Karadelik ve Zaman – Zamanın akma hızı Işık hızı – Zaman-üstü-Zaman Dehr – Alimler için misaller – Sonsuz küçük = Sonsuz büyük

Karadelikte zamanın akmasını engelleyen mekanizmalar var:

1. Tekillik denen karadelik kuyusu uzay+zaman ayrılmazlarını birlikte YUTAR VE TERSİNE ÇEVİRİR. YANİ UZAY 90 AÇI DERECESİ DİKLEŞİNCE VE çap İÇİNE GEÇİNCE, BİZİM BİLDİĞİMİZ “yüzeyden” kopar ve başka bir yüzeye (evrene, elsewhere’e) ait olur.

Tekillikteki noktada uzay boyutlarının üçü de BİR TEK boyut olurlar.

Ama zaman yine kendibaşınadır. Şöyle ki: tekilliğe geldiğinizde zaman boyutu reel olur (Aslında kök içinde eksi bir ile yazılan bir sanal sayı olan zaman bu kez reel/somut olur), böylece uzay sanal fakat zaman reel olur, yani yer değiştirirler…

Tekilliğin görevi bir cetveli kolsaatine ve kolsaatini de cetvele çevirmektir.

2. Karadelikte neden zaman durur? Çünkü karadeliğe tutsak olan kişi oraya “Işık hızıyla” düşmeye başlar. Bu ışık hızıyla gitmek demektir. Işık, çekim dalgaları ve oraya düşen bir tutsak aynı hızda seyrederler. Zamanın akma hızı=Işıkhızıdır.

Yani bir saatin tiktaklarının çalışması için ışıktan yavaş olmamız gerekmektedir. Ama ışık hızıyla karadeliğe düşerseniz tik-tak olmaz zaman TİK diye duruverir. Zaman esir alınmıştır artık. Zaman kendi sonuna gelmiş kendini ölürmüştür.

Artık karadelikten kaçıp dönmesi bize geri gelip evrenin “İki boyutlu” yüzeyine geri dönmesi imkansızdır. Çünkü o ZAMAN boyutu çoktan “UZAY” boyutu olmuştur ve arkadaki bir başka evrende açılacaktır.

Kur’an’da buna ilişkin sayısız misaller var.

Evreni bir kutu gibi düşünürsen (ya da bir kazak gibi) karadeliğe yakalanan bir kutu bastırıp iki boyutlu olur, ya da kazağın içinden siz çıkınca derinliği kalmaz iki boyutlu olur. Bununla da kalmaz, kazak tekillik denen dik, iğne’den içeriye çekilir. Yani kazak sökülmüştür ve artık bir çile ipliği gibidir. İşte bu tekboyutluluk=Singularitedir.

Kur’an’da uzamak “saçlarından ve topuklarından yakalanmak” anlamındadır. Saçınız ile topuğunuz arası yüzlerce kilometre uzamıştır. En sonunda DEVE iğne deliğinden geçen ve arkadaki AKDELİKTEN “ötedeki evrene”, en genel biçimiyle biz Ahıret diyelim, orada yeniden iplik olarak çıkar. O iplik yeniden bir kazak olur ve kalır.

Evreni bir hamur topu gibi düşünürseniz bu üç boyutlu topu yufka olarak açarsanız iki boyutlu oluverir. (Bunun anlamı yufka derinliksiz kalınlıksızdır ama bir alanı=yüzeyi vardır. Dolayısıyla iki boyutludur.)

Orası mahşerdir işte. İnsanlar iki boyutlu bir yüzeyde bir tepsi platformda bir stadyum sıklığında tıkış tepiş olurlar.

Orada ÜÇ BOYUTLU olmak için maalesef önce “HESAP” görülmesi gerekiyor. Ondan sonra Üç boyutlu Cehennem ile Cennet’e dağıtım yapılıyor.

“Ben” diyor Allah’ımız, “Kullarımı beni bilmeleri için yarattım”.

Bilmek bilimle olacaktır. Bizim görevimiz, akademisyene karadelik örneğin Schwarzschild kritik yarıçapını akdelik antigravitinolarını falan formülle yazmak. Fizik okumayana ise Kur’an MİSALLERİNDEN kolay olanı anlatmak.

Yani bu şekilde BİLİMSEL İMAN oluşur.

Bir ilahiyatçı size bu coşkuyu veremez, sıkılırsınız, bildiklerinizin rutin tekrarıdır.

Ama boyutlar fiziğini yufka, hamur, kazak, çile, iplik, iğne, deve gibi KUR’AN misallerinden verdiğim zaman, o BİLİM DALININ özü, yani “Allah’ı bilme ve buna iman itikad etme, akıl yoluyla inanç” gibi Allah armağanları yüreğimize dolar da dolar…

Tersine bir yolculuk yapalım. Çok ince bir iğnenin hani en ucuna gidelim. Orada 500 milyar atom vardır. Yani iğnenin en ucundaki noktada bu kadar galaksi vardır. Bizim de boyutlarımız küçülecektir. Böylece bir atomdan bir atoma gitmek bizim on milyarlarca yılımızı alacaktır.

Dışarıda GÖKTE ne görüyorsan  A Y N I S I  tıpatıp “içimizde de var”. Yani iğnenin ucundaki evren ile ikiyüz milyar galaksi aynı şey.

David Hilbert şunu buldu: Planck’ın maddeleşme aralığı (kuantlaşma deliği) olan bir aralıktan küçük aralıklarda (h sabitesi altında) KUANTLAŞMA yani maddeleşme yoktur. Kuant dediğimiz şey ise bir binayı yapmak için gereken TUĞLALARdan ibarettir.

Tuğlaların rastgele yığılmasına NİCELİK=QUANT diyoruz ama onun düzgün nedensel bir biçimde yapılaşmasından ortaya çıkan esere de “Kalite=Nitelik” diyoruz.

Demek ki nicelik, niteliği oluşturmak için bir ARAÇ’tır, AMAÇ niteliktir, kalitedir, kalifiyeliktir.

Bunu anlatmamın nedeni şu: Hilbert diyor ki:

Kuantlaşmamış bir evren GLOBAL bir bütündür. SAF NİTELİK’tir, NİCELİK İÇERMEZ. (Esir budur, kuantlaşmamış herşeye esir=ether=Külli Şey’in deniyor.)

O halde galaksilere baktığımızda ya da bir kalemle konmuş noktanın karbon atomlarına girdiğimizde göreceğimiz şeyin adı aynıdır: makro gökyüzü ve mikro gökyüzü.

Mikro gökyüzü (Planck sabitesinden küçük olduğundan üsteli hesaplanabiliyor) 70inci exp artışıyla DIŞARIDAKİ dev evren olarak şekilleniyor.

Yani şöyle diyelim: bir kalemin incecik noktasından girdik, o mürekkebi oluşturan makromoleküllerden (pigment, karoten vb.) daha da küçüldük moleküllere geldik, daha da küçüldük ve atomlara oradan mesela protona konduk.

Proton denen şey bize dünya büyüklüğünde gelecektir. Bu dünyanın çapının 100 bin kat uzağında ise bir gezegen yani elektron dönmektedir. O gezegene gitmek için bir uzay gemisinden ancak bir asır yolculuk ile gidip dönerdik.

Dünya (proton) içinde küçülelim. Kuarklar denen daha içiçe küçük katmanlar bulacağız. Bunları bir arada tutan Gluonlar, onları bir arada tutan Rishonlar, onları da bir arada tutan Higgs bozonları vasıtasıyla en küçük kuanta ineceğiz. Orası Planck’ın sabitinin olduğu en mini uzay aralığıdır.

Onun da gerisine küçüldüğümüzde bir de göreceğiz ki: İçine girdiğimiz mavi noktacık içinden EVRENİN EN DIŞINA ÇIKMIŞIZ. EVRENİN KENDİSİ BİR NOKTA OLMUŞ.

İçimizdeki=dışımızdaki evrendir.

Biz ise makro-mikro arasında MİDİ bir geçidiz, bir referansız. Yani dışında ne varsa, kaleminin ucundaki noktacıkta da o var. İnsan böyle bir hapishanede yaşıyor işte….

-devam edecek-

Hans von Aiberg, 21/10/2001 (011b/04)

Not: Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 011b anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

011b-04-boyutlar-karadelik

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar