Abese suresi – Peygamberimizin azarlanması – Vahy mekanizması – Allahın dolaysız vahyetmesi

Vahy gelmeden dört saat önce kendini haber veriyordu. Giderek artan bir dozda artıyordu. Sonunda Resulullah vahyin etkisine giriyordu. Yani dört saat önceden haberdar oluyordu bilenler…

Ama O GÜN GARİP BİR ŞEY OLDU, hatta üç şey:

İlki, VAHY haber vermeden BİRDEN BİR SALİSEDE geliverdi.

İkincisi, VAHY’i Melek (Cebrail, Mikail) değil  A L L A H ‘ımız doğrudan getirdi. Yani kendi mikrofon Resulullah da hoparlör oldu ve bu ikisi BİRDEN BİRE OLDU.

(Allah’ın meleğe aracıya ihtiyacı yoktur elbette.)

Allah bizzat ve ANİDEN vahyi indirdi.

Resulullah dört saniye bile beklemeden, elektriği kesilmiş bir robot gibi başı önüne düştü.

Ve başladı konuşmaya: “Abese ve tawella…” Bunun tercümesi şu:

Edebi anlamda “Yüzünü ekşitti ve arkasını döndü”…

Ama MİSAL anlamında çok kötü. (Anımsarsanız örneğin Ruh Rabbin emrindendir ayetinin Ruh=Git emir kipi olduğunu söylemem gibi.)

Abese=Abesle iştigal eden.

Tevella=Defol git anlamında.

<> tawella, tewella değil mi, tı mı?

Sabret anlatacağım. Tevil kelimesiyle de bağlantılı. Örneğin ElHam/Dülila/… diye yazarken Ha olan Ham(D)ın, H (Güzel he, yuvarlak he) olduğunu yazmıştım. (Fatiha’yı Cinlerin nasıl algıladığı bahsinde.) Tevil’in “Te”si ile ötekinin “Tı”sı da aynı hükümde. Cinler için bir tek ses vardır. Ya da harf… Yani o yöntemi kullanıyorum. Abese içindeki “peltek s” harfi de burada SİN oluyor artık.

<> Cinler bizi görebiliyorlar mı?

<> Onlar daha latif de ondan mı?

Cinler ile ilgili bahis sonra, konu bölünmesin diye Abese suresine döneyim.

“AbeSe ve Tewella”=”ULAN DEFOL” ya da “YAKAYA YAPIŞMAK” oluyor. Ya da “Gel lan buraya” oluyor…

Yani “Artık içmiyorsunuz değil mi?” diye bize nezaketle soran Rabbimizin bu surede CELALLENDİĞİNİ görüyoruz.

ANİDEN ve BİZZAT ALLAH gelmiş ve RESULULLAH’ın yakasına yapışmış ve onu aşağılamıştır…

Abese sures: 1: (Peygamber), yüzünü ekşitti ve geri döndü. – 2: Ama’nın kendisine gelmesinden ötürü – 3: Belki o temizlenecek – 4: Yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. – 5: Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince – 6: Sen ona yöneliyorsun – 7: Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin. – 8: Fakat koşarak sana gelen – 9: Ve (Allah’tan) korkarak gelenle – 10: Sen onunla ilgilenmiyorsun.

Yukarıdaki ayetleri TEVİL edelim:

1. Abesle iştigal eden, gel yakana yapıştım senin

2. Görmeyene yaptığın bu adaletsizlikten dolayı.

O umulur ki temizlenecekti ve sen kirlendin.

Senden TEZKİRE (ilim, nasihat) alacaktı

o ilk görme özürlü müslümandır.

O görmeyen gözlerde sende olmayanı gören nice hasletler vardı.

Sen ise hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve İslamın da ona ihtiyacı olmayan, İslamın başının belasına çevirdin yüzünü Allah’a arkanı döndün köre değil…

O kendini herşeyden müstağni görenin (Ebu Süfyan’ın) temizlenmesinden ve İslam ile arınmasından sana ne, sen nasıl Allah ortağı olmuşçasına ona tavizler veriyorsun? Mucizeler niyaz ediyorsun.

Sen sadece tebliğ ile sorumlusun. O adamı bana bırak.

O Mütteki (Alim olacağını buradan anlıyoruz, sadece alimler korkar) ve coşkuyla her barikatı aşarak sana koşan ayağına gelen büyük kısmet ile ilgilenmedin bile…

Aman Ya Rabbi? Allah’ımızı bu kadar MÜNTEKİM ve KAHHAR kılan nedir?

-devam edecek-

Hans von Aiberg, 30/11/2001 (027/15)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 027 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

027-15-vahy-abese-azarlamasi

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar