Chat 262 – 10 ocak 2005

chat-262-logo-hi Chat 262 – 10 ocak 2005

[] Kaptan msccp10SCE_ nickiyle bağlandı

<> slm slm kaptan, hoş geldiniz

Selam Es-Selam’a selam Hanifcandaşlarıma. Teşekkürler hoş buluşturana sevgideğerlilikler hoş buluşanlara. Geciktim özür, ama yolcu yolunda gerekti. Bu kez başka bir kasabaya taşındım. Burası da turist dolu. Arada kaynamakta olduğumu fark ettim. Bu da bir çözüm. Herkes bana benziyor, ben de onlara… :))

Jandarma değil; Polis bölgesi, bu da iyi. Çünkü jandarma çok keyfi ve disiplinsiz bir tabana sahip. Emir aldıkları yer de içişleri bakanlığı görülmekle birlikte doğrudan Genel Kurmay. Dolayısıyla Polis daha güvenli geldi bana. Üstelik çocuklarına ders vermem de gerekmez. :))))

Sonra yeniden “Bu” kasabaya döndüm. Çünkü telefon hattım buradaydı. Gece yeniden döneceğim ve telefon için müracaat ettim, yarın da onu bağlayacaklar. Sonra chatlere oradan devam edeceğiz.

Yaşıtlarıma baktım da bu turistler içinde en çok hollandalılara benziyorum. Burada İngiliz, Alman başta her millet var. EV satın alanlar var.

Ve deniz… Bugün herkes mayolu ve denizdeydi. Ocak ayında olduğumuza inanmak çok zor. Zaten birkaç gündür havalar da çok aşırı iyi gidiyor. Gece hariç gündüz resmen terliyorsunuz (mesela ceket veya kazakla).

İşte haberler, hava durumu. Ligler başlamadığı için Spor yok bu gece.

Evet bilim ve teknik saatimiz açılmıştır, soruları alalım.

Anlamlı sorular olmalı… Aklımıza gelen değil, gerçekten GELECEĞİN zevkle okuduğu sorular ve yanıtlar…

Bu arada [candaşın] önerisini okudum, gerçekten chat içerikleri tanzim edilmeli, biz dünyanın en ilahi ve tek misyonuyuz.

<> Soru: Meşhun?

Meşhun’un yanıtını [SORAN] biliyor zaten! Meşhun’un kelime kökü nedir?

<> ŞaHaNe, ŞaHaN mı?

<> Şuara/119: Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri o dolu gemide necata çıkardık.

Harfleri tek tek sayalım: Şın, Kha, Nun. Şimdi ayetin Arapçası lütfen.

<> Şuara/119: Fe enceynahü ve mem meahu fil fülkil meşhun

Meşhun, ŞAHİN, arapça değil SANSKRİTÇE.

<> Yasin/41: Bir ayet de onlara o dolu gemide zürriyyetlerini taşımamız.

<> Yasin/41: Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun

<> Saffat/140: Hani bir vakıt dolu gemiye kaçmıştı.

<> Saffat/140: İz ebeka ilel fülkil meşhun

Şimdi Hint dillerinde ve özellikle farsça ve kürtçe’de kullanılıyor. ŞAH ve Şehine ve de bunların Arapça versiyonu olan Şeyhu şeyha. İLGİLİ misali: Şihab (Şahab). Hitab ve Kitab gibi İKİ harfi tutan kelimeler Şıhab ve Şıhan, ikisi de kalem-kelam gibi, iki harfi ortak olan kategoriden.

Bu etimolojik bilgilerden sonra gelelim semantikine: NUH (Nova veya Noa veya Manoa) ismi gerçek bir isim değil BİR LAKAP‘tır. Zülkarneyn gibi.

Zülkarneyn sayısı benim bildiğim 27 kadar. NOA/Novah’lar da bir o kadar. Her çağı özellikle kolonizasyon çağlarını da kapsıyorlar.

İnsanoğlu Cennet’ten ithal ve sürgün olarak dünyaya geldi/gönderildi. Yeniden o geldiği yere DÖNMEK istiyor, bu insanın içgüdüsü…

Elbette göksel alem onun ilk adımı oluyor.

Seyir (to Sail) halindeki gemileri, diğer UÇAN gemilerden ayırt etmek için Şıhan (Sanskritçe Şahin) kelimesi kullanılıyor.

Necat kelimesi de Sanskritçe (Bugünkü Farsça’da Nijad veya Nejat) ve anlamı kurtuluş değil -sadece-. Farsça sözlüklerden NİJAD’ı bulunuz lütfen, veya Osmanlıca sözlüklerden.

İbranice Nagat.

<> Çevresine göre yüksek ve bağlantılı olmayan.

[Candaş] Müthiş yaklaştın devam edelim. Araştırın. NİJAD (Arapça Necat, necati vb.)

<> Soy, nesil, neseb; tabiat, cibilliyet;

<> hırs ve hased; yüksek mekan

<> ağaç budağı, mantar

<> Dağ

<> bağımsız, ulu bir yer

<> yukarı almak…

Niçin araştırtıyorum biliyor musunuz? Bakınız aşağı yukarı neredeyse tek bir Necat kelimesinin açılımlarını bulduk. Ve Meşhun’un türlü anlamlarından biri fizyolojik >>>> ŞAHİN tipi bir araç modeli (aerodinamik yapı).

Bunun hızının da benzer İKİ KÖKLÜ HARF düzenine göre verilmesi gerektiğinden bunun da şıhab olduğunu anlıyoruz. Araç bir kere çok hızlı… ve bir yüzer kent neredeyse, ya da uçan kent. Belki de Kaptan Kirk’ün ünlü Star Trek’i. 😉

<> 37-Saffat/140: Hani bir vakıt dolu gemiye kaçmıştı. = İz ebeka ilel fülkil meşhun

Şaka bir yana, Star Trek denen türlerin tam karşılığı veya fiziksel biçimi/modeli ŞAHİN üzerinde toplanmıştır.

Fizik bilimlerdeki anlamı ise Meşhun, tüm -dinamik son eki alan fizik yasalarını kapsamaktadır. (Etherodynamics, Hydrodynamics vb.)

Meşhun’un diğer kelime açılımları ŞeHiN, ŞıHaN, teŞHiN. Kök dil Aryaca’da tüm yırtıcı kuşlara (Kartal, Çaylak, Doğan, Şahin vb.) ve Racaların bir üstündeki imparator olan ŞAHN (sonradan şah).

Bu arapçaya “Zatı Şahaneleri” olarak girmiştir. İhtişam, muhteşem arapça fakat ŞAHANE doğrudan Sanskritçe’dir.

Bunun eş anlamlısı da (İngilizce citadel anlamındaki) iki Harf bazında Şahika’dır; APAYRI, elit bir yer, nezih bir yer vb. gibi anlamları vardır.

<> Nuh Tufanı, Yunus’un gemiye çıkması zürriyetlerin taşınması, özel bir peryod olarak düşündüm. Sorunun asıl amacı buydu. Özellikle de Ramadhan ile ilgili mi diye düşündüm? (Qadir Gecesi gibi.)

Ben sadece kelime anlamını sorduğunu sanmıştım, onun için detaylandırdım.

İKİ harfin tutması bir DOĞAL Sünnetullah olayıdır. Mesela Do Majör ve La Minör birbirinin et-tırnağıdırlar, çünkü Akorun üç notasından ikisi tutmaktadır (aynıdır).

Bu evrensel yasa Sanskritçe’den geldiği üzere Arapça’da da yer alıyor. (Hiytab-Kitab gibi.) Kökünde TB var; yani ta’b olmak (Ta’b >> Baskı, basım demek), tablo kurmak, tabi olmak, matbaa, matbua vb. Ben işin bu tarafını sorduğunu sanmıştım.

<> (maTBu evrak, TaB etmek vb.)

Tablo kelimesi de buradandır. Tablo ve Tariff, ikisi de hem sanskritçedir, hem arapçadır, hem de diğer dillerde yer alır (tarife gibi).

TAB’dan tabela; TAB’dan hi+tab, ki+tab. İlkine örnek İncil, ikincisine örnek Tevrat’tır. Birinde Allah konuşur, diğerinde Allah TABLET’lere TAB eder (yazar).

Kur’an ise bunlardan farklıdır. Bu fark doğrudan TAB‘dır.

Şimdi bunlar da zaman zaman değindiğimiz ama tazelemesinde yarar olan şeylerdendi.

[Candaşın] amacı sanırım MEŞHUN’un gelecekteki kullanımı veya geçmişteki teknolojisi… Ben bunu etimoloji olarak anlamıştım.

<> Kadın ve erkek nasıl anlaşır? Aile içindeki huzur ve güven sağlayabilmek için eşler ne yapabilir?

Bu hassas bir konu. Onlar değil, EŞİT olmalı. Aile, gelenekler bunlar bir dar çerçeve çiziyor Türkiye’de ve oryantal dünyada. Oryantal toplumlar kendi konfor ve ilkeleri için değil, “Ailem ne der, ebeveynler ne der, komşular ne der?” böyle bir sendrom ile yaşıyor Türkiye. Başkaları için yaşıyor Türkiye. Hiçbir zaman kendileri için A S L A iyi konuşmayan, hep dedikodu eden, o konu-komşu için yaşıyor Türkiye.

Türkiye gelenekler açısından Özgür değil, tam bir hapishane ve buradan AYNI KAFADAN (atalarımızdan böyle gördük misali) kadınlar ve erkekler çıkıyor. Bunlar o sosyal dar çevrede birbirlerine aşık oluyor, ama klişe veya Karina hiç değişmiyor. Türkiyeli özgür değil! Bu yüzden kadın-erkek anlaşması çok zor.

Araya giren TARAFLAR taraf tutmak için yaratılmıştır. Hakemden ziyade holigan gibidirler ve EŞLER Türkiyemde özgür değildir. Sürekli oto-kontrol halindedir. Balkona çıkması bile yadırganır, dedikodu edilir.

Bu baskılar tastamam BİLİNÇALTI BASKILARI halinde patlar zamanla ve o saygının hassas sınırının ar damarı bir çatladı mı, artık küfürleşmeler, inatlaşmalar vb. başlar.

İkinci etken ve etmen de BURÇ mizacıdır. Mesela erkek ve kadının burçlarını [candaş] bana versin lütfen.

<> Erkek akrep, kadın boğa.

Yan 12 ve 6. Yani aradaki 180 derece açı. Bunlar ZIT değil ama birbirlerini tamamlar. Erkek aşırı benimser, aşırı romantik. Kadın ise evcimen, fakat inanılmaz bir inat sahibi. Birisi kıskançlığı, diğeri inatçılığı, mutlaka ilişkilerinden elimine etmeli -elemeli-.

Bu ilişki çok güzel ve komplimenter, yani birbirini tamamlıyor. Birinde olan ötekinde yok veya tersi, dolayısıyla birbirini tamamlıyor.

Boğa tutucudur; ailevi değerlere, çocuklara ve komşulara aşırı önem verir. Akrep kendi başına kalmak, tefekkür etmek, analiz etmek, bilmece çözmek için yaratılmış muhteşem bir romantiktir.

Boğa ise eş-dostun düğünlerine gitmek, sosyal olarak daha aktif olmak ister; fakat tutuculuğu da inatçılığı kadar derttir.

Mesela bir Boğa din dersinde bir ayeti yanlış ezberlediyse, sonsuza kadar o yanlışı dayatır, ilk kıldığı namazı asla değiştirmez, mümkün değildir, son nefesine kadar onu kılar vb. vb.

Sorun sosyal çevre ve burç mizacından öte GENEL olarak kadın ve erkeğin ANLAŞMASI

Bir kere kusursuz diye bir eş yoktur. Beni mükemmel bilirsiniz değil mi? -Siz öyle sanın- 6 evliliğimin dördünde ben HAKSIZDIM. Biriyle halen evliyim, biri de öldü. Yani neredeyse 6’da 6 ben haksızım.

Günde bir kaç yalanım olduğunu söyledim, itiraf ettim. İşte fark şurada: Benden başka hiçbir Allah’ın kulu “Yahu bunları ben de yalan olarak söylüyorum” demedi. Beni YALANCI ilan etti.

Hele hele eğer Buhari döneminde yaşasaydım, adam beni şeytan ilan ederdi. Oysa EN EN EN büyük yalancı BUHARİ idi. Ömrümde Buhari ve Müslim’den büyük yalancılar görmedim. Adamlar her satırlarında Kur’an’dan kaçmış, Kur’an’ın tersini söylemiş.

Kadın ve erkek niye anlaşamaz biliyor musunuz? Dikkat ediniz: Ben haksızım diyebiliyorum. Ben yalan söylüyorum diyebiliyorum. Seyrek de olsa içki içiyorum diyebiliyorum, ama bunları BENDEN BAŞKASI itiraf edemiyor.

Böylesi daha iyi. İtiraf etmeyen Buhari gibi DOSDOĞRU tanınıyor. Dolayısıyla onlardan zerrece kuşkulanılmıyor. Ama Hans Aiberg doğruya doğruyu söylediği için HEP KUŞKULANILAN adam…

Kadın ve erkeğin anlaşması için, önce insan ÇİFTİNİN kendilerini anlaması, itiraf etmesi ve kendini ıslah etmesi (Salih, Saliha) gerekiyor.

Benim EŞİM yok, EŞİDİM var. Eşit+im. (im son eki sevgilimin im’i.) Eşim-eşitimle hangi konuyu konuşsak, önce ben O oluyorum (empati), ona göre soru veya konuşma şeklimi değiştiriyorum.

Çünkü o aynam. O Allah’ın ERKEĞE emaneti, o hayat arkadaşım. Onunla bilimi, Hanifliği konuşuyoruz. Benim kahvelere gitmem gerekmiyor. Onun da kabul günlerinde DEDİKODU yapıp yuva yıkması gerekmiyor.

Biz birbirimizle konuşabiliyoruz. O ev işlerini yapıyor, ben de rahat ediyorum diye bir şey yok. Biz ikimiz aynı zamanda HAYAT ARKADAŞIYIZ. Sanki o benim erkek arkadaşım, ben de onun kız arkadaşıyım.

Oturur Kur’an’ı, Hanifliği, Bilimi, bilinmeyeni konuşuruz. Bir de bakarız ki 24 saat gözlerimize baka baka geçmiş, gün bitmiş de haberimiz yok sanki…

Yani candaşımın sorularına en üst plandan da yanıt vermeye çalıştım.

İnsan ilişkileri ve ruhiyatı çok komplekstir ve parametreler içerir, ama kadın ve erkek daha da karmaşıktır. Karmaşa ise MÜKEMMEL olandır. Yani OLDUĞU gibi kabul edersiniz eşitinizi. SİZ KUSURSUZLUK ABİDESİ değilsiniz. O da DEĞİL.

Birbirinize benzetmeye zorlamak tuhaf ve tasvip edilmez bir davranıştır.

Her nefis KENDİSİDİR! Ama RUH olarak kadın ve erkek olmadığımızdan, işte burada EŞİTİM ile anlaşıyorum.

Meydanı nefsimize bıraktığımızda mutlaka çıngar çıkar. (6 evlilik, tecrübe konuşuyor.)

Aşk balayıdır biter,

SEVGİ aman yarabbi

sevgi ise sonsuz bir sevdadır.

Anne sevgisi, evlat sevgisi, kardeş sevgisi SEVGİ de, niçin evdeşimizin sevgisi OLAMIYOR?

Sadece çıtçıt değildir kadın ve erkek ilişkileri. 24 saatlik RUH ARKADAŞLIĞIDIR sevgi.

[Candaş]’ımızı nasıl yanıtlarım, -yanıtlayamam ki-.

ÇEVRE dedim, MİZAÇ (burç) dedim, bir de RUH ARKADAŞLIĞI dedim. Üçünü de başaramayacak aşamayacak kadar insanoğlu HÜSRANDADIR

Ben beş kez hüsran yaşadım evliliklerimde. Altıncıda öğrendim ki: EŞ’im değil, E Ş İ T İ M ‘miş.

“My wife, i’m her husband…”

Bunlar terk edilmeli.

Türkiye’de eşitimle biz UTANMADAN, hiç sıkılmadan HEP ELELEYİZ. Sokakta, heryerde elele. Önce yadırgıyorlardı, ama alıştılar artık.

İNSANLAR ELELE tutuşur! Tutuşmalı. Ama mahallenizde bunu yapmak çoooook zor. Hele bu saatten sonra imkansız. “Karı koca ne bu el ele?” diye zılgıt sıçratırlar.

İnşaallah Hanif/Hanife kuşak ilerleyen çağlarda bunları aşacak! RUH ARKADAŞLIĞI BİLİNCİNE ulaşacak.

TÖRELERE saygım sonsuz, hatta ben de Türk Törecisiyim, ama bunu EVLİLİĞİME sokmam. Eşitimin akrabalarının AİLE MECLİSLERİ kurmasına izin vermem. Daha böyle bir olayı Jandarma eşliğinde YENİ yaşadım.

Ne demek aile meclisi?

Trabzon’da bir prof. öldürüldü… çapraz ateş… Neymiş efendim, aslında sonra öldürülen adam yerine yanlışlıkla öldürülmüş. Niye öldürülmüş ikisi? AİLE MECLİSİ KURULMUŞ, iki genci görevlendirmişler gidin öldürün diye…

Asla aile geleneklerinizi EVLİLİĞİNİZE sokmayın. Bunun sonucunda çok zarar görürsünüz candaşlar.

HANİF mizaç tüm burçların mizacını/huyunu kapsadığından, HANİFler arası evlilikler kuşkusuz onların birbirine ÇOOOOK ŞEY anlatması, sohbet etmesi ve birbirlerini (karı-koca) değil, EŞİT olarak kavramalarına neden olacaktır.

Hanif’in DİN bilgisi, Hanif’in BİLİM bilgisi, Hanif’in barışçıl selamcıl karakteri, karekteri zaten evlilikte anlaşmazlık denen BİRİNCİL musibete aman verdirtmeyecektir.

Fakat dikkat!

Nasıl ki diğer mezheplerle (sünni, şii) bizler gidip aynı yerde aynı namazı kılamıyorsak KREDİSİ bitmiş AİLELERİMİZİ de evliliğimize karıştırmamalıyız.

Madem biz onların camisine (Allah’ın evine) gidemiyorsak, Allahaşkına onlar da bize karışmasın gibi bir şey…

Türk töresinde evdeş kadın erkeğin yardımcısıdır, yani İKİNCİ BAŞKAN Amazondur.

Gelgelelim Arabist ve Arabesk dine tabi olduktan sonra, Göktürk kadınını, yani HAN’ın sağkolu/eşiti HANIM’ı (Bayan Han, Dişi Han), Selçuklu sayesinde kara-çarşafa soktuk. Yani o günden itibaren kız çocuklarını diri diri gömdük. Ortada ne amazon kaldı, ne HANIM, sadece HAN maçolara terk ettik dünyayı. İyice ARAPLAŞTIK.

<> Eski Oğuz geleneği yüzünden buradaki bir köyde nine evi yönetirdi; 60 yaşındaki oğlu karşısında konuşamazdı. Adı Hörü (Huri) idi.

Evet. 🙂 O anlattığın dönemi veya o kadın-anaları özlüyorum. Şu anda kentli olalım olmayalım, biz ARABİST geleneğin yani “Başkaları ne der?” denen açık hapishanenin, Pederşahi düzenin kurbanlarıyız. Başkaları için yaşıyoruz.

Düşünebiliyor musun, ben Ahmet Hakan veya Ali Kırca için yaşıyor olacağım??? “Aman ne der bana!”

İyi de TÜRKİYE bunu yapıyor!

Özgür değiliz, tıpkı haniflerin herkese açık Allah evi olan Camiye gidememesi gibi… Mescit onların çünkü… Ben gidip de 4 rekatlı namazı iki rekat imam arkasında kılarsam NE DERLER BANA? Buyrun onlar için yaşayalım. -14 asırdır onlar için yaşıyorduk zaten.-

“Atalarımızdan böyle gördük” cümlesinin altında da “BAŞKALARI NE DER?” korkusu var.

Atalar YERLEŞİKTİR, kendilerini kabul ettirmiştir.

Şimdi içinizden biri çıkacak, gidecek camide DOSDOĞRU namazı kılacak, vallahi dedikodudan öte yemin ediyorum aforoz edilirsiniz.

BAŞKALARI NE DER?

Başkaları şeytandır >>> Asla iyi şey söylemezler. En ufak açığınızda kıskıvrak yakalarlar sizi. (Ali İmran 116 ve devamı ayetler). Allah bunu bildirmiş.

BAŞKALARI NE DER” ve “ATALARIMIZDAN BÖYLE GÖRDÜK“: Bu iki cümleyi ASIL Allah dışarlamıştır.

[Cancağızım], biz onları severiz, ama onlar bizi sevmezler. Bu eşitsizlik İÇİNDE nasıl anlaşalım onlarla?

<> Ali İmran/116: Küfre sapanlara gelince, onların malları da çocukları da kendilerine Allah’a karşı bir yarar sağlamayacaktır. Ateşin dostlarıdır onlar. Sürekli kalacaklardır onun içinde.

(Dr. devamını da yazınız ltf arz ederim.)

<> Ali İmran/117: “Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgar örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Özbenliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı.

<> Ali İmran/118: “Ey iman sahipleri! Kendi dışınızda hiç kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir.

<> Ali İmran/119: “Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Ve Kitap’ın tümüne inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında inandık derler; başbaşa kaldıklarında size öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. Onlara ‘Öfkenizle geberin’ de. Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilmektedir.

<> Ali İmran/120: “Size bir iyilik dokunsa bu onları rahatsız eder. Size bir kötülük dokunsa bununla sevinir, ferahlarlar. Eğer sabreder, sakınır / korunursanız onların tuzakları size hiçbir şekilde zarar veremez. Allah, Muhit’tir, yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır.

<> Ali İmran/121: “Hani sen ailenden erkenden ayrılmıştın da müminleri savaş için tutulması gereken noktalara yerleştiriyordun. Allah herşeyi çok iyi duyar, çok iyi bilir.

<> Ali İmran/122: “Sizden iki takım, korku ile bozulmak üzere idi. Halbuki Allah onların Veli’siydi. Müminler yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.

<> Ali İmran/123: Yemin olsun ki, ezik-boynu bükük olduğunuz bir sırada Allah size Bedir’de de yardım etmişti. O halde Allah’tan korkun ki, şükredebilesiniz.

Teşekkürler.

Şimdi bu ayetteki bize HASIM kişilerden birini alıp kötü bir örnekle örnekseyelim:

O kişi EŞİMİZ olsun! İşte bu duruma gelene kadar Salih-Saliha ilişkisiyle ilişkiler onarılabilir. Ama iş artık “Geber!” demeye gelmişse, tuz da kokmuştur, hemen atın kurtulun.

EŞLER bu hale gelmeden ellerinden geleni yapsınlar. Evlilik kurtarılmalıdır. Tek yanlı olmaz elbette… EŞİTLİK EŞİTİM bu yüzden kullandığım bir sözdü! Düsturdu. Kadın ve erkek için ortak payda bizim miladımızdan sonra HANİFLİK DİNİYLE ilgili ortak payda, BİLİM DİLİYLE ilgili ortak payda vb.

1 sn tlf. On dakika içinde geliyorum. Lütfen sizler de fikirlerinizi yazınız. (Onları okumaya bayılıyorum, çünkü benim canlarımsınız.)

<> çok teşekkür ederiz hocam

<> Bekar Haniflerin işleri oldukça zor sanırım: Hem karşıdaki kişiyi Hanifliğe hazırlayıp -işler yolunda giderse- hem de evlilik müessesesinin gereklerini yerine getirmekte olabildiğince gayret sarfedip başarılı olmak zorundalar değil mi? 😉

Teşekkür. Bunu ilk dönemde, putperestlik döneminde, ilk müslümanlar da bizden çok daha zorlanarak (Çünkü onlar aileleriyle silahla savaşmak zorunda kaldılar) zamanla başardılar.

Biz de ONLARIN ÇEKTİĞİNİ, hem de ailelerimizle bedir uhud hendek savaşı yapmadan karınca kararınca başaracağız.

Jana 50 yıl sonrası için “Otuz milyon kadar Hanif var ve bunu siz (BİZLER) başardınız” diye kutlamıştı bizi… Düşünün bu harekat ÇIĞ gibi büyüyecek. O zaman sevgideğer [candaş]ın Hanif+e’leri de birbirleriyle zaten SEVGİNİN BÜYÜLÜ TILSIMLI birlikteliğini, yani HANİFLİK ahlakıyla RUH ARKADAŞLIĞIYLA en güzel birlikteliği yaşayacaklardır.

Biz pioneer’ız, kurucuyuz. Burada Bedir savaşı gibi savaşlar veriyoruz. Kuruluş aşaması elbette zordur, yani şanssız bir zamandayız… Keşke bunu kurmuş olsalardı da, biz de nemasını zevkle ve afiyetle ve de keyifle sürdürseydik. Ama birinin BAŞLATMASI gerekiyordu, o da biz olduk! BİZLER!!!

<> Butterfly effect

Jana’nın söylediğine göre işimiz zor olacak! Bizi uzaylı tarikatı veya Scientologist, hatta oryantalist, hatta hristiyan misyoneri diye lanse edecekler.

Şu MORON entel magandalar var ya hani… Nokta, ad vermeyeyim, Sabah grubunun iğrenç dergileri vb. Bir de Yörünge körünge…

Bunlar bizi DİNİ BOZMAK için maksatlı harekat oldurmakla suçlayacaklar. Beni sahte peygamber ilan edecekler. Sizi de “AB’nin sonucu olarak PROTESTANTLIĞI islama sokan hainler” diye niteleyecekler.

Ama sayımız 30 milyon olacakMIŞ! İşte teselli burada. 30 MİLYON bir devlet bir ülke demek! Bunu şuradaki 30 kişiyle başlatıyoruz. Yani 30 YTL ve 30 MİLYON ESKİ TL hesabı.

<> 🙂

Allah BİZİMLE. Onların KREDİSİ BİTTİ. Niçin bittiğini sorduğumda CAHİLMİŞİM, meğer ADLER ikinci kez öldürülmek üzereymiş. AÇEH’e acıyorum ama o KALEMİZ! Onun bayrağına kurban olurum ben! (ACEH >> Açeh diye okunur)

<> 30 milyon çok büyük bir rakam kaptan

[Candaş], biz 30 milyon, dünya nüfusu da 10 milyardan biraz fazla olacak. AZIZ aslında, ama İbrahim de, atamız da Zemzem mahalline geldiğinde eşi Hacer, oğlu İsmail, Kendisi ve 12 inanan vardı. 12 HANİF. Hacer öldü, İsmail büyüdü, oldular 14 Hanif ve Mekke’ye imanlılar doluşmaya başladı. Dünyanın en sefil, en kurak beldesi, imanın merkezi oldu, ta ki Haniflik unutturulana kadar.

İşte binlerce yıl sonra biz de bunu yaşıyoruz. KURU KUPKURUYUZ! 13 milyar dolar servetli Fethullah gibi değiliz. 100 okul yaptırıp kalanını ne yaptığı belli olmayan SÜFYANİLER gibi paramız pulumuz (yaptırım gücümüz) de yok.

Biz tam bir MEKKELİYİZ. (İbrahim Mekke’si)

Kabe dışında, Arafat vb. dışında ben bu Mekke’ye tükürürüm. Tükürürüm ARAPLARA!

Adler DOĞRU yapıyor. Laser+Cam matrix kullanarak Mekke’yi yerleşim bölgesi olmayacak biçimde yeniden deruhte edecek! Kabe yöresi sadece CAM olacak. Şimdiki evler yerin dibine geçecek o binalar. Penceresinden Kabe görünen otellerdeki Lüks fuhuşlar, Arap AHLAKI daha doğrusu ahlaksızlığı SİLİNECEK Mekke’den!

<> inş

Defolsunlar gidip Cidde’de Riyad’da Dhahran’da otursunlar. Kafir ve münafıklık şampiyonu, kalpleri imansız ARAPLAR! Medine’de otursunlar. Bir daha Ensar olmayı öğrensinler.

300 yıl boyunca bir insan nasıl değişmez? Bunu ancak bir ARAP başarır! başkası başaramaz!

Usame biliyorsunuz, Suudi Arabistanlı ve prensler (Ladinler) soyundan. İşte DEĞİŞMEMEZLİK örneği: Yüzde yüz saf ARAP’tır Usame… Suudi’dir halen de Suudi vatandaşı ve ailece zengin melikler bunlar. Tamamı Suudi Arabistan’da oturuyor.

Kureyş’ten YAZ (petrol) kalkacak, KIŞ (ZEMZEM) kalacak.

Buna rağmen o araplar yine de inanılmaz bir statizm ve tabi etatizm ile AYNI MULLA (molla) kalacaklar.

Ebu Süfyan olarak 300 yıl daha kalacaklar, ta ki [69] saat sonra intihar edene kadar…

Tabii ki Yahudi silah tüccarları az daha Ebu Süfyan’ı kazandıracaklardı. Çünkü tüm batı alemi bu savaşta yok edilen 350 milyon müslümanı alkışlarla gömdü. Ve bunun tek sorumlusu EBU SÜFYAN’dır! O öldürdü bunları. Tüm fukaha, tarikat, barikat onun arkasındaydı. İntihar taburları, Şehid tugayları, hepsi EBU SÜFYAN‘a çalışıyorlardı.

68 saat sonra İNTİHAR edecek olan kendisi olacak!

<> kaptanım 69 saati anlamadım

HA/VET yüzyılından söz ediyorum. Açeh’ten >>> Qaiwan’a taşındı karargah ve ordugah. Dün Mekke’ye yüründü. Kabe’yi kendine siper ediyor şerefsiz KALE gibi kullanıyor. Mecburen harekat durdu. Ama kuşatılan kendisi.

MEKKE‘ye ahit verilmiştir, orada savaş olmayacak. İşte bu son 69 saat…

<> şimdi anladım kaptan, 69 saat sonra zafer 300 yıl sonraki zafer bizimdir yani

İntihar edeceği bildirildi. Açeh’te Adler’in silahını gasbetmişti. O silah onu öldürecek, intiharında onu kullanacak.

Ama o geleceğini bilmiyor. A ve B arasındaki değişimlerin kazandığı savaşı nasıl kaybettiğini anlayamıyor. B evreni olarak bunu biz biliyoruz, ama A evreninde o bunu bilmiyor. (Yuşa’yı tekrar hatırlayınız.) Allah Adler’e bildirdi 3M aracılığıyla.

69 saat sonra Adler’in adı MİGHTY diye değişecek, yani bu lakabı alacak. Selam Selam Almighty ve Mighty ikilisine, bu satırları okuyanlara.

<> selam selam

Ve okutan Jana the Witch’e selam selam.

<> selam selam

Pardon Jana, sana Jean d’Arc diyecektim ağzımdan kaçtı, Joan of Arc. Çünkü JanDark’ımız üç gün sonra sizlere MİGHTY ve ALMİGHTY’nin “Kurucu çekirdeğe, atalarına/biz ataları oluyoruz -Tıpkı İbrahim’in bizim atamız olduğu gibi- sonsuz şükranlarının” mesajını yayınlayacak.

İslam rezil ve rüsvay olmaktan kurtarılıyor. Kısa süreçte tüm Hafifler ve asker kaçakları da HANİF Protestant İslam dinine dönecekler ve tüm İslam alemi BU TEK TİP (klişeyi biz oluşturuyoruz) ve Allah indindeki TEK DİN olan Hanifliği, hızla dünya müslümanlarına yayacaktır.

Sonra da bu HAZIR GÜZELLİĞİ MESSİAH’a devredecektir. İlerleyen zamanda MESSİAH da tüm (eskiden) kendine tabi olmuş Hristiyanların canına okuyacak. Onlar da bu tek tip Hanifliği benimsemek durumunda kalacaklar. Çünkü karşısındakilerin sahiden eski İsa/yeni MESSİAH olduğunu anlayacaklar.

<> Kaptanım sizden eğer mümkünse bir ricam var. Mighty ve Almighty’nin fotoğrafını Janamız transfer edebilir mi? (Gülmeyiniz lütfen)

(Almighty Hızır) Adler ise geçmişte var idi. O da şaşılacak derecede Hardy Kruger diye bir aktör vardı, ona benziyor. Biraz da Robert Redford’a, ama en çok Hardy Kruger’e, neredeyse klon derecesinde… Bunu Web’den search edersen yaklaşık %80-90 bir benzerlik bulacaksın, Adler’e çok yakın bir benzerlik.

Danseden Kraliçe’nin resmini ise getirtebilirim (düşünce fotoğrafçılığı). O Adler’in annesi olan ([Candaşın] deyimiyle/esprisiyle Hörü)

<> http://images.google.com/images?q=Hardy%20Kruger&hl=en&lr=&sa=N&tab=wi

Özellikle ilk sıradaki dördüncü (siyah beyaz fotoğraf) tastamam neredeyse Adler.

[] Not: birinci link zamanla değiştiğinden, dördüncü sıradaki değil, kaptanın bahsettiği şu resimdir:

[] http://cdn.shopify.com/s/files/1/0257/3165/products/DFPG33339.jpeg

Renkliler de çok genç. (Adler 42 yaşında idi Aceh’te)

Yarın devam edeceğiz Allah inşa.

<> 🙁

Zip-Zap kadar Zig-Zag da var. Benim adım KMA. Benim adım Ekim Bei (hekim bey veya). İkisi de benim adım, ikisi de evladım, adalet kurmam şart.

<> Tşk kaptanımız bayağı fikir sahibi olduk sayenizde.

<> Tamam efendim inşaallah yarın akşama devam…

Yarın malumunuz saatte görüşmek üzere MİH, RZİ der ve gider geronimo. Hoş-bye.

<> hayırlı geceler

<> güle güle hayırlı sohbetler hocam

<> slm slm hg

Hans von Aiberg, 10 ocak 2005, chat 262
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

Yorumlar