilse bir fikir verecektir.

Ve ben sizlere HANİFLİĞİ yazdıkça, kimsenin aklına asla gelmemiş yüzlerce şeyi de ilk ve tek söyleyeceğimden ve yazacağımdan emin olabileceksiniz.

O yazılarda buluşmak üzere hoşça-dostça kalınız.

Hans von Aiberg, 29 ağustos 2001, mail n° 087

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

gizemler

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar