Edebali – Süfyaniliğin atası Ebu Süfyanın soyu – Muaviye – Hz. Ayşe ihaneti – İslamın bölünmesi – Cumhuriyet ve Atatürk

Gelelim Ebu Süfyan’dan sonrasına. Oğlu Muaviye de “Eslemna” müslüman olanlardandı. Resulullah onu büyük yerlere getirdi. İkinci ve üçüncü, hatta dördüncü halife döneminde hep valilik yaptı. Koskoca Suriye eyaletinin valisi idi.

Şeytanın Cennete alınması gibiydi. Daha çok istiyordu. Babasının o tek başına emir-melik olduğu günleri istiyordu. Babasının yerine “Emir” olacağı ve veliahtlık masallarıyla büyümüştü. Ona Şam (Suriye) valiliği yetmezdi. Daha çok gerekirdi. Daha daha daha.

Mesela İslam İmparatoru olmak gibi.

“Mutlakiyetçi, saltanatçı” idi.

Önündeki rakipleri (Öyle sanıyordu) Ali ve çocuklarıydı. Öyle sanıyordu: Resulullah’tan sonra Ali’nin ve daha sonra Hasan ve Hüseyin’in babadan oğula imparator olacaklarını sanıyordu. Öyle sanıyordu.

Ebubekir döneminde çok gençti. Ömer döneminde “Ömer’in sertliğinden” dolayı pıstmıştı, sinmişti.

Osman çok yumuşaktı adeta bir kekti. Ama Haccacı Zalim denen Kurayza dönmesi bir sert adam vardı ki Osman’ı elinde oynatıyordu. Ondan da tırsmıştı. Haccacı Zalim ölünce, işte beklediği fırsat doğmuştu.

Ali dişine göreydi.

Beklenen haber geldi: Aişe Anamız, Ali’ye oldum olası düşman olduğu için Kur’an’ı ve emanetleri kendisi koruduğu için (Ayrıca kendisi dişi halife falan olamayacağı için) haber gönderdi: “Muaviye Şamdan gelsin, Halife olsun.”

Muaviye’ye elindeki dört Kur’an’dan birini verdi. Kur’an verildi, sayfalar tek tek yırtılıp mızrakların ucuna takıldı. Kanlı bir iç savaş çıktı. Sahte bir barış yapıldı. Hakem tayin edildi. Hakeme Aişe ve Muaviye şöyle dediler: “Muaviye Halife olunca, Şam eyaleti boş kalıyor, oranın valisi olacaksın.” Amr ibn ül As denen hakem, buna kanarak hile ile hakemlik kurumunun yüzkarası oldu. Ali aldatıldı.

Muaviye işbaşına geçti. Geçer geçmez, cumhuriyet kaldırıldı ve saltanat kondu. Artık babadan oğula bir yönetime merhaba dedi. Yezid denen veliaht oğlu da üç kuşaktır “Emir, Melik, Kral”, hele hele Emeviler (Kendi soyadları) yani imparatorlar oldular mı işte böyle olurlar.

Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer, Zeynel Abidin hepsi öldürüldü. Ehlibeyt öldürüldü. Kerbela’da şurada burada.

İşte bunlar oldu…

Muaviye, kral olur olmaz, ilk işi, babasının kötü şöhretini gidermek oldu. Kur’an tefsirlerinden ve söylemlerden, “Abese suresinde azarlanan hergelenin babası olduğunu söylemek” yasaklandı.

Ebu Süfyan Resulullah’ın arkasında (Zoraki mi Allah bilir) namaz kılarken Resulullah, rükundan doğrulurken Allahüekber dediğinde, dalkavukluk olsun diye “Semiallahü limen Hamideh” diye cezbe tutmuş mecnunlar gibi bağırıyordu. Resulullah onu azarladı.

Ama Muaviye babasının bu azarlanmalarını da kaldırttı. Sözde Resulullah “Semiallahü limen Hamideh” demesini çok beğenmişmiş de, Allahüekber yerine bu cümleyi koymayı vasiyet etmişmiş…

Muaviye de, babasının arkasında namaz kılarken, “Semiallahü limen hamiden” diyen babasına “Rabbena Lekel Hamd” diye bağırmaz mı? Bunu da ekleyivermişler namazımıza.

Adı olmuş Resulullah Sünneti!

Yoksa Muaviyecilik mi, Yezidilik mi?

Biz Sünniyiz!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Ötekiler Alevi!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Nasıl bir tufaya geldik? Ne Muhammed Sünni ve Hanbeli idi, ne Ali Şii idi…

HANİF İDİLER ONLAR HANİF.

HANİF İDİLER.

HANİF İDİLER.

HANİF İDİLER.

Şiilerde üç vakit olarak giden namaz, (Hac dışında) Beşe çıkarıldı. Hadisleri patlattılar: Mirac’da 55 vakitmiş, 40 rekattan 2200 rekat namaz varmışmış. Resulullah “Benim ümmetim buna dayanamaz” demiş de, Allah da şöyle bir hesaplamış ve Resulullah’tan neredeyse özür dilemiş! “Haklısın ey habibim” demiş, “o zaman sen 5 vakit kıldır, 55 vakit sevabı vereyim” demiş.

İyi de, bunların kaynağı YEZİD. Şiiler o zaman henüz hiçbir itikadi konuda ayrı değillerdi. O günden beri üç vakit kılınıyor namaz… Yezid’den beri de 5 vakit…

Kim uydurdu bu hadisleri, “Miracda 55 vakit 2200 rekat” diye?

Ah Yezid ah, Katiller katili!

Kur’an’ı arapça yerine KUREYŞÇE YAPAN bu lehçe ile yazan ve yazdıran HACCACI ZALİM, ah zalim ah.

..NE HAKEM AMR İBNÜL AS

İki mezheb çıkarttı bir daleverayla.

Ah Hakem ah!

Ah Zalim ah!

Ah Yezid ah!

Ah.

Hz. Zalim Haccac

Hz. Amr İbnül As

Hz. Yezid bin Muaviye

ruhuna el faaaaaatiha

Resulullah efendimizin sevgili amcaları Leheb ve Cehil için de el faaaaaatiha

Bu bir maskaralıktır, uyanın Hanifler. Bu bir maskaralıktır!

Bunları kendilerini sahabe diye yutturdular ve kendi kraliyat adetlerini bize getirdiler.

Bakara 170. ayeti açıp bakınız ne diyor?

<> 2-Bakara/170: Onlara (müşriklere): Allah’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, “Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız” dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?

Müşrik kelimesini kendileri eklemişler. “Onlara” olacak. “Onlara “Allah’ın indirdiği Kur’an’a uyun” dendiğinde, onlar “HAYIRRRR, biz atamızdan ana-babamızdan gördüğümüze uyarız” derler. Ataları ahmak kendileri iki kere ahmak.

Biz 11 kardeşiz. Hepimiz ailemizden hristiyanlığı gördük. Hepimiz atalarımızın dinindeydik. Ama ben bir döneklik yaptım, Hanif oldum. On kardeşim “Ata dini olan protestantlıkta”, bir ben bunun dışında kaldım. (Bu bir reklam değildir)

<> Edeb-ali Şam’da mı bozuldu, yoksa Şam’a okumaya özellikle mi gönderildi?

 

Ebu Süfyan, Muaviye ve Yezid. Bunlar doğuştan “EDEB” bir aileydiler. Araplar diye geçen kelimeleri de “Bedevi” diye çeviren ve bunu kılıç zoruyla yapan da bu üç kuşak muzırdır. Onun için Araplar=Bedeviler yazdırdılar. Sanki Arap değillermiş gibi. Bunlar “Şehirli, muaşeretli, edepli” anlamında kendi soylarını “Edeb ALİ” yani Edepli Aile olarak sundular.

Bu makarna daha çok ketçap kaldırır.

Geldiler dayandılar Osmanlı’ya, Bayezid=Yezid’in babalarına. Kayın pederimiz vefaiyyeli Edeb Ali’ye kadar bu Süfyanilik gitti ve gider.

Üç asır daha gidecek.

İşte yazılmamış bir tarihti bu. Taraflı tarih değildi bu.

<> Aman Allahım!!! sanki tasarlanmış gibi

Evet.

İblis Cennetten Yezidiler (Süfyaniler de deniyor) İslamdan kovulana kadar kan dökülecek.

Saat 02.00. Bunları düşünelim ve haber grubumuzda da tartışalım. Yani peşpeşe yazışalım.

<> Çok teşekkürler hocam

<> müslümanlar 14 asır sonra yeniden 1923 de cumhuriyet rejimini kurduklarına göre hocam bu bozulmuşluklara bir dur diyecek nesillerin yetişmesininde önü açılmış oldu

<> Ama artık ebu süfyancılar en azından bu coğrafyada tokat yiyorlar, cumhuriyet kurulalı.

<> “Dini cehlin elinden alıp ehlin eline verme zamanı gelmiştir.” (Atatürk)

Evet, Atatürk’üme çok şey borçluyum. Babadan oğula geçen şu saltanat=Halifelik tarihe karıştı ya, buna şükür.

İyi geceler diyelim mi?

<> Zaten bir düşünürsek bizi diğer sefil “sözde” müslüman ülkelerin sefalet cehalet ve vahşetinden ayıran tek bir faktör var o da mustafa kemal

<> Peki, Kur’an okunması yasağı, ezanın Türkçeleşmesi, tekkelerin kapatılması, bunlara ne deniyor?

:-)) Bunları da  İ N Ö N Ü  yaptı. Onun döneminde oldu bunlar.

<> Atatürk planı değil miydi?

Atatürk vefat etmişti ve savaş ekonomisinde bunları yapan tek kişi İnönü’dür. Atatürk’e düşmandı. Para ve pul üzerinden resimlerini kaldırdı. Heykellerini yıktırıp, kendi heykellerini diktirdi. Matbu ne varsa üzerine kendi resmini ve ismini yazdırdı. Atatürk ve İnönü’yü karıştırmayalım.

Atatürk, Mason localarını kapattığı için, Moskova’dan getirtilen ilaçlarla ve Yahudi doktorlarla öldürüldü. Son sözlerinden biri “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” idi. Bu bir nutuk değildi “İMDAT” idi.

Selanik locasının birinci üstadlarından İsmet İnönü, hemen sazan balığı gibi TEK ADAM, yani bir tür padişah gibi işbaşına geçti. Atatürk ise ÖLDÜRÜLDÜ.

Cevat Rıfat Atılhan ve Ziya Uygur’un kitaplarını okuyunuz. Orada nasıl öldüğü anlatılıyor ve bu kitaplar yalanlanamıyor.

<> Hocam bize zaman ayırıyorsunuz ama bizi mutlu ediyorsunuz.

Teşekkürler.

<> Biz çok teşekkür ederiz. Hakkınızı ben ödeyemem yani sadece kitaplarınızı kastediyorum onlar bile bize ve bizden sonraki çok nesile yetecek hocam.

<> Hocam uykunuzdan çalmayalım dilerseniz.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan… diyerek “Borsayı” kapatalım mı? ;-))

<> Ok tüm meleklerin selamı hep üzerinize olsun

<> Sağlıcakla ve sevgiyle kalın

Hep birlikte İnşaallah. Selam ve selam.

<> selam selam hoşca dostça

Hoşkal, dostkal.

-sohbetin sonu-

Hans von Aiberg, 14/10/2001 (009/07)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 009 anasayfasına dön | sonraki CHAT’i (010) oku

009-07-islam-tarihi

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar